Cuma, 05 Temmuz 2013 11:42

Mısır'ın 27 Mayıs'ı…

'Mısır'da bugün yaşananlar, 'demokrasi korkusu'nun altını çizmeden anlaşılamaz. Nedir demokrasi korkusu? Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, 2003 yılında Irak Savaşı kapıyı çalarken, Washington'da o sıralar çok fazla kulağa çalınmış olan demokrasi söyleminden rahatsızlığını şöyle ifade eder: 'Siz Amerikalılar Ortadoğu'da demokrasiden söz ettiğinizde, seçim sandığından ne çıkacağını sanıyorsunuz ki? Demokratlar mı kazanacak? Hayır efendim. Müslüman Kardeşler'in piyonlarıdır Kahire'de, Amman'da, Riyad ya da Filistin'de seçimi kazanacak olanlar, başkası değil'…'

Bu satırlar, Hasan Cemal'in 1 Şubat 2011 tarihli 'Mısır ve Demokrasi korkusu' yazısındaki bir alıntıdan, 2003 yılında Yusuf M. İbrahim'in Washington Post'ta yayınlanan bir makalesinden…

Şöyle devam eder o yazısına Hasan Cemal:

'İşte bu 'demokrasi korkusu'dur, yalnız Mısır'da değil birçok Arap ülkesindeki otoriter, despot rejimlerin varlık nedeni…'

2011 yılında Tunus, ardından Mısır'da bu despot rejimlere karşı halk ayaklandı. Bu nedenle Arap Baharı adını verdiler bu dalgaya. Söz konusu olan, denklemi değiştiren ve yerel talepler ile demokrasinin bir arada yaşayabileceğini gösteren bir sayfaydı.

2012'de yapılan ilk başkanlık seçimlerini Müslüman Kardeşler'in adayı Mursi kazandı.

Mursi'nin iktidarı 1 yıl sürdü.

3 Temmuz 2013 günü Mısır yeni bir askeri darbe yaşadı.

Elbet Mursi'nin işi kolay değildi. Mısır gibi bir ülkede, demokratik kültür ve kurumlaşmanın düşük olduğu, ordunun asli güç olmaya devam ettiği, isyan psikolojisiyle siyaset yapmaya alışmış, her an sokakta olan uzlaşmaz toplumsal grupların diyarında Arap Baharı 'meşruiyet' dışında pek başarılı bir sınav veremiyordu.

Elbet Mursi başarılı da değildi. İslami rengi koyu uygulamaları demokratik bulunmadı, uzlaşma olmadan hazırlanan anayasa sadece yüzde 40 katılımın olduğu bir referandumda geçti, ekonomi kötüye gitti, muhalefetin talepleri dikkate alınmadı, basına baskı yapıldı, insan hakları ihlalleri yaşandı. Tüm bunlar yeni tepki ve muhalefet dalgasına yol açtı.

Muhtemel bir seçim Mursi'yi devirebilirdi.

Ancak bugün bunların, başarı tartışmalarının hiçbir anlamı kalmadı.

Mursi'yi asker devirdi.

Askeri darbe, siyaseti meşruiyeti bıçak gibi kesmiş, Mısır'ı eski günlerine döndürmüştür.

Darbe darbedir…

Bunun altını özellikle çizmek gerekir.

Darbeleri devrilen siyasetçilerin zaafları açıklamaz.

Darbeleri açıklayan siyasi alana silahıyla müdahale eden, ulus iradesini hiçe sayan askeri zihniyet, yapı ve mantıktır.

Türkiye benzeri durumları pekçok kez yaşadı. Ve yıllarca askeri darbeleri siyasetçilerin beceriksizliğiyle ya da boş bıraktığı alanın doldurulmasıyla açıklayan kemalist veya oryantalist mantık bugün Türkiye'den, ancak özellikle Batı'dan Mısır'a yöneliyor…

Mısır açısından en büyük talihsizlik, Arap Baharı'nın siyasi performans eksikliği değildir, yeniden askeri darbedir, yeniden asker meselesidir.

Türkiye'yle karşılaştırmak gerekirse manzara akla 27 Mayıs'ı getiriyor. 'İktidar başarısız ve demokratik değil çığlıklarıyla' karşı siyaseti değil darbeyi çağıran, alkışlayan kesimler, akademisyenler, gazeteciler, siyasiler ve olana bugün Mısır örneğinde olduğu gibi darbe demeye dili varmayan Batı…

Mısır Genelkurmay Başkanı Sisi'nin 'Halkın orduyu göreve davet ettiğini hissettik…' sözleri ile 1961 Anayası'nın başlangıcında yer alan 'Meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 devrimini yapan Türk milleti…' sözü ne kadar birbirine benziyor.

Bugünün Türkiye'si ile Mısır arasında bağlantı kurmaya kalkanlara gelince…

Beril Dedeoğlu güzel söylemiş:

'Bu benzetmeler hükümete aba altından sopa göstermek isteyenler tarafından üretiliyor. Türkiye, asla Mısır değil…'

Evet, Türkiye'deki tartışmalar bir 'demokrasi' tartışmasıdır.

Mısır'daki ise her unsuruyla 'demokrasiden azade olma hali'ydi ve halidir…

Ali Bayramoğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...