Kafalar karışık, akıllar karışık! Ne doğru, yanlış ne? Ortalık toz duman. Neler oluyor güzel ülkemizde?

Son birkaç yılımız demokratik seçim ile seçilmiş ve iktidara gelmiş Cumhuriyet Hükümetleri'ni anti demokratik yollarla, darbe ile yıkmaya çalışan örgütlerle geçti. Ergenekon diye Cumhuriyet tarihinin belki de en kapsamlı, en geniş tabanlı, en organize örgütüyle tanıştık, tanıştırıldık.

 Gece gündüz televizyonlar, gazeteler, radyolar Ergenekon haberleri yaptı. Koca koca siyasetçiler, gazeteciler, akademisyenler, emekli askerler, hukukçular Ergenekon örgütünü anlattılar. Bazıları hayrete şayan bir şekilde Ergenekon hakkında anında peş peşe kitaplar yazdı.

 Eldiven, ayışığı, yakamoz darbe planlarını işittik, planlarını en ince ayrıntılarına kadar  öğrendik.

Hızını alamayan yargı işi, Başbakan'ın tüm itirazlarına rağmen ordumuzun komutanı emekli Genel Kurmay Başkanı'nı "yasadışı örgüt kurup, liderliğini yapmak"tan tutuklamaya kadar götürdü. Bu olay her şeyin çığırından çıktığı noktaydı.

Yargılanan askerlerin bazıları içine düştükleri bu durumu kaldıramadıkları için intihar ettiler, hastalandılar veya öldüler.

Başta Hükümet olmak üzere hepimiz 'uçurumun ucundan döndüğümüzü gördük ve inandık (inandırıldık)!

Ve birkaç gün önce Yargıtay Ergenekon kararını usulden ve esastan bozdu. Dava yeniden görülecek.

Dava yeniden görülecek görülmesine ama ortada tuhaf bir durum var. Ergenekon davasından yargılananlar, Ergenekonsever basın ve yazarlar sanki Ergenekon davası sonuçlanmış, yargılananların hepsi beraat etmiş gibi bir algı oluşturuyorlar. Hatta CHP Milletvekili ve Ergenekon sanığı Dursun Çiçek işi bir adım daha ileriye götürerek Ak Parti Hükümeti'ni ve zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan'ı alenen tehdit ediyor.

"Siyasi iktidarın da suçlarının hesabını vermesi gerekir. Aldatılmak ve kandırılmak suçu ortadan kaldırmaz, belki cezayı hafifletme sebebi olur. Bu hesabı da verecekler. Biz beraatımızı yetkili mahkemelerden talep ederken aynı zamanda bu kumpası kuran, yasa çıkaran ve onlara her istediğini veren suçlulardan hesap sorma süreci daha hızla devam edecek."

Mart 2014’te serbest kalan Perinçek, Silivri Cezaevi çıkışında çok sert açıklamalar yaptı. Hedef tahtasına cemaatleri koyan Vatan Partisi lideri,"Kınından çıkmış bir kılıç gibiyiz. Görevlere hazırız. Bizim içeri atılmamızla oluşan manzarayı görüyorsunuz. Dervişler, müritler, cemaatler Türkiye’si manzarası. Bunların hepsinin kökünü kazıyacağız." diye konuştu.

Ergenekon davası devam ederken en sert açıklamaları yapan, kitaplar yazan, kanal kanal gezen bir kısım siyasetçiler, gazeteciler ve yazarlar ise bugün U dönüşü yapmakla meşguller.

Sonuçta Ergenekon, Balyoz, vs. adı her neyse bu davaların sanıklarından hiç mi gerçek sanık yok? Yargıtay'ın kararı bozmasıyla sanki Ergenekon ve Balyoz davaları buharlaştı. Örgüt de yok, suç da, suçlu da. Öyle mi? Unutmayalım ki, Yerel Mahkeme'de karar verenler de hakim, Yargıtay'da karar verenler de. Davayı yeniden görecekler de.

Öncelikle tutarlı olmak, 'Dün dündür' mantığından kurtulmak lazım. Akabinde de sabırlı olup mahkemenin sonucunu beklemek lazım.

Vesselâm..