Cuma, 20 Mart 2020 23:59

Korona Virisünün Bana Düşündürttükleri

Evet bir korona virüs çıktı ortalık toz duman. Her kafadan bir ses, her kafadan bir yorum ve bu vesileyle şer kafalardan da yeni yalan, iftira ve tuzaklar.

Herkes vazifesini yapıyor.

Ben de düşünce dünyamda değerlendirdiklerimi dostlarımla paylaşmak istedim.

Öncelikle söyleyeyim ki komplo teoricilerinin yazıp, yaydıkları hiçbir şeyi aklım almıyor ve kabul etmiyor. Bu işin gerçekten uzmanı olan doktorların söylediklerinden hareketle, bu virüsün de grip virüsü gibi bir virüs olduğunu ancak mutasyon geçirerek daha ölümcül hale geldiğini kabul ediyorum. Nasıl her kış mevsiminde neredeyse hepimiz, hafif veya şiddetli gribe yakalanıp, bir şekilde atlatıyordu isek bu da aynı şekilde, aynı yol ve usulle hepimize bulaşacak şekilde yol almaya başlayan bir virüstü. Önceleri Çin, İtalya ve benzeri ülkeler basit grip gibi değerlendirip, tedbir almadılar, ancak sonra baktılar ki bu daha farklı, daha ölümcül bir virüs, panikleyerek derhal önlem almaya çalıştılar ama ne yazık ki olan olmuş, virüs aynı grip gibi yeterince insana bulaşmış ve dünya turunu çıkmıştı bile. Geriye yapılacak tek bir şey kalmıştı, hemen tüm dünya devlet başkanları tarafından karantinalar oluşturmak. Bizim hükümetimiz ve özellikle Sağlık Bakanlığımız da gayet güzel ve yerinde kararlarla olması gereken tedbirlerin hepsini aldılar; yurt dışından gelenlerin karantinaya alınması, toplu bulunulan yerlerin okullar, ibadethaneler, spor alanlar v.s. bir süreliğine tatil edilmesi, vatandaşların evlerinden çıkmamaya davet edilmesi…

Alınan bütün bu tedbirlerin son derece yerinde ve yeterli olduğunu düşünüyorum, bunun ötesinde hiçbir tedbire ve paniğe gerek olmadığını değerlendiriyorum. Hele ki evlerimizde, iş yerlerimizde, bildiğimiz insanların birbirlerine tecrit uygulamak gibi saçma sapan hareketlere hiç yer olmadığı düşüncesindeyim. En önemli konu; yurt dışından gelen insanları tecritte tutmak, çünkü bu virüs bize yurt dışından gelecek. Yani kale kapısını ne kadar sağlam tutarsak, o kadar emin ve emniyette oluruz, inşaallah.

Kalbime gelen daha önemli bir konu ise işin manevi tarafı ile alakalı; dikkat ettiyseniz tüm dünya neredeyse tüm işlerini bırakıp, hep bir şekilde, bu konu ile alakalanmaya başladı, tüm dünya medyası tüm programlarında geceli gündüzlü bu konuyu işlemeye başladı, tüm devlet başkanları bu konu hakkında açıklamalarda bulundular. Bütün insanlık alemi dikkatini bu konuya odakladı, hem de aynı anda ve hep birlikte! Kıyamet de böyle kopacak; insanlar işleri güçleri nedeniyle koşuşturup dururken bir ses (İsrafil’in suru üflemesi) ve tüm insanların diz üstüne çökmeleri! Yani Allah Teala tüm insanlık alemine bir mesaj mı vermeyi murat eyledi, acaba? Çünkü zulüm o kadar artmıştı ki duracak gibi de görünmüyordu. Hem kimse kimseyi dinlemez de olmuştu, çünkü herkes, her şeyi en iyi kendisinin bildiğini, dolayısıyla kendi yaptıklarının doğru ve meşru olduğunu, karşısındaki insanın ne dediğinin hiç önemli olmadığını düşünür hale gelmişti. İletişim neredeyse sıfırlanmıştı. Yani, acaba Allah Teala: “Ey insan! kendine gel, toparlan, gidişin gidiş değil” duygu ve düşüncesinin kalplerimizi titretmesini mi murat eyledi, acaba? Bütün insanlık aleminin bütün işlerini güçlerini bırakıp, küresel bir şekilde bu konu ile ilgilenir olması bende bu işin İlahı vasfının olması ihtimalini uyandırdı. Eğer kalbime gelen bu düşünce doğru ise, bu Allah Teala’nın rahmetinin, lütfunun bir tezahürüdür ki ders ve ibret almamız lazım, yoksa insanlık olarak bizi daha büyük hadiseler ve kahır bekler! (Allah Teala muhafaza eylesin) Olaya küresel olarak, dünya üzerinde yaşayan tüm insanlık alemini ilgilendiren bir vak’a olarak bakıyorum. Allah Teala ve insanoğlu. Hesap gününe doğru hızla giderken, alemlerin Rabbinin yarattığı, her an Hayy ve Kayyum isimlerinin tecellisi ile yaşattığı, bilebildiğimiz 99 esması ile tecellilerde bulunarak, türlü türlü nimetler bahşettiği insanlık alemine, gidişatını düzeltmesi, silkinip kendine gelmesi için son bir uyarı vermiş olması, neden olmasın? Ben bunun mümkün olabileceğini dolayısıyla bu musibetten ders alarak, tüm insanlık ailesi olarak kendimize çeki düzen vermemiz gerektiğini düşünüyorum.

Allah Teâlâ sonumuzu hayreylesin. (Âmin)

Gürcan Onat

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...