Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Pazartesi, 19 Temmuz 2021 08:37

Yangında İlk Kurtarılacak : İnsan

Göz

Yaşadığımız günler bir fetret dönemi bile değil…

Kopkoyu simsiyah kapkaranlık bir zamandır içimizden dışımızdan geçen…

Göz hapsinde göze hapsedilmiş haldeyiz.

Hakikatı bir bütün olarak yaşamayı göze alamıyoruz ve dünya insan misafirini yitirmiş vaziyette dönüyor.

Zamanın modern, bireyci, tutkulara eğilimli, bencil yüzüne baka baka kararıyoruz…

Bugün hiçbir şey insanın kalıcı sorgulama yapmasına vesile olamıyor.

İnsan, organlarına teslim olmuş bütünlüğünü yitirmiş bir mozaik taş gibi.

İnsan gönüllü  göz hapsinde, göze hapsedildiğinin farkında  bile değil ya da öyle bir derdi yok…

Şeytanın kurmayları gözden gönüle giden temiz yolları kirletmenin peşinde topyekûn çalışıyor.

Sanal dünya dört bir yanımızı sardı, ilkin gözlerimiz kirlendi, gözlerimizle kirlendik.

Romanla başlayan gazete dergi tiyatro sinema televizyon bilgisayarla bizi bizden alıp götürdüler.

Akıllı telefonla şah mat dediler.

Ahlakını değil tekniğini alırız demiştik teknikleri ahlâkını geldi dayattı…

Ve şimdi pornografik dünyanın, sanal ağların erişemediği göz kalmadı…

Şeytanlaşmış insanlar eliyle insanın gönüllü köle olduğu siber mabedler dolup taşmada

Mümin evleri de oda oda, kalp kalp gözün tutsağı…

Nerede bir iyilik düşüncesi yenilenme arınma kendine gelme niyet ve hareket belirtisi varsa siber saldırıların muhatabı…

İnsana ait iyi özellikler siber saldırılar karşısında zayıf ve çaresiz…

İnsan organlara bölünmüş buharlaşırken kendi gözünü de düşmana kaptırmış…

Gözlerimiz birer Truva atı

Gözden kalbe, gözden kulağa, kulaktan gönüle akan zehirli sinyallerden daha tehlikeli silâh var mıdır?

Şimdi gözlem vaktidir! İnsan onuruna yaratılışa uygun “yaşamayı göze alma” vakti…

İçten dışa dıştan içe yürüyüş kararı verme, zorluklarla gözgöze gelme kararlılığı…

Şeytanlaştırılmış Göz diktatörlüğünde, gözlerimizin kurtuluