Pazartesi, 23 Ağustos 2021 17:45

ZALİME MERHAMET, MAZLUMA ZULÜMDÜR !...

 

> 28 Şubat davası hükümlüsü 14 eski generalin hapse atılmalarını doğru bulmuyormuş birileri!..

 

> Bu infazın Türkiye için hiçbir fayda sağlayacağına inanmıyormuş!..

 

> 14 cuntacının sonlarının hapiste büyük ıstıraplar çekerek acılar içinde ölmeleri ülkede nefret ortamını körüklermiş!.. Üstelik bunu 28 Şubat mağdurları da istemezmiş!..(Bizim adımıza konuşma yetkisini kim vermişse!...)

 

> Sayın Cumhurbaşkanımız af yetkisini kullanmalıymış. Bunu yaparsa, vicdanlı ve merhametli duruşuyla tarihe geçermiş!.. (Tarihe geçecek onca icraat varken…)

 

> Geçmişle hesaplaşma ve yüzleşme işini beceremeyen(BECERİKSİZ) bir milletmişiz!..

 

Böyle buyurmuş kerameti kendinden menkûl oportünist yeni yetme kalemşor!..

 

Yoğun vicdan ve merhamet yüklü satırlarda uzun uzun sıralamış 14 cuntacının affedilme talebinin gerekçelerini. Tıpkı o günlerde 28 Şubat kararlarını içtihat, başörtüsünü füruat ilan edip cuntacıların şenî icraatlarını hayra tevil ederek, onlara methiyeler düzen FETOŞ’un yaptığı gibi…  

 

Bu oportünist müptezel, milletin ensesinde yıllarca boza pişiren cuntacılara merhamet ederken, geçmişle hesaplaşmayı ve yüzleşmeyi; mağduriyetleler ve zulümleri konuşmayı da nefret ve kutuplaşma gerekçesi saymış.

 

14 cuntacının mağduriyetlerini(!) ömürlerinden ömür çalınan, hakları gasp edilen milyonlarca mazlumun mağduriyetinden zımnen önemli ve öncelikli görmek, terör örgütü PKK ve FETÖ elebaşlarına merhamet etmekle aynı kategoride, hastalıklı bir yaklaşımdır. Bu gün 28 Şubat cuntacıları için merhamet dilenenlerin yarın PKK ve FETÖ elebaşı için merhamet dilenmeyeceklerinden kim ve nasıl emin olabilir?!..

 

Üstelik adalet darbe mazlumları için henüz tam ve kapsamlı bir şekilde tecelli edememişken… Geriye dönük kayıplar ve gasp edilen hakların esâmisi okunmazken… Üstelik 28 Şubat’ın tüm fail ve iştirakçilerinden henüz hesap sorulamamışken, milyonlarca mazlumun gözlerinin içine baka baka “nefret ve kutuplaşma olmasın” deyip, cuntacılar için af dilenmek en hafif tabiriyle arsızlıktır, aymazlıktır.

 

Unutulmamalıdır ki, adaletin terazisi iki kefelidir… Bir kefesi zalime hak ettiği cezayı vermekse, diğer kefesi mazlumun gasp edilen hakkını iade etmek, zalimin zulmünden gördüğü zararı telafi etmektir. Bu aynı zamanda adaletin tanımıdır. Ve “ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR”

 

28 Şubat diye bilinen o meş’um süreçte TSK içinde inancından taviz vermeyen samimi dindar subay ve astsubaylara karşı cadı avı başlatan, aileleri ile birlikte tek tek hepsini fişleyen, zulmettiği ve ihraç ettiği dindar subay/astsubay sayısını rütbe ve makamının performans göstergesi olarak kabul eden ve bununla övünen zalimlere merhamet etmek mazlumlara zulümdür, hakarettir…

 

Madem bu oportünist müptezel Sayın Cumhurbaşkanımıza hitap edip vicdan ve merhamet telkin etmiş, o halde biz de hitap edip kendi meramımızı arz edelim.

