Salı, 12 Kasım 2019 10:06

KIRAN OPERASYONLARI ve ASDER-ASSAM RAPORU

İlki 17 Ağustos'ta başlatılan Kıran operasyonları kapsamında, bugüne kadar toplam 103 terörist etkisiz hale getirildi. Güvenlik güçlerince imha edilen 169 mağara, sığınak ve depoda çok sayıda silah-mühimmat, gıda ve yaşam malzemesi ele geçirildi. 19 İşbirlikçi yakalandı.

Kıran 1; Hakkari, Van, Şırnak ara hattında yapıldı.

Kıran 2; Mardin, Batman, Şırnak ara hattında yapıldı.

Kıran 3; Siirt, Şırnak ara hattında yapıldı.

Kıran 4; Kars, Ağrı, Iğdır ara hattında yapıldı

Kıran 5; Diyarbakır, Bingöl, Muş kırsalında halen devam ediyor.

İçişleri Bakanlığının koordinasyonunda yürütülen Kıran operasyonlarının genişleyerek sürdürülmesi planlanıyor.

Diyarbakır Valiliğinden yapılan açıklamada; devam etmekte olan Kıran-5 operasyonunda 11 Kasım 2019 Pazartesi itibariyle, bölücü terör örgütü mensuplarınca kullanılan toplam 20 adet kış sığınağı tespit edildi. Bu sığınaklarda ve toprağa gömülü olarak pek çok mühimmat ve yaşam malzemesi ele geçirildi.

17 Ağustostan günümüze neredeyse 3 ay tamamlanmak üzere. Bu 3 ay zarfında doğrusu epey temizlik yapıldı. Peki üst düzey yöneticilerinden de epey zayiat veren PKK ne durumda; yani bitti mi, bitiyor mu; bitecek mi?

Son sorudan başlayayım; elbette bitecek, hiç çaresi yok. Çünkü o kadar kararlıyız ki, bu kararlığımız karşısında bitmekten başka çaresi yoktur.

Şu an bitti mi? Henüz bitmedi.

Bitiyor mu? Emareleri görünmeye başladı.

Öncelikle şunu kafamıza koymamız gerekir ki terör örgütleri hiç bir zaman sıfırlanmaz. Başka tarafa kaydırılır. Çünkü terör örgütleri artık günümüzde şirket haline gelmiş olduklarından ve bu şirket sahipleri başka bir iş yapamayacaklarından, yani halkın içine girip, aralarına karışamayacaklarından ve daha da önemlisi büyük sahiplerinin dünya hırs ve planları bitmeyeceğinden, bu örgütler bulundukları yerde artık iş yapamaz haline gelince, yeni görev tanımları ile, yeni mekanlarına kaydırılırlar. Biz, son zamanlardaki kararlılığımız ve icra ettiğimiz bütün operasyonlarımız ile PKK için artık bu topraklarda hayat hakkı olmadığını bütün dünyaya; yani hem kendilerine, hem de sahiplerine ispat etmiş bulunduk.

Çok kısa olarak, fazla detaya girmeden silahlı kuvvetlerimizin son zamanlarda icra ettiği operasyonlardaki bu başarılarını neye borçlu olduğumuzu da ifade etmiş olayım; öncelikle silahlı kuvvetlerden ve kamudan FETÖ mensuplarının temizlenmesi diyebilirim, çünkü istihbarat veriyorlardı. İkinci olarak, silah teknoloji ve mühimmatta yerliliğimiz ve ulaştığımız yüksek seviye diyebiliriz, çünkü SİHA'lar göz açtırmıyor. Üçüncüsü, devlet olarak kararlılığımız ve halkın artık bu teröristlerden kurtulmak istemesi diyebilirim, çünkü sahada istihbaratımız çok güçlü. Dördüncüsü, sınır ötesinde yaptığımız harekatlar diyebiliriz, çünkü artık içeri girişler çok zorlaşmıştır. Beşincisi de ABD ve Rusya ile vardığımız  son mutabakatlar diyebiliriz, çünkü onlara yeni Türkiye'nin ne olduğunu ispatladık.

Evet PKK darma duman ama bence asıl önemli olan konu PKK değil, PKK'nın ilk çıktığı seksenli yıllardan bugüne kadar güney doğu bölgelerimizde yaptığı tahribattır. Marksist Leninist ve ateist bir yapıda görünmeye başladığı ilk günden itibaren, Şafii mezhebindeki, dinine ve inançlarına çok bağlı olan bu Kürt coğrafyasında hedeflerini açık bir şekilde dillendirmeye başlayarak, yoğun propaganda ile gençlerin ve çocukların beyinlerini yıkadılar. Bu hedeflerinden birincisi bölgedeki dini inançları yıkarak, (güya) özgürlük getirmek. İkincisi ise kadınları, kızları geleneklerden kurtararak, (güya) hürriyetlerine kavuşturmak. Doğrusunu isterseniz  geçen bu otuz beş senede neredeyse, büyük ölçüde bu hedeflerine ulaştılar diyebilirim. 1981 yılında Cizre'ye ilk seyahatimi gerçekleştirmiştim. O günden bu güne bölge halkı tanınmayacak derecede değişti dersem, mübalağa etmiş olmam.

Bir de, biz ASDER-ASSAM olarak, 09-22 Aralık 2014 tarihleri arasında bölgeye raporlama maksadıyla gittik.

