Perşembe, 20 Nisan 2023 12:38

14 MAYIS SEÇİMLERİ VE RUBİN’İN ALIŞILAGELMİŞ KEHANETLERİ(!)

American Enterprise Institute Ortadoğu Uzmanı Michael RUBİN 17 Kasım 2021’ de The National Interest’ de “Türkiye Erdoğan'ın İktidarından Kurtulabilir mi?” (Can Turkey Recover from Erdogan’s Reign?) [1] Başlıklı bir makale yayımladı. Baştan sona kehanet(!) tezvirat ve hezeyan dolu makalenin satır aralarında geçen bazı ifadeler oldukça dikkat çekici.

 

Bu ifadeleri okurken Rubin’in 15 Temmuz öncesi ve sonrasında Türkiye ve Erdoğan’a yönelik makalelerinde sarf ettiği cümleleri de unutmamak lazım. Nitekim Rubin, 15 Temmuz hain darbe girişimini, 1933 Reichstag (Alman Parlemantosu) Yangınına benzetmiş, Faşist Hitlerin Reichstag yangınını bahane ederek muhaliflerini ortadan kaldırması ile 15 Temmuz darbesinin ardından Türkiye’nin FETÖ’yle mücadelesini aynı kefeye koymuştu.

 

Makaleye dönecek olursak Rubin, “Erdoğan Seçim Kaybedebilir mi?” alt başlığında,

 

“(…) Bu kadar az Türk'ün sokağa dökülmüş olması ve İmamoğlu'nun mensubu olduğu merkez sol Cumhuriyet Halk Partisi'nin Erdoğan Halkların Demokratik Partisi (HDP) lideri Salahattin Demirtaş'ı tutukladığında sesini zar zor yükseltmesi Erdoğan'ı sadece cesaretlendiriyor.”  İfadeleri ile halkın sokağa dökülmemiş olmasından duyduğu rahatsızlığı açıkça ortaya koyarken, Selahattin Demirtaş’ın Erdoğan değil, Türk Yargısı tarafından tutuklandığını ve yargılandığını kasten göz ardı ediyor.

 

Aynı başlık altında Erdoğan’dan Kurtulmanın(!) yolarını kendince analiz ederken, darbe, suikast dâhil her türlü kehaneti(!) gündeme getirmekten de çekinmiyor. İfadeler aynen şöyle;

 

“(…) Türkiye'nin talihsiz bir siyasi suikast tarihi de var. SADAT gibi paramiliter güçler, “Reichstag Yangını” (15 Temmuz Darbe girişimini kast ediyor) darbesi sırasında Türkleri öldürmek için keskin nişancılar kullanmış olabilir. Grup (SADAT) şimdi suikast eğitiminin reklamını yapıyor.

 

Erdoğan karizmatik bir rakiple karşılaşırsa, eski müttefiki Fethullah Gülen'le rekabetinde mükemmelleştirdiği bir taktikle, bir taşla iki kuş vurarak rakibini yere serebilir ve cinayeti bir başkasına yükleyebilir. Seçim dönemi yaklaşırken İmamoğlu yürüyen bir ölüye dönüşebilir. “

 

Bu ifadeler siyasi bir analizden çok Rubin’in İktidar muhaliflerinin kulaklarına fısıldadığı alışılagelmiş kehanetlere(!) dayalı taktiklerine benziyor. Tıpkı 15 Temmuz öncesi ve sonrasında yaptığı gibi… Ve son günlerde hepimizin bazılarının ağzından duymaya alışık olduğu, kimi nefret düşkünlerinin rüyalarını süsleyen şu cümlelerle makalesini noktalıyor.

 

“(…) Erdoğan tarafından hapsedilen, taciz edilen veya öldürülenlerin sayısı göz önüne alındığında, geleceğin herhangi bir liderinin yapabileceği en popülist hareket, Erdoğan'ı tutuklamak ve emeklilik yıllarını Silivri Cezaevi'nde geçirmesini sağlamak olacaktır.

 

Dikkat edilmesi gereken asıl husus, makalenin sahibi Michael Rubin’in Amerikan derin devletinin beyin takımından olması ve Türkiye iç siyasetine yönelik söylemlerinin neredeyse noktasına virgülüne kadar kimi muhalif siyasiler ve bazı kalemler tarafından da aynen kullanılıyor olmasıdır. Yukarıdaki satırlar, Türkiye’de sandıktan ümidi kesmiş birilerinin stratejik ve taktik açıdan kimlerden beslendiğini göstermenin yanı sıra mevcut terörist unsurların ve kiralık kalemlerin hangi hain komplo ve manipülasyonlara başvurabileceklerinin de işareti olarak değerlendirilmelidir.

 

Nitekim 15 Temmuz öncesinde de benzer kehanetler(!) ortaya atılmıştı, necip milletimizin feraseti darbe girişimini boşa çıkarmış olsa da, darbe sonrası geliştirilen söylemlerin yine aynı kaynaklardan beslenmeye ve propaganda üretmeye devam ettiğine şahit olduk.

 

Çünkü başka alternatifleri yok. Çünkü halkın iradesine güvenmiyorlar. Çünkü halkta bir karşılıklarının olmadığını çok iyi biliyorlar. Akıl hocalarının tavsiye ve desteği ile yeni bir çılgınlık yapıp halkın iradesini zorbaca gasp etmeye cüret etmek onlar için tek çare.

 

Ya Gezi benzeri bir kalkışma, sözde halk hareketi ya da suçu Erdoğan’ın üzerine atabilecekleri siyasi aktörlere yönelik başarılı(!) veya başarısız(!) bir suikast… Bu zihniyet için hedefe eriştirecek her türlü yol mubah.

 

Hedef; gelecek yüzyıla tüm prangalarını kırarak girmeye azmetmiş bir ülkenin tekerine taş koymak. Ya da 90’lı yılların vesayet ağzı ile “Demokrasiye Balans ayarı yapmak”

 

Nitekim ana muhalefet lideri Mayıs 2022 ‘de bir anda düğmeye basılmışçasına SADAT A.Ş.’ nin önünde boy göstermiş, bir grup partili ve gazeteci ile şirketin tabelasının önünde bir basın açıklaması yapmış, 2023 seçimlerinin güvenliğinden şüphe duyduğunu iddia ederek adeta seçim sonrası sahnelenecek bir senaryonun ilk sahnesine klaket[2] göstererek kırmızı bayrağı (Red Falg) SADAT A.Ş.’nin önüne dikmişti.

 

Bu hareket ileride seçim sonuçları üzerinden oluşturulacak bir meşruiyet tartışmasının zeminini hazırlama taktiğinden başka bir şey değildi. Zira SADAT hakkında ellerinde delile dayalı ne bir argüman ne de bir suç duyurusu vardı. Sadece bir gün üzerinden algı oluşturulacak bir film karesi, bir kırmızı bayrak taktiği o kadar…

 

Hasılı kelam, inanıyorum ki, bu öngörüye dayalı analizler devletimizin ilgili birimlerince takip ediliyor ve gerekli tedbirler alınıyordur. Ve inanıyorum ki, devletimiz tüm istihbarat ve güvenlik birimleriyle bu tür komplo ve provokasyonları önlemek için gerekli tedbirleri almıştır.

 

19.04.2023

 

Hakan ŞİMŞEK

Hakan ŞİMŞEK

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...