Perşembe, 05 Eylül 2013 12:09

28 Şubat Davası: Önce Asker

Askeri bir darbenin tüm askeri sorumlularıyla adalet karşısına çıkarılması önemli bir ana işaret eder.

Ancak beklenti daha yüksek. Siyasi iktidardan muhafazakar çevrelere uzanan talep, asker dışındaki sorumluların, gazetecilerin, iş adamlarının, akademisyenlerin de yaptırıma tabi tutulması. Ve bu durum 28 Şubat davasına gerekli önemin verilmesine engel oluyor.

Bunun altında yatan en önemli unsur şüphe yok ki, 28 Şubat'ın çapı, tarih olarak yakınlığı, mağdurların haklarının hala tam olarak iade edilmemiş olması, toplumsal düzeyde 28 Şubat'a doğrudan ve dolaylı aktörlerine yönelik ahlaki, etik sorgulama ve yaptırım mekanizmalarının devreye girmemesidir.

Bunların muhtemelen zamanı gelecektir.

Ancak şunu hiç bir zaman unutmamak gerekir: Asıl sorumlu askerdir.

28 Şubat askerle ilgili şu üç özelliği taşır:

1.28 Şubat'ta ordu kamuoyunu 'andıç'lar çerçevesinde 'psikolojik harekatlar'la yönlendirmiş, oluşturduğu bu zeminden hareketle gelen destekle siyasetçiye ve siyasî alana müdahale etmiştir. Ordu birliklerini, YÖK'ü, mülki idareyi, üniversiteleri ve basını bu yönde yönlendirmiş ve kullanmıştır.

2.İçişleri Bakanlığı'nı atlayarak valilikler, belediyeler, hatta muhtarlıklar vasıtayla ve EMASYA üzerinden takip ve fişleme faaliyetleri yapmıştır.

3.Vatani görevini yapan erler dahil tüm ordu personelini ve birliklerini, hatta ailelerini tüm ülkede fişleme çalışmaları yapmak üzere kullanmış ve onları zorlamıştır.

Ve 28 Şubat bu faaliyetleri, MGK gibi anayasal kurumlar, 28 Şubat kararları gibi cebir eseri manzumeler, EMASYA gibi yasaları ters yüz eden protokoller, habercilik faaliyeti gibi perdelerin arkasına gizleyerek, onlara 'doğal' ve 'yasal' görüntü vermeye çalışmıştır.

Ortada askere ilişkin açık bir suç alanı var.

Kanıt pek çok...

İşte, ülke sathındaki tüm askeri birliklerce girişilen, binlerce sayfa tutan sürek avından bir örnek:

'Sekiz yıllık kesintisiz eğitim yasasını protesto etmek için 21 Aralık 1997 günü Konya Hacı Veyiszade Camii'nde yaklaşık 1000 kişinin toplu dua yaptığı, cami çıkışında duaya katılanlara 8 şeklinde yapılmış simit ve süt dağıtıldığı...'

İşte ünlü BÇG fişlerinden, tüm valilerin yer aldığı gruptan bir diğer örnek:

Dönemin Gaziantep Valisi hakkında:

'Vali olabilmek için her siyasi kesimle ilişki içinde olmuştur. Vali kalabilmek için REFAHYOL döneminde Fehim Adak dahil tüm eski RP kanadı ile teması olmuştur. Personel Genel Müdürlüğü döneminde Atatürkçüleri bakanlık içerisinde etkisiz hale getirmeye çalışan ekibin başındadır.'

Ve son örnek...

8. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nın, 2. Kolordu'dan gelen İKK.KB (63) sayılı bir emri dağıtıma soktuğu, Kurmay Başkanı K. Albay Mahmut Sancar imzalı, 19 Şubat 1997 tarihli yazısı:

'Türkiye Cumhuriyetini ve Silâhlı Kuvvetler'i iç ve dış tehditlere karşı koruma ve kollama, her Türk vatandaşının olduğu kadar T.S.K. personeli ve onların eş ve çocuklarının en büyük millî görevidir. Bu bakımdan Kara Kuvvetleri'nin tüm personeli ve aileleri birer haber toplama vasıtasıdır. Tüm Kara Kuvvetleri personeli ve ailelerinin elde edeceği her türlü belge, bilgi ve haberi bu konunun üst komutanlık tarafından bilinip bilinmediği yorumunu yapmadan silsileler yoluyla üst komutanlığa ulaştırması ve personelin bu hususta bilgilendirilmesi ilgi ile emredilmiştir.'

Zorlama, kullanma, fişleme, fişletme, tasfiye etme, tahkir etme, hak gaspı, özgürlük ve dokunulmazlıkların ihlali...

Evet, işte bunun için önce asker...

Son Düzenlenme Perşembe, 05 Eylül 2013 12:11
Ali Bayramoğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...