 

Sayın Cumhurbaşkanım,

 

O meş’um darbe günlerinde çocukları kendi ülkesinde eğitimden mahrum edilmiş, siyasi hayatı kesintiye uğratılıp hapse atılmış bir siyasetçi olarak siz de bir 28 Şubat mazlumusunuz… Ve 28 Şubat mazlumlarının halini en iyi siz anlarsınız. Nitekim siz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken 28 Şubat kararlarının tavizsiz uygulandığı, Yüksek Askerî Şura (YAŞ) mağdurlarına tüm kapıların kapatıldığı o karanlık ve soğuk günlerde her türlü baskı ve takibe karşı yiğitçe direnerek TSK’dan ihraç edilmiş askerlere sahip çıkmış ve belediyenizde iş vermekten çekinmemiştiniz. Yine 2011 yılında, askerî bürokrasinin tüm engel ve itirazlarına rağmen YAŞ mağduru askerlerin yeniden memuriyete dönmelerine imkân tanıyan 6191 sayılı kanunun o günün imkânları dâhilinde kısmen de olsa yaralarımıza merhem olacak şekilde çıkmasını sağlama yiğitliğini de siz göstermiştiniz.

 

Bugün, halen hiçbir haktan yararlanamamış, 28 Şubat enkazı altında ezilmiş, hala yaraları ilk günkü sıcaklığı ile kanayan binlerce kararname mağduru ve 6191 ile memuriyete dönmüş olsa da geriye dönük kayıplarını sineye çekmiş, gönlü kışlalarda kalmış yüzlerce YAŞ mağduru subay ve astsubay olarak sizden gelecek müjdeli bir haberin umuduyla ayakta duruyor ve sorunlarımızın çözümü için gerekli iradenin ALLAH’ın izni ile sizde olduğuna inanıyoruz.

 

Sayın Cumhurbaşkanım,

 

28 Şubat post-modern darbe sürecinde TSK’daki görevlerimizden ihraç edilmeyi sine-i millete dönüş olarak kabul eden biz askerler, darbecilerin kışla ve karargâhlarında görevdeyken inancımızı yaşama hususunda nasıl tavizsiz, kararlı ve net bir duruş ortaya koymuşsak, sine-i millete döndükten sonra da darbe ve vesayete karşı aynı kararlılık ve inançla sivil direnişin mayası olmaya çalıştık.

 

2002 yılından itibaren başlayan yeni Türkiye’nin inşası sürecinin temelinde de 28 Şubat mağdurlarının bu sivil direnişinin katkısı olduğunu düşünüyoruz. Aynı şekilde 15 Temmuz işgal girişimine karşı ortaya konulan direnişin omurgasını da askeri ile siviliyle 28 Şubat mağdurlarının oluşturduğuna inanıyoruz.

 

Sayın Cumhurbaşkanım,

 

Hal böyleyken 28 Şubat’ın cuntacı faillerini affetmenin (-ki biz böyle bir şeye ihtimal vermiyoruz), başta biz mağdurların olmak üzere, toplum vicdanında en az 28 Şubatçıların açtığı kadar derin yaralar açacağını bilmenizi istiyoruz. Sizin gibi bu toplumun içinden gelmiş; duyguları, inançları, değer ve yargıları yaşadığı toplumla özdeş bir liderin bundan sonra ancak 28 Şubat mağdurlarının yaralarını sarmak üzere harekete geçmesini umuyor ve bekliyoruz. Neredeyse çeyrek asırdır bu umutla yaşıyoruz. Bu konuda gelecek müjdeler rüyalarımızı süslüyor. En geldiğimiz noktada 14 eski generalin tutuklanması, mağdurların haklarının iadesi konusunda içimizde bir umut ışığı yakmıştır. Umut ışığı sönmesin, artık rüyalarımız gerçek olsun istiyoruz. Bu dünyada olursa ne âlâ… Olmazsa… İnanıyoruz ve iman ediyoruz ki, ahiret yurdu bu dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır. Ve-s Selam.

Hakan ŞİMŞEK

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...