Cuma, 24 Haziran 2016 09:48

MAZLUMDER NEREYE

  Biz sizi mazlumların yanında olduğunuz için sevdik. Bir 28 Şubat mağduru olarak –o gün hiç gücünüz olmamasına rağmen- ordudan haksız yere atılanların yanında, o zamanki Silahlı Kuvvetler’in gaddar komutanlarının karşısında durduğunuz için sevdik. Başörtülü oldukları için üniversite kapılarından gözü yaşlı döndürülen, diploma törenlerinden yaka paça atılan, öğretmenlikten atılan, ikna odalarına alınarak zorla başları açtırılan kardeşlerimizin yanında durduğunuz, bunları yapan zamanın galipleri, hakimleri, amirleri, zalimlerinin karşısında olduğunuz için  sevdik.

Biz sizi arkadaşımız olduğunuz için değil, sizden bir çıkarımız ya da ikbal beklentimiz olduğu için değil, adınız Ayşe, Zeynep, Yılmaz olduğu için değil,  biz sizi Mazlumun yanında zalimin karşısında olduğunuz için sevdik.

Biz Müslümanlar demek istemiyorum, biliyor ve inanıyorum ki Allah’a ve Resulüne inanan herkes Müslüman’dır. Biz inananlar yokluğu çok iyi paylaşıyoruz. Yoklukta gerçekten tam bir kardeşlik hukuku içinde hareket ediyoruz. Ancak ne yazık ki varlığı paylaşamıyor ve birbirimize düşüyoruz. Yıllardır kendilerini laik diye tanımlayan kesimin iktidarında, tahakkümünde, inim inim inleyen, devlet dairelerinde “selamün aleyküm” dedi diye, sakalı var diye, başı örtülü diye, aşağılanan, örselenen, işi görülmeyen, işinden atılan, bedel ödeyen biz mağdur, mazlum insanlar olarak Allah yıllar sonra bu mağduriyetleri iliğine kadar yaşamış bir insan olan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Ak Parti ile bir iktidar nasip etti.

Ak Parti, Mazlumlar ve İnsan Hakları adına yıllardır mücadelesini verdiğimiz hemen hemen her konuda devrim niteliğinde adımlar atmadı mı? Eğer unuttuysanız birkaç tanesini hatırlatayım. Adaletin ve insan haklarının yüz karası olan YAŞ kararlarını yargıya açarak haksız yere ve keyfi olarak askeri personelin Ordu’dan atılmasına son vermedi mi? Bununla da yetinmeyip sırf inançlarından dolayı YAŞ kararıyla atılan TSK personeline tüm haklarını iade ederek mağduriyetlerini büyük anlamda gidermedi mi? En önemlisi -Ordu’dan atılmanın “haysiyetsizlik” sayıldığı Anadolu’da- tüm kardeşlerimize “iade-i itibar” sağlamış olmadı mı?

28 Şubat post modern darbesiyle işinden, aşından edilen ve daha da önemlisi hayatları zindan edilen ne kadar mağdur, mazlum varsa hepsini görevine döndürmedi mi?

Sağcı solcu demeden, masum suçlu demeden illegal yollarda elde ettikleri kendi iktidarlarını güçlendirmek için bu memleketin gencecik fidanlarının bir çoğunu zindanlarda çürüten ve birçoğunu da “bir sağdan, bir soldan” diyerek asan12 Eylül darbecilerini yargılatarak mahsun gönüllere su serpip, en azından bu memlekette yıllar sonra da olsa yapılanın kimsenin yanına kar kalmayacağını göstermedi mi?

Biz insanca yaşamayı bu iktidar döneminde gördük. Unuttunuz mu!? İnsanı merkeze alan, fakirin fukaranın gözetildiği, yıllardır yok hükmünde olan engelli insanlarımızın sahiplenildiği, engellilere, yatalaklara, yaşlılara evde bakım parası veya maaş bağlandığı, kadınlarımızın yıllardır verilmeyen birçok  haklarına kavuştuğu, hastaların ambulans helikopter ve uçaklarla hastanelere götürüldüğü, vatandaşının tamamının sigortalı olduğu, hakkını aramak için isteyen her vatandaşın Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edebildiği bugünkü Türkiye’yi hep hayal etmez miydik? Bugün bunlar oldu elhamdülillah!

Siz neyin, hangi davanın peşindesiniz? Biz şuna inanmışız ve iman etmişiz;“Davası Hak olanın derdi, tasası, çilesi bitmez! Her zaman bedel öder ve bedel ödemeye hazırdır.” Herkes yaşadığını bilir. 28 Şubat sürecinde TSK’da“ya hanımınızın başını açacaksınız ya da Silahlı Kuvvetler’den “defolup gideceksiniz” dediklerinde eşinin başını açmayanların Ordu’dan ya atıldığı ya da istifa ettirildiği, diğer devlet kurumlarında başörtülü çalışamazsınız diye yine ayı muameleye maruz kalan ve ağlayarak ellerini yüce Yaradan’a açmaktan başka bir şey gelmeyen kardeşlerimiz, Tayyip Erdoğan başörtüyle devlette çalışmayı yasal hale getirerek serbest bırakınca ne yaptılar biliyor musunuz? Yine ellerini yüce Yaradan’a açtılar ve ağlayarak bu kez şükrettiler ve Tayyip Erdoğan’a dua ettiler.

Mazlumder İstanbul Şube Başkanı’nızın isyanı çok anlamlı. Son zamanlarda PKK’nın yanındaymış gibi verdiğiniz görüntü yıllardır size sırf mazlumun, mağdurun yanında olduğunuz, “inançlı kesimin İnsan Hakları savunucusu derneği” olduğunuzu iddia ettiğiniz için gönülden destek verenleri üzmekte ve sizden uzaklaştırmaktadır. Bebek katili, asker katili, polis katili, kadın katili, ipinin kimin elinde olduğu belli olmayan, Türkiye’den başka bu ülkenin ve milletin tüm düşmanları nam-ı hesabına havlayan PKK Terör Örgütü’mü mazlum; yoksa 35 yılı aşkın bir süredir PKK terörü ile inim inim inlayen, kan veren, can veren, sakat kalan bu millet mi? Bütçesini, kuvvetini, dikkatini teröre vermek zorunda kaldığı için hak ettiği gelişimi gösteremeyen bu Devlet mi?

Yukarıda dedim ya yokluğu fevkalade paylaşıyoruz ama varlığı paylaşmayı beceremiyoruz diye. Acaba Mazlumder’in bir kısım yöneticileri iktidardan umduğu bir kısım beklentileri gerçekleşmedi de ondan mı iktidarın aleyhine dönmeye başladı diye akıllara gelmiyor değil. Bu konu uzun süredir kulislerde dillendiriliyordu. İnşallah doğru değildir. Gelin yol yakınken vazgeçin bu hainlerle görüntü vermekten. Yoksa bu hainlerin öldürdüğü bebeklerin, kadınların, ihtiyarların, şehitlerimizin ve gazilerimizin ahı sizi de bulur. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki dünyalık birkaç koltuk, birkaç makam, ne bürokratlık, ne Vekillik bu dünyada da ahrette de kimseyi kurtarmaz. Derdi çok, faydası yok.

Yeniden mazlumun, masumun ve onlara hizmet edenlerin yanında omuz omuza yürümek dilek ve duasıyla. Allah var gam yok, ondan başka varılacak menzil de yok, vesselam..

Hakverdi ALTUĞ

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...