Pazartesi, 04 Haziran 2018 19:03

Yoksa 28 Şubat Bin Yıl Sürecek mi?

Cümle alemin bildiği üzere 28 Şubat sürecinin ürettiği zulümlerin en can yakanlarından bir tanesi de yüzlerce müslümanın çoğunlukla düzmece iddianameler ve yargılamalarla pek çoğu ağırlaştırılmış müebbet olmak üzere çok ağır hapis cezalarına çarptırılmış olmasıdır.

      Suçları genelde bildiri dağıtmak, sohbete katılmak ya da bir protesto eyleminde bulunmanın ötesine geçmeyen yüzlerce insan vahşi işkencelerden geçirilmiş, son derece ağır suçlamalarla “anayasal düzeni silah zoruyla yıkmaya teşebbüs” gibi en üst seviyeden iddialarla yargılanmış ve zindanlara doldurulmuştur.

      Bilindiği üzere dönemin hakimleri ve savcıları, dönemin askeri iradesinden “aydınlatıcı” brifingler (talimatlar) almış ve yargı kararlarını da böylece “bağımsız” bir şekilde oluşturmuşlardı.

      Meydana geldiği dönemde bu insanlık dışı ilkellikleri ve vahşeti icra edenleri alkışlayan pek çok “her devrin” siyasetçisi, medyacısı, iş adamı vesairenin bugünkü pişkinlik ve iki yüzlülüklerini kamuoyunun unutkan vicdanına değil Rabbulalemin’in adaletine havale ettikten sonra…

      Gelelim bugüne…

      Malum, 28 Şubat hakim ve savcılarının pek çoğu çete/terör örgütü üyeliği ve benzeri suçlardan daha önce mahkum olmuşlardı. Dönemin kudretli generallerinin yargılandığı davada da geçtiğimiz günlerde karar çıktı. Olan bitenin bir darbe olduğu tescillendi, sorumlu generaller hakkında müebbet hapis cezaları verildi.

      Ne kadar güzel! Adalet yerini buldu… galiba… derken… ; bir de baktık ki, müebbet almış darbeci hainler ayda bir imza karşılığı serbestler. Bu nasıl bir tiyatrodur?! Vicdan sahibi insanlarla dalga geçmek için mi böyle bir uygulamaya gidildi, yoksa bizim anlayamadığımız ve hiçbir zaman da anlayamayacağımız devletimizin bazı âlî menfaatleri gereği mi böylesine akla ve vicdana zarar bir kayırmacılık örneği sergilendi? Nedeni ne idi bilemiyoruz; ama bu böyle oldu! Kendimi aşağılanmış, dalga geçilmiş hissettiğimi itiraf etmeliyim.

      Yüzlerce müslüman mahpus yirmi yılı aşkın süredir zindanlarda çile doldururken diğer tarafta da bu yargılamaları gerçekleştiren adalet, vicdan ve Allah korkusu fakiri yargıç ve savcıların da kahpeliklerinin ortaya serildiğini ve müstehaklarını bulduklarını söylemiştik. Bu bile başlı başına en azından bir “yeniden yargılanma” gerekçesi olabilecek zemini oluşturuyordu.

      Şimdi bu zeminin üzerine bir de her ne kadar vicdan sahibi insanlarla alay edercesine serbest dolaşıyor olsalar da, dönemin brifingçi generallerinin darbecilikleri tescillenmiş durumdayken; bu darbeci teröristlerin hapislere doldurma talimatlarıyla ömürleri tüketilen insanların yeniden yargılanma zamanları “hala” gelmedi mi acaba?!

      Yirmi küsur dakikadan, yirmi küsur saatten bahseder gibi kolayca söyleyiverdiğimiz, yazıverdiğimiz bu kahredici yirmi küsur senede neler oldu biliyor musunuz? Kırk beş yaşındaki bir insan yetmişine merdiven dayadı. Yeni doğmuş bir bebek yirmi beş yaşında yetişkin bir birey oldu… Bu süre içerisinde yirmi beş Ramazan, elli bayram ve yüz mevsim geçti…

      Ey insanlar! Bu vahşetin süregeldiği yirmi küsur senenin, pek çok vicdan sahibi insan ve Mazlumder gibi kuruluşlarca yıllardır gündemde tutulma çabalarına rağmen on altı yıllık kısmının mevcut iktidar döneminde heba edildiğinin farkında mısınız?

      Süregelen bu adaletsizliğin vebali karşısında mevcut iktidar sahiplerinin Rabb’lerine karşı verebilecek nasıl bir cevapları olabilir çok merak ediyorum doğrusu.

      Yapılan binlerce kilometre yol, açılan yüzlerce hastane, imam hatip okulu, ihracatın yirmi beş milyar dolardan yüz altmış milyar dolara çıkmış olması bu vebalin karşısına mazeret olarak konabilir mi acaba?

      Yoksa bizler boş hayaller ve avuntular içindeyken 28 Şubat, gerçekten de iddia edildiği gibi bin yıl sürecek mi?

http://www.hertaraf.com/koseyazisi-yoksa-28-subat-bin-yil-surecek-mi-569

Hüseyin SEVİM

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...