Sınırlarımızı ihlal eden Rus uçağının angajman kuralları gereği düşürülmesi birden bire dünyada gerginlik oluşmasına sebebiyet verdi. Evet bir taraftan bizi sevince boğarken bir taraftan da zaman geçtikçe, usul usul tedirginlikler baş göstermeye başladı.

-"Ne olacak şimdi?"

-"Nereye varacak bu işin sonu?"

Ringde hiç beklemediği bir anda yüzünde patlayan kroşe ile sendeleyen boksör gibi  Rusya hemen, çizilen karizmasını düzeltme çabasıyla, peş peşe hamleler yapmaya başladı. Siyasi, askeri, ticari, sosyal aklınıza ne geliyorsa her alanda tepkisel ve duygusal bu aceleci hareketler; aslında ne kadar dağıldıklarının ve soğukkanlı, olgun düşünemediklerinin göstergesi olmaktan öteye gidemedi.

Kolay değil; hem hiç beklemiyorlardı, hem mümkün görmüyorlardı.

Ne yazık ki; öyle bir dünyada yaşıyoruz ki; her şey ters yüz olmuş. Algı operasyonları yüzünden, aklar kara, karalar ak olmuş. Zalimler mazlum havasında, mazlumlar ise zalim gösteriliyor. Rahmet Peygamberinin uyardığı gibi; "cennet cehennem, cehennem cennet" diye sunuluyor. En önemlisi kafalar dağınık, insanlar şaşkın, ne yazık ki; gerçekler bu sis, pus içerisinde seçilmesi çok zor bir hale getirilmiş.

"Uçağımı düşürdün" diye kıyametler koparmaya çalışan Rusya ve onun yerli uşakları masum siviller üzerine yağdırdıkları bombalardan ve darmadağın ettikleri bu yerleşim yerlerinden, sınırımızın hemen dibindeki kadın, çoluk, çoluktan oluşan sefil manzaralardan hiç söz etmiyorlar. Bir pilotum öldü diye olmadık rezillik çıkarmaya çalışırken, orada ne aradığını, sınırı niye ihlal ettiğini ve binlerce masum insanı niye katlettiğini söylemiyor. Biz de aval aval seyrediyor ve ne olacak şimdi diye kara kara düşünüyoruz!

Suriye diye bir devlet kalmadı! Halk perperişan. Güya insan hakları uzmanları olan batılılar mültecilere sınırlarını kapattı. Batılı insan hakları takipçilerinde de çıt yok.

Suriye'lilerin çoğu memleketlerini terk edip yollara düştü, yollarda sürünüyor, evlerinden, barklarından ayrılmayanların üzerine de bombalar yağıyor. Bütün dünya seyrediyor. Milyonlarca insan mahvolmuş hiç önemli değil, Fransa'da birkaç kişi ölünce kıyametler kopuyor, masum sivillerin üzerine bomba yağdıran pilot ölünce ortalık karışıyor. -"Cehenneme kadar yolunuz var."

Etrafımızdaki ateş çemberi içerisinde biz ne yapabiliriz?

Rusya ile ilişkilerimiz ne olacak?

Doğrusu; "bu kadar mazlumun kanına girmiş, masum insanları katletmiş böyle zalimlerle ilişkilerimiz ne olacak ise olsun, biz her şeye razıyız" diyesim geliyor, ama yine de ihtiyatlı ve aklı selim ile hareket etmeyi daha münasip görüyorum. Benim şahsi kanaatim; çok değil, iki ay sonra elini uzatacak veya "gel görüşelim" mesajı gönderecektir. Çünkü; 9 devletle oluşturduğu Bağımsız Devletler Topluluğu bünyesinde 5 adet Türk asıllı devlet bulunmaktadır, otuz milyon Müslüman nüfusa sahiptir, Ukrayna, Güney Osetya, Gürcistan ve Çeçenistan ile sıcak sorunları mevcuttur, ekonomik sıkıntıları vardır, Avrupa'nın ambargosu altındadır. Bu haldeki bir Rusya'nın Türkiye gibi Müslüman ülke halklarının umudu haline gelmiş, Ümmetin göz bebeği olmuş, tarihi misyonunu yüklenmeye hazır bir ülke ile  sıcak savaş içerisine girmek en son yapacağı çılgınlık olsa gerek. O ancak Suriye'deki masum insanlar, çoluk çocuk, kadın, ihtiyarlar üzerindeki baskılarını artırır, bomba sayılarını çoğaltır, Lazkiye ve Tartus'a biraz daha yerleşir, bol miktarda füze ve savaş malzemelerini yığar. Bir de, bizim bir  uçağımızı düşürmek için fırsat kollar! Karizmayı kurtarmak için.

Medyada sık sık boy gösterip, evham pompalamaya çalışan aklı yetmezlere ve hainlere aldanmayalım.

Üzerimizde oynanan oyunlara karşı da uyanık ve birlik olup, mutedil ve soğukkanlı yürüyüşümüzü cesaret ve izzetle sürdürelim.

Allah yar ve yardımcımız olsun.