Perşembe, 17 Mart 2016 10:51

DOĞRULAR

Konuşurken doğruyu söylemek. İhtiyacı olana yardım etmek. Düşenin elinden tutmak. Doğru tartmak. Dürüst satmak. Helal kazanmak. Hiç kimsenin özelini araştırmamak ve konuşmamak. Yaşça büyüklere her zaman yer ve yol vermek. Küçüklere sevgi ve anlayışla yaklaşmak. Yolda yürüyenlere engel teşkil eden bir taşı, dikeni ya da çöpü kaldırmak. Okumak. Okuduğunu hayatında uygulamak. Tüm eş, dost ve akrabaların iyi ya da kötü günlerinde yanlarında olmaya özen göstermek. “Ne yapabilirizi” konuşmak için sık sık bir araya gelmek. Teknolojinin esiri olmadan onun üreticisi ve yöneticisi olmak. Bizi yoran zihinsel ve bedensel yüklerimizden kurtulmak... Evet: DOĞRULAR. Gün gibi ortadalar. Uygulanmayı bekliyorlar.

            Hayat, yaptığımız seçimlerin toplamıysa eğer, biz neyi, neleri seçiyoruz? Sizce toplumumuzda doğrular mı yoksa yanlışlar mı yaygın? Doğruyu yapana yaklaşımımız nasıl? Yanlışı yapana karşı davranışımız nasıl? Önümüzden akıp giden insanlar bizim ürünümüz. Onları biz yetiştirdik. Onlar aslında baktığımız aynada bizi yansıtıyorlar. Sizce biz ne yapıyoruz? Doğru davrananı yüreklendiriyor muyuz, yoksa alaya alıp küçük mü düşürüyoruz? Yanlışı yapana “dur” mu diyoruz, yoksa “aslanım benim” muamalesi mi çekiyoruz?

            Yanlışı yapan herkes tarafından ayıplanacağını zannediyor mu sizce? Kanunun bir şekilde yakasına yapışacağını ve çok şey kaybedeceğini düşünüyor mu? Yoksa “istediğim yanlışı yaparım, üç-beş yıl da yatarım, çıkınca daha büyük bir havam olur”diye mi geçiriyor içinden? İşte size koskoca psiko-sosyal bir araştırma konusu!

            Peki her türlü olumsuzluğa rağmen doğrulara sarılan bir kişi nasıl bir ruh halinde? Doğruları savunurken büyük bir çoğunluğun onun yanında olacağını mı, yoksa fil hikayesindeki gibi yapayanlız ortalıkta bırakılacağını mı hesap ediyor?

            Sizce biz doğru davrananları cesaretlendirip, yanlış yapanları caydırabiliyor muyuz? Ya da mevcut sistemimiz bunu başarabiliyor mu? Bence birey ve toplum olarak kendimizi Adan Zye yenileme vakti geldi. Doğru tektir, yanlış çoktur. Yanlışların içinden doğruları bulup onları savunma zamanı. 21. yüzyılda ve Cumhuriyetimizin 100. yılına yaklaştığımız şu günlerde doğrulara hep beraber sahip çıkalım. Doğruyu yanlıştan ayırd edebilmek için ise siyasi gözlüklerimizi bir kenara koyalım.

            Bir kişiye ya da kuruma olan aşırı sevgimiz ya da nefretimiz bizi doğruyu görmekten alıkoymasın. Yoğun bir şekilde pozitif ya da negatif duygular içindeyken konuşmayı değil, susmayı tercih edelim. Böyle bir ruh halindeyken hiçbir karar almayalım. Aksi takdirde konuşmalarımız kırıcı ve can yakıcı, verdiğimiz kararlar ise büyük bir ihtimalle yanlış olur.

            Tarih boyuna Türk adı doğruluk ve dürüstlükle eş anlamlı kullanılmış. Özümüze dönüp bizi biz yapan değerlere sahip çıkarsak daha da güzelini başarabiliriz. Bu güç ve potansiyel aslında hepimizde var. Haydi hep birlikte bu potansiyelimizi harekete geçirelim.

            Doğrulara hep beraber sarılacağımız ve bu konuda herkese örnek olacağımız o mutlu ve güzel günlere beraberce el ele.

Son Düzenlenme Perşembe, 17 Mart 2016 10:58
Fahri Şahin

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Ekledikleri: Fahri Şahin

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...