“ABD Büyükelçiliği’nin 27 Ocak’ta yayımladığı güvenlik uyarısının ardından önde gelen Avrupa ülkeleri de benzer açıklamalar yaptı ve İstanbul’da özellikle Taksim civarında bulunan konsolosluklarını geçici olarak kapatma kararı aldı.
Güvenlik uyarısının yabancı misyonları, kilise ve sinagoglar ile turistik noktaları hedef alabilecek bir terör eylemine ilişkin “ciddi ve spesifik” bir istihbarata dayandığı ve Türk makamları ile işbirliği yapıldığı yapılan açıklamalara yansıdı.” (BBC)
Gelişmeler üzerine konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, üç ülkenin konsolosluğunu kapatma kararına tepki göstererek, "Türkiye'ye karşı bir psikolojik harp yürütülmektedir." dedi.
İçişleri Bakanı Soylu; "Türkiye'de yaklaşık üç dört gündür bir DEAŞ hadisesi üzerinden büyükelçiliklerin ve aynı zamanda bazı ibadet alanlarının tehlike altında olduğunu iddia ederek, diğer büyükelçiliklere de 'Biz kapatıyoruz siz de kapatın.' telkininde bulunarak 60 milyon turist hedefimizi koyduğumuz bir günde, 51,5 milyon turistin geldiğini, 46 milyar dolar turizm geliri elde ettiğimizi açıkladığımız bir günde Türkiye'de yeni bir psikolojik harp başlatmanın eşiğinde olmuşlardır. Bu çok açık ve nettir.” dedi (A.A.)
___________________________________________
SoruYORUM;
Görünen o ki, Batı Türkiye’ye karşı Tıpkı Gezi, Kobani ve 15 Temmuz kalkışmalarında olduğu gibi yine ikiyüzlü ve kirli tutumunu sürdürüyor. FETÖ ve PKK iftiralarının peşine takılıyor. Güvensiz bir ülkeymiş gibi algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Bütün bu gelişmelerin 2023 seçimleri sathı mailine girildiği bir ortamda yaşanıyor olması akıllara “Batı bu kez hangi kullanışlı aparatıyla saldırıya hazırlanıyor?” sorusunu getiriyor. Nitekim, geçtiğimiz yıl bazı siyasiler kırmızı bayrak (red flag) stratejisiyle planlanan senaryonun ilk repliklerini kamuoyu önünde okumaya başlamışlardı.
Plan, bu yıl yapılacak seçimlerin meşruiyetine gölge düşürmek, Türkiye’nin oyun kurucu, O’nlara göre öngörülemez ve yönetilemez politikalarından rahatsız olan Batı’yı memnun etmek, amiyane tabirle “aferin!”(well dona) almak.
2000’li yılların başına kadar Türkiye’deki istikrarsızlık ve kaoslardan beslenen iç ve dış mihraklara inatla altını çiziyoruz ki; Türkiye güvensiz bir ülke değildir. Hele DEAŞ ile irtibatlandırılacak bir ülke asla değil. Biliyoruz ki, bu algıyı FETÖ ve PKK mihrakları kasıtlı yayıyor. Kimi siyasiler ise maalesef politik menfaatleri icabı Batı ile birlikte aynı iftira katarının peşine takılıyor.
Halbuki başta DEAŞ olmak üzere PKK/YPG terörü ile en ciddi mücadeleyi yapan ülke Türkiye. Hatta terörle savaşan tek ülke Türkiye. Teröre en büyük zararı veren, belini kıran ülke yine Türkiye. Fakat ne yazık ki, türlü iftiralarla suçlanan ülke yine Türkiye…
Şimdi siz tüm bunları bir kenara bırakır ve büyükelçilikleriniz, konsolosluklarınız üzerinden böylesine saçma bir argümana sığınırsanız kimse sizi ciddiye almaz. Almayacaktır. Bu girişimleriniz halkımızın yalanlarla karartılmaya çalışılan basiretini daha da açacaktır inşaALLAH.
Batı en kısa zamanda kendi algılarıyla, sui zanlarıyla sınanacak. Bu gün Türkiye’ye karşı bir maşa olarak kullandıkları terör bumerangı kısa zamanda dönüp kendilerini vuracak. Bunu çok yakın bir gelecekte hep birlikte müşahade ediyor olacağız. Zira Terörün algoritması belli.
Son söz; Başaramayacaklar !.. Türkiye’nin “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu karartamayacaklar. Emin olun ki, 2023 sadece Türkiye için değil, tüm bölge ülkeleri, hatta batı halkları için de bir kırılma dönemi; yeni bir çağın başlangıcı olacak. Bu çağa adını Anadolu irfanı verecek inşallah…
Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!..
Gün doğmuş, gün batmış ebet bizimdir!... (Üstad Necip Fazıl Kısakürek)
Hakan Şimşek
