Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Salı, 08 Mart 2022 14:15

BAŞÖRTÜLÜLER PKK’DAN DAHA TEHLİKELİYDİ, ÖYLEMİ… 2

1998 yılının ikinci yarısında yeni atandığım Doğubayazıt Tugay Karargahında göreve başladım. Görevlendirmem Merkez Şubede; çok gizli harp planlarının bulunduğu Cosmic Büro’nun sorumluluğu, subay ve astsubayların şahsi dosya ve sicil işlemleri, tugaya gelen tüm evrakın giriş çıkış işlemleri gibi önemli görevler şahsıma tevdi edilmiş ve emrimde bulunan personel ile bu görevi yürütüyordum.

Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zincirine aykırı olarak faaliyet yürüten BÇG-Batı Çalışma Grubu adlı paralel bir yapılanmadan yazılı bir emir gelmişti. Listede isimleri belirtilen kişilerin “disiplinsizlik” ten dolayı ilişiklerinin kesileceği bildiriliyor ve sicillerinin doldurularak evrakın gönderilmesi talimatı veriliyordu. Ancak Şube Müdürüm, Kurmay Başkanım ve Tugay Komutanım, vicdanlarına ve çalışma durumumu dikkate alarak onların isteklerinin dışında ayırma işlemimin yapılmaması yönünde görüş beyan etmiş,  sicil doldurarak dosyamı göndermiştir. Ancak BÇG, dosyamın çok acele bir şekilde kendi istedikleri şekilde doldurularak özel kurye ile gönderilmesini istemişti. Eğer izinde olmasaydım, dosyamın hazırlanma sürecinde istemesem de ben de bulunmuş olacaktım.

Sıralı amirlerimin olumlu kanaatlerine rağmen maalesef Aralık 1998 yılında “disiplinsizlik” gerekçesiyle yargıya kapalı YAŞ kararları ile ilişiğim kesiliyordu. 16 takdir belgesi ile çok önemli görevleri icra eden, sıralı amirlerimce disiplinli ve başarılı çalışmalar yaptığım ifade edildiği halde, “Disiplinsiz” olduğum gerekçesi ile ilişiğim kesiliyor, bu duruma birinci sicil amirim olan Şube Müdürüm vicdanen çok üzülmüş olacak ki daha önce kendi iradesi ile vermiş olduğu müspet sicillerin fotokopisini almış bana gösteriyordu.

BÇG kışlalara uzanan elleri vasıtası ile mobbing uygulayarak, zorlayarak, çeşitli baskı yollarını deneyerek, gerçekten mesleğinde uzman konuma gelmiş on binlerce personelin TSK’lerinden ilişiğinin kesilmesini sağlıyordu.

Eşi başörtülü olduğu halde; kimlik ve kişiliğini değiştiren veya değiştirmiş gibi yapan, eşinin başını açan, onlara çağdaş olduğunu ispatlamaya çalışanlar, inancını gizleyenler, onlar gibi alkol kullananlar TSK’da kaldılar, BÇG yaptığı zorlamalar ile onların gizlenerek farklı oluşumlara girmelerine fırsat verdiğini düşünüyorum.

Yıllar sonra ülkeyi batıya köle etmek için 15 Temmuz darbe girişimini yapanların, esasında BÇG’ nin uyguladığı bu hukuksuz, mesnetsiz ve haksız uygulamaları sonrası ortaya çıktığı anlaşılmış oldu.  Terör örgütü olarak tanımlanan FETÖ’ nün oluşmasına ve büyümesine, yeraltına inmesine BÇG zımnen destek verdiği anlaşılıyordu.

Hak ve adalet er veya geç en sonunda yerini bulacaktı. Öylede oldu; 12 Eylül 2010 yılında halkımızın büyük çoğunluğunun kabul ettiği anayasa referandumu ile YAŞ kararları yargıya açılıyor ve daha sonra 2011 yılında çıkarılan 6191 sayılı  yasa ile yanlıştan dönülüyor ve dosyalarında hiçbir suç unsuru bulunmayan subay ve astsubaylara emsalleri gibi araştırmacı kadrosu ile devlet kademelerinde göreve devam etmeleri sağlanıyordu.

Ülkemize, insanımıza bu acıyı çektiren BÇG’yi kuranlar  yıllar sonra yargılanıyor, 5 yıl süren mahkeme sonrası 2018 yılında BÇG’ li 21 üst rütbeli kişi “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası” ile tecziye ediliyor, generallerin rütbeleri “ER” e  indiriliyor,  Yargıtay’ın onamasından sonra cezaevine gönderiliyordu.

28 Şubat mağdurları arasında bulunan ve kararname ile ilişiği kesilen veya farklı yöntemlerle emekliliğe zorlanan ya da çıkarılan bazı mağdurlar ile mağdur askeri öğrenciler bu kanundan faydalanamadılar. Onların mücadeleleri halen devam ediyor.  Kurmuş oldukları Dernek ve Platformlar ile haklarını almak için çaba sarf etmektedirler. Umarım onların hakları ahirete kalmadan çözülür ve mazlumlara hakları verilir.

Bir zamanlar inancını yaşamaya çalışanları, başörtülüleri PKK’dan daha tehlikeli görenler, onları ortaokul, lise ve üniversiteden uzaklaştıranlar, başörtülü devlet memuru olamaz, milletvekili hiç olamaz diyenler. Yıllar geçti okullarda, üniversitelerde, devlet dairelerinde başörtüsü serbest oldu, hiç de bir şey olmadı. Geride kalan karanlık ise, yaşanan acılar ve köreltilen binlerce umut oldu. Özellikle; polis, subay ve astsubay, hakim ve savcılardan isteyenler başlarını inançları gereği örttüler, ülkemizde kıyamet kopmadı. Halkımızın seçtiği milletvekilleri başörtüsü ile meclise girdi, irtica denen canavar ülkemizi istila etmedi. Anadolu insanının yaşantıları ne ise eğitime ve devlet dairelerine de yansımış oldu.

Bu uğurda mücadele veren, insan haklarının uygulanmasını sağlayan, yasa ve yönetmelikleri değiştiren siyasilere, bürokratlara, sivil toplum yetkililerine, vatandaşlarımıza can-ı gönülden şükranlarımı arz ediyorum.

Son Düzenlenme Çarşamba, 09 Mart 2022 20:57
Reşat Fidan

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...