2015 yılında "Çözüm Sürecinin Ulaştığı Aşamada ASDER-ASSAM Raporu" olarak izlenimlerimizi kitap haline getirip, Cumhurbaşkanlığından başlamak üzere, kamuda ve sivil toplumda ilgili tüm birimlere bu kitabı gönderdik. Bir de basın açıklaması yapmıştık.

Bu rapor çok önemli  tespitleri içeriyordu. Bugün hala bölgede kalıcı çözüm isteniyorsa, PKK ve benzeri bütün terör örgütlerinden tamamen temizlenmek isteniyorsa, bu raporda ifade edilmiş olan hususlar tek tek ele alınmalıdır.

Bu raporu bugün dile getirmemin sebebi, Kıran operasyonlarının yapıldığı bölgelerde, biz beş sene önce dörder kişiden oluşan üç tim olarak dolaşıp, en üst kamu personelinden halka kadar, iş adamlarından, odalardan, sendikalardan, sivil toplum kuruluşlarından, belediye başkanları ve kanaat önderlerine kadar herkes ile ayrı ayrı görüşmüş, bölgenin nabzını gerçek anlamıyla tutup, rapora dökmüştük.

Benim de içinde bulunduğum birinci tim, Mardin ve Şırnak illeri ile Kızıltepe, Nusaybin ve Cizre ilçelerindeydik.

İkinci tim, Şanlıurfa, Batman ve Diyarbakır illerindeydi.

Üçüncü tim, Van ve Hakkari illerindeydi.

En önemlisi halkın da nabzını tutmayı becerebilmiştik. Bugün PKK'nın gerçek anlamda bitirilmesini istiyorsak, yöre halkının duygu ve düşüncelerini hakiki anlamda görmek ve anlamaktan başka çıkar yolunuz yoktur.

Rapordan şimdilik, sadece; "Bölgenin Hali Hazır Toplumsal Yapısı-Gruplar" başlığıyla verdiğimiz, "Birinci Bölüm"ünden özetleme yapmak istiyorum:

"Bölgede nüfusun çoğunluğunu teşkil eden; sosyal açıdan dört faklı Kürt topluluğunun oluştuğu tespit edilmiştir. Tespit edilen bu gruplar ve yapıları aşağıdaki gibi açıklanabilir.

Birinci Grup Kürtler: Ehli sünnet ve ümmet anlayışına, İslami düşünce hassasiyetine sahip olan gruptur. Bunlar Türklerle Kürtlerin iç içe girdiği, kız alıp verildiği ve etle tırnak gibi bir birinden ayrılmaz bir birliktelik içerisinde olduğunu savunan topluluklardan oluşmaktadır. Bu grup Türkiye'den ayrılmayı istememekte, silahlı mücadeleyi de asla tasvip etmemektedir. Sorunu rejim sorunu olarak görmektedirler.

İkinci Grup Kürtler: Bunlar da ehli sünnet olmakla beraber, Kürtlerin Kur'an'a göre Allah'ın her millete tanıdığı yaradılış haklarından mahrum edildiklerini belirtmekte, Kur'an ve sünnete uygun temel hak ve özgürlüklerin Kürtlere de tanınması gerektiğini ifade etmektedirler. Devletin Kürtlerle alakalı meseleleri çözmekte yetersiz kaldığını düşünmekte, temel özgürlüklerin verilerek, akan kanın durdurulmasını istemektedirler.

Üçüncü Grup Kürtler: Marksist-Leninist bağlamda PKK sempatizanları olan kesimi oluşturmaktadırlar. Nispeten azınlıkta olan bu silahlı siyasal grup, her durumda Türklerin Kürtlere baskı ve zulüm yaptıklarını, Kürtlere hayat hakkı tanınmadığını düşünmekte ve bu hakların elde edilmesi için silahlı mücadeleyi tam desteklediklerini ifade etmektedirler.

Dördüncü Grup Kürtler: Bunlar Hür Dava Partisi (HÜDAPAR) taraftarlarından oluşmaktadır. Bu oluşum siyasi nitelikte olup, 1990'lı yıllarda "Hizbullah" ismi altında silahlı faaliyet gösteren ancak daha sonra silahlı mücadeleyi terk ederek, devletin sadece HDP'yi değil, bölgede kendilerinin de dikkate almasını isteyen, muhafazakar kesimi temsil eden bir gruptur."

Rapordan şimdilik bu kadar alıntı ile yetinelim, zamanı geldikçe gerekli bölümleri aktarmaya devam ederiz, ama benim bu yazımda asıl değinmek istediğim husus, bölgede terörü tamamen bitirmek istiyorsak, bölge halkını çok iyi tahlil etmek, isteklerini, duygu ve düşüncelerini iyi anlamak gerektiğinin önemini vurgulamaktır. Bu grupların nüfustaki yüzdelik oranlarını şu an tahmin edemeyeceğim, lakin zaman içerisinde değişmeler gösterebileceği de bir gerçektir.

Mercek altına almamız gereken bir konu da, okullardaki eğitim oranının o yıllarda çok düştüğü ve seviyesinin oldukça aşağılara inmiş olduğu idi. Şu an hangi seviyede bilemiyorum.

Dağda, ovada , yaylada silahlı güçlerimiz destanlar yazabilir, ama bölgede, köy ve kent merkezlerinde kalıcı huzur istiyorsak yöre halkının, yani vatandaşlarımızın, yani kardeşlerimizin taleplerini çok iyi anlamak, idrak etmek ve yerine getirmek zorunda olduğumuzun bir hak ve hakikat olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız , vesselam.

Gürcan Onat

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...