Cuma, 01 Haziran 2018 15:57

Adaylar ve Vatandaşlar

24 Haziran Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçim sürecinde adaylar vatandaşlara kendilerini seçtirebilmek için vaatler zincirini sürdürüyorlar. Vaatler zincirinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan dışındaki adayların öne sürdüğü vaatler halk tabiri ile fındık kabuğunu doldurmuyor. Dış ülkelerin Erdoğan karşıtlığı ve ekonomik kıskaç ile “Türkiye kötü yönetiliyor ve Türkiye’nin ekonomisi çökecek gibi” algı operasyonları vatandaşlar üzerinde karşılığını bulmuyor. Vatandaşlar AK Parti’nin 16 yıllık iktidarından memnun olduğunu ifade ediyorlar, siyasi istikrarı savunuyor ve 2002 öncesi karanlık günlere geri dönmek istemiyorlar.

1999 seçimleri öncesindeki seçimin sonucunu etkileyen algı operasyonu vatandaşlarımızın hafızasındaki yerini koruyor. Vatandaşlarımız o dönemin iktidarından memnun olmadıkları zaman PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’ın ABD tarafından paketlenip Bülent Ecevit’in sahte kahraman yapılarak yanıltıldıklarını hatırlatıyor, pişmanlık duyuyorlar. Her geçen gün güçlenerek dünya sahnesinde aktör olan yeni Türkiye’nin devam etmesi için vatandaşlar “Durmak yok yola devam” söylemini sandıkta dile getireceklerini beyan ediyorlar. Partilerin söylemlerine karşılık “icraat mı?” “Vaat mi?” dendiğinde icraat diyerek 16 yıldır iktidarda olan sayınRecep Tayyip Erdoğan’ı ve Ak partiyi tekrar iktidarda görmek istiyorlar.

Partilerimizin seçim stantları şehirlerimizin dört bir yanında kurulmuş, seçim arabaları adayların resimleri ile donatılmış çarşı, pazar, meydan, kahve dolaşarak her partiye ait şarkılar, nameleri ile seçmene ulaşıyor. Kendisini ve partisinin seçim sonrası yapacaklarını anlatan milletvekili adayları her görüşte insana rahatlıkla ulaşıyor. Ülkemizde tam bir demokrasi havası hakim. Ülkemizde bu kardeşlik havasını bozmaya çalışan çok küçük bir azınlıkta vatandaşlarımız tarafından hoş karşılanmıyor. Vatandaşımız Ramazan ikliminde olmanın getirdiği hoşgörü ile kendinden çok farklı gördüğü milletvekili aday ve fikirlerine karşı bile saygılı davranıyor. Bu duruş demokrasinin “Fikirlerini benimsemiyorum ancak fikirlerini ifade etmen için sonuna kadar yanındayım” ilkesini vatandaşlarımızın özümsemiş olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda bu duruş Türkiye’ye demokrasi dersi vermeye kalkan, ancak konu kendi çıkarları olunca her türlü demokrasi ve insan haklarını rafa kaldıran ülkeler içinde örnek düzeyde. Vatandaşlarımız seçimde yakalanan olgunluğa milletvekili adaylarımızın da, kendisini dinlemesi diğer aday ve fikirlere saygılı davranması ile katılmasını istiyorlar. Bazı milletvekillerinin yalnız seçimlerde gelip, daha sonra semtlerine bile uğramamasından şikâyetçi. Uğradıkları haksızlıkları bu milletvekillerine anlattıklarında da yeterli ilgi görememenin kendilerini üzdüğünü ifade ediyorlar. Vatandaşlar yalnızca seçimden seçime hatırlanmış olmaktan dolayı tepki gösteriyorlar. Özelliklede bu tepkileri icraattan sorumlu tuttukları ve güvendikleri iktidar partisinin milletvekillerine. Velhasıl vatandaşlar “Sorunları çözmek için vatandaşlara her zaman yakın olmak milletin vekili olmanın gereği değil mi?” diye sorguluyorlar.

Vatandaşlar oylarını etkilemek için yapılan döviz oyunlarına, PKK yandaşlığı ile Avrupa da yapılan seçim mitinglerine tepki gösteriyorlar. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile yapılan “Dövizleri Türk lirasına çevirin döviz oyununu bozun” çağrısını doğru bulduklarını ve buna kendileri dahil herkesin uyması gerektiğini ifade ediyorlar. Ancak uluslararası sermayenin döviz oyununa karşı Türkiye merkez bankasının faiz silahını kullandığı bir zaman diliminde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Cuma hutbesinde faizle ilgili konunun işlenmesine de anlam veremiyorlar. Vatandaşlarımız seçim öncesi dövizle ekonomik hayatımıza yapılmak istenen darbeyi 15 Temmuz’da hayatımıza, vatanımıza yapılan darbe girişiminden ayrı tutmuyorlar. Dış güçlere ve onların yerli işbirliklerinin her türlü oyunlarına cevabı 24 Haziran’da sandıkta vereceklerini ifade ediyorlar.

Görülüyor ki; 24 Haziran seçim tarihi yaklaştıkça vatandaşın oylarının yönlendirmek için daha çok hamleler yapılacak. Ancak bunlar Cumhurbaşkanı ve Milletvekili adaylarımızın ve dahi vatandaşlarımızın yerli ve milli duruşları ile atlatabilecektir. Unutmayalım millet olarak aynı gemideyiz, kendi ihtirasları uğruna “Ben olmazsam Türkiye de olmasın” diyenler Irak, Suriye, Libya gibi muhtaç ülkelerin vatandaşı olmaya adaydırlar. Birliğini sağlayamayan ülkelerde vatandaşlar yaşayamaz hale gelir, yaşanır halde gördükleri ülke yollarında da hayatlarını kaybederler. İdeal olarak gördükleri ülkelere ulaşsalar bile üçüncü sınıf mülteci olmaktan kurtulamazlar.

24 Haziran seçimlerinin milletimizin geçmişte yaşadığı acı tecrübelerin ışığında bir kez daha “Biz birlikte Türkiye’yiz” anlayışıyla gideceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri de sonu gelmez senaryolarına Türkiye’nin dışında başka sahneler arasınlar. Selam ve dua ile…

Mehmet İnkaya

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...