Pazartesi, 31 Ekim 2022 15:24

İnsan ücretli olmak istemez

Bediüzzaman Lemaat isimli eserinde “Beşer edvarda (eski devirlerde) esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecir (ücretli) olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor” diyerek insanlığın beş devri olduğunu ifade eder.
Sonuncu devir olan “malikiyet ve serbestlik” dönemine geçişten önce ücretli devrinin yaşanacağını izah eden Bediüzzaman, bu devirle ilgili olarak “şimdi dahi ecirdir, başlamıştır, geçiyor” der. Beşerin son devrinde insanoğlu, kendi işinin başına geçmek isteyecek hem malik hem de serbest olmayı arzu edecektir.
 Tarih boyunca insan hiçbir zaman günümüzdeki kadar serbest ve hür olmadı. Girişimcilik veya diğer bir adıyla “şahsî teşebbüs” bugünkü kadar başarılı sonuçlar vermedi. Bunun o kadar çok örneği var ki; belirgin ve çok duyulmuş olması bakımından Apple, Pixar ve iPhone gibi dünyanın en büyük şirketlerinin kurucusu olan Steve Jobs’tan bahsetmek istiyorum.
 Bir arkadaşı ile beraber kişisel bilgisayarların atası olan Apple’ı, arabasını satarak sadece 1000 dolarla kuran Jobs, şirketin en önemli elemanı olmasına rağmen tek kuruş maaş almadı. Daha sonra evlenince sağlık sigortasından yararlanmak için bazı yıllarda 50 dolar ücret almıştı. Çoğunluk hisselerine sahip olduğu şirketlerde ise bürokratik sebeplerden dolayı sadece yıllık 1 dolar maaş alıyordu. İnsanlığın içinde saklı olan malik ve serbest olma duygusunu bizzat fiilleriyle göstermişti.
 Onun ne maaşa ne de paraya ihtiyacı yoktu, zira elindeki hisse senetleri ile dünyanın en zengin insanlarından birisi olarak tanınıyordu. Ücretli olarak başkasına hizmet etmek ona çok ağır geliyordu. Balıkçı kazağı ve kot pantolonu ile dünyanın huzuruna çıkıyor, dünyada bugüne kadar keşfedilen en güzel oyuncakları olan bilgisayarları ballandıra ballandıra anlatıyordu.
 Onun oyuncakları yüksek teknolojinin ürünüydü ve ‘silikon vadisi’ onun sayesinde dünyanın bilişim merkezi olmuştu. Şirketlerinde çalışan insanlar meydana getirilen ürünlerle gurur duyuyor, araştırma ve geliştirmeye verdiği önemden dolayı herkesin gıpta damarını çatlatıyordu.
 1955 yılında doğan Jobs, 23 yaşında iken 1 milyon dolarlık servete ulaşmıştı. 24 yaşında 10 milyon doları ve 25 yaşında da 100 milyon doları vardı. Geçen ay öldüğünde 56 yaşındaydı ve milyarlarca dolarlık serveti bulunuyordu.
 Keşifleri ve en son teknoloji ürünü cihazları ile ezber bozan Jobs, bir röportajında kendisini aşırı derecede yüceltmek isteyen yazara, ölüm hakkında şunları söylemişti:
“Çocuk sahibi olmak, bir şeylere bakışınızı gerçekten değiştiriyor. Doğuyoruz, kısa bir an yaşıyoruz ve ölüyoruz. Bu uzun bir süredir tekrarlanıyor. Teknoloji onu (ölümü) çok da fazla değiştirmeyecek.”
Evet, ölüm öldürülmüyor ve herkesin başına gelecek. Tekâmül yani gelişim içinde olan her şeyin bir sonu vardır. Nasıl ki her nefis ölümü tadacaktır, onun gibi bu dünya da bir gün ölecek hatta kıyamet ile birlikte bütün kâinat sona erecektir.
İşte kıyametten önce yaşanacak olan bir devir yani “malikiyet ve serbestlik” devri başlamıştır geçiyor. İnsanlar kendi işlerini kurmak ve ona sahip olmak için büyük bir gayret içerisinde. Sadece iktisadî hayatta değil; sosyal, siyasî, kültürel ve hukuk alanında da malikiyet ve serbestlik söz konusu olmuştur. Bu konuda doktora tezleri hazırlanıyor ve kitaplar yazılıyor.
2008 yılında ABD’de başlayan ve hızlı bir şekilde bütün dünyaya yayılan ekonomik kriz, kapitalist düzeni yıkacak şekilde her yere yayılıyor. Avrupa Birliği çatırdamış hatta kırılma noktasında. Finans dünyası öyle bir panik içinde ki; sağlam müşterilerine bile kredi vermekten çekinir duruma gelmiş. Faizden faiz yiyen ve acımasızca dünyayı sömüren Batılı ülkeler, şimdi krizden en az hasarla kurtulmak için çareler arıyor.
İşte çare ve çözümü Steve Jobs örneğinden yola çıkarak malikiyet ve serbestiyet devri gerçeği ile izah etmeye çalışanlar var. Zira tekelci kapitalizm artık bitmiştir. İster devlet kapitalizmi (komünizm) ister liberal kapitalizm olsun bitme noktasına gelmiş son demlerini yaşamaktadır. Eğer krizden en az hasarla çıkmak isteniyor ise, son çağın dinamiklerini ve özelliklerini dikkatle incelemek gerekir.

 Bediüzzaman, 90 yıl önce yazdığı Lemaat ve 80 yıl önce yazdığı Mektubat isimli eserlerinde bu çağın en güzel fotoğrafını çekmiş insanlara yol göstermiştir. Eğer meyus ve muzdarip olmak istemiyor isek onu dinlemeli ve eserlerini dikkat ve ciddiyetle okumalıyız, vesselâm…

 

 

 

 

 

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...