Çarşamba, 13 Mayıs 2015 11:10

3. Dünya Savaşı Ve Türkiye

Birinci ve İkinci Dünya savaşları kanlı ve yıpratıcı oldu.

Ancak kader noktasında bu gerekliydi ve gelecek dünya oluşuyordu böylece.

Sermaye, iktidar ve yönetim el değiştiriyordu.

Çünkü her canlı gibi devletlerinde bir ölümü vardı.

Allah kitabı mukaddesinde buyuruyor ki;

“Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz” (İsra, 16)

Şöyle bir hafızamızı yoklayalım.

Osmanlı yıkılınca üç kıtanın haritası sil baştan değişti.

Teknoloji de dünya tarihinde olmadığı  hızla gelişiyordu.

Elbette bu teknoloji ile savaş her kesim için büyük bir yıkım demekti.

Öyle ise teknolojinin aksine savaş yöntem değiştirmeliydi.

Hemen ekonomik savaş dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Evet, bugün dünyayı yönetenler ekonomik gücü elinde bulunduranlardan oluşmaktadır.

Savaş artık cephe gerisinde sürdürülüyor.

Osmanlıdan sonra kurulan genç Türkiye Cumhuriyetinde yapılan icraatlara baktığınızda ekonomik bir atılım göremezsiniz.

Son yirmi yıla gelinceye kadar elde edilen ekonomik kazanımlar devede kulak misali.

Çünkü Osmanlıyı yıkanlar Osmanlıdan sonra ortaya çıkan devletleri özellikle Müslüman topraklarını yönetmek istiyorlardı.

Bunun için de yapılması gereken ilk iş Hilafetin hüküm sürdüğü topraklarda yaşayan savaşçıların yok edilmesi idi.

Kimdi bu savaşçılar ve güçleri neydi?

Bunu anlamak için devletin kuruluşundan itibaren cezalandırılan, asılan insanlara şöyle bir bakın.

Hepsi de Kuran ve Kuran ilimleri üzerinde ihtisas sahibi insanlardır.

O yıllarda Bediüzzaman Said Nursi hariç tüm âlimler ya ortadan kaldırıldı ya da kendi kabuğuna çekilerek pasifleştirildi.

İşte pasifleştirildiği düşünülen bu âlimlerden bazıları başta Bediüzzaman olmak üzere büyük bir titizlik ve gizlilik içerisinde gelecek savaşlara talebe yetiştirmekte başarılı oldular.

Nifak ehli bu işin farkına vardığında artık çok geçti. Ama ellerinden geleni artlarına koymadılar.

Son yirmi yılda Türkiye gündemine şöyle bir bakarsanız molla ve din âlimlerinden başka meselelerin işlenmediğini görürsünüz.

Nerede hakiki manada bir İslam âlimi varsa arkasına bir kulp takılarak toplum nezdinde gözden düşürüldü ve linç edildi.

Düzmece delillerle tutuklandı ve hapse atıldılar. Müslim Gündüz, Muşlu Molla Muhammet, Cübbeli Ahmet Hoca ve ismi mahfuz birçok Hoca Efendi üzerinden İslam Dinine operasyonlar yapıldı.

Bu topraklarda bir din adamına ya da bir vatanpervere saldırı varsa biliniz ki o insan doğru insandır ve kasten yıpratılmak istenmektedir.

Diyanet İşleri Reisine bakın. Ya da diyanet teşkilatına.

Bu kurumu rejimin kurucusu bizzat kurmuş olmasına rağmen rejimin savunucuları başta olmak üzere belli bir kesim bu teşkilatın kaldırılması gerektiğini dillendirmektedirler.

Diyanet teşkilatı reisinin makam aracı üzerinden birçok spekülasyonlar yapıldı. Bütçesinin yüksekliğinden şikâyet edildi. Ekonomiye yükü ön plana çıkarılmaya çalışıldı.

Neden acaba? Hiç düşündünüz mü?

Çünkü artık cephe savaşları yok. Savaş arka planda yapılmakta. Manevi savaşlar daha etkili. Diyanet teşkilatıda başta şark olmak üzere birçok yerde mollalık mevhumunu, tekke ve medrese eğitimini dillendirmeye ve adım adım başlatmaya başladı.

Ancak bu savaşlarda artık Müslümanlar galip geliyor. Çünkü karşı tarafın iç ve dıştaki liderlerine bakınız gerçekten ilginç hatalar yapıyorlar. Akıl almaz hatalara imza atıyorlar. Başlattıkları her atak Müslümanlara yarıyor.

Neden mi? Çok basit.

Dünyanın yönetim yapısı bir daha değişecek. Bu kez Müslümanlar hâkim olacaklar.

Bu kez Müslümanlar uyandı. Nerede hata yaptıklarını anladılar.

Tek tek o gedikler kapatılıyor. Tüm güçler birleşse de inanmış bir grup var artık.

Zafer yeniden İslam’ın olacaktır.

Çünkü dergâh ve tekkelerde alabildiğine zikir sesleri yükseliyor.

Kim durabilir bu yükselişin karşısında.

Korkmayın cesur olun. Şehitlik herkese nasip olmaz.

 

 

Ersan Ergür

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...