Pazartesi, 02 Temmuz 2018 10:43

Herkes İçin Adalet

Adalet sistemimiz madurun hakkını koruyor mu? Verilen cezalar aynı suçun bir daha işlenmesini önlüyor mu? Mahkeme kararları kanayan vicdanlara merhem oluyor mu? Yoksa suçu işleyene günde üç öğün yemek, kalma yeri bedava, sağlık harcamaları devletten, yakıt parası yok muamelesi yaparak ödül mü veriliyor? Sizce böyle bir ceza şekli madurun hakkını ne kadar koruyabilir? Suç işlemeye eğilimli bir insanı suç işlemekten nasıl alıkoyabilir? Geniş halk kitlelerine nasıl bir adalet mesajı verir? Tecavüz edilip öldürülen sekiz yaşındaki küçük kız çocuğunun ailesinin acısını nasıl dindirebilir? Diğer çocukları benzer bir duruma düşmekten nasıl kurtarabilir?

Herkes için adalet. Bilerek ve isteyerek bir hayatı söndüren katilin cezası idam olmalıdır. Bu konuda yediden yetmişe aynı fikirde olmalıyız. Bir hayatı sonlandıracak kadar gözü dönmüş katile barınma bedava, herşey devletten, üç öğün sıcak yemek çıkaracak mıyız? Tüm ihtiyaçlarını karşılayıp tekrar toplum içine salacak mıyız? O zaman geniş kitlelerin, masumların, madurların hakkını kim koruyacak? Kanayan vicdanlara kim, nasıl merhem olacak? Ağlayan madur yakınlarının göz yaşlarını kimler silecek? Daha kaç çocuk kurban verilecek?

Kanunlarımızı ille de Batıya uydurmamıza gerek yok. Bizim değerlerimiz, kültürümüz, beslendiğimiz kaynaklar belli. Kendimizi onlara benzetmeye çalıştıkça asli değerlerimizden ve kültürümüzden uzaklaştık. Annesine, babasına bile adıyla hitabeden, otururken ayaklarını ağzınızın içine sokacakmış gibi uzatarak oturan bir kültüre benzemeye çalışmak kimliğimizi kaybetmektir. Onların tekniklerini, çalışma ahlaklarını alalım, ama kültür ve değerlerimizle kendimiz olalım. İşte altın sentez, yeniden doğuş ve diriliş, rönesans budur.

Toplum olarak bir doğum sancısı yaşıyoruz. Doğacak olan ise atalarından ilham almış, milli ve manevi değerleriyle beslenmiş, aynı zamanda bütün bilimsel yenilik ve ilerlemelere açık, hatta bu yenilik ve ilerlemeleri bizzat kendisi yapan pırıl, pırıl bir kuşak, altın bir nesil, özlenen bir jenerasyondur.

İlk adımı ise tüm adalet sistemimizi kendi inanç, kültür, gelenek ve evrensel doğrulardan esinlenerek yeniden kurmalı, kanunlarımızı sil baştan yazmalıyız. Üzülerek ifade etmeliyim ki Batıdan kes-kopyala-yapıştır şeklinde aldığımız hiçbir kanun bizim yaramıza merhem olmamış, toplumsal problemlerimizi ve anlaşmazlıklarımızı çözmemiştir. Hem nasıl çözsün ki, insan bünyesi bile doku ve kan uyuşmazlığı olduğunda bunu reddediyorken, toplumsal bünye bu uyuşmazlığı nasıl kabul etsin? Kabul etmediği içindir ki sorunlarımız artık kangren olmuş durumdadır.

600 yıl yaşayan bir devletin kanunu yok muydu? Hukuk ve ceza sistemimiz mevcut değil miydi? Değişen şartlara göre kanunlarımızı kendi toplumsal bünyemize uygun olarak değiştiremez miydik?

O halde gelin kendimiz gibi olalım. Rahatsızlığımızın teşhisini iyi koyalım. Nasıl ki hekim tavsiyesi olmadan onun bunun ilacını kullanamıyorsak, şu veya bu devletin kanunu da kes-kopyala-yapıştır şeklinde alarak kendi toplumsal yaralarımızı tedavi edemeyiz. Her insanın bünyesi nasıl farklı farklıysa, her toplumun bünyesi de o şekilde farklıdır.

Adalet sistemimizi kendi toplumsal bünyemize uygun olarak yeni baştan kuracağımız, kanunlarımızı yeniden yazacağımız, kanayan vicdanlara merhem olacağımız, madurları koruyacacağımız, yeni suçların işlenmesini büyük oranda önleyeceğimiz, kısacası mülkün temelini yeniden inşa edeceğimiz o mutlu ve huzur dolu günlere beraberce el ele.

Fahri Şahin

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Ekledikleri: Fahri Şahin

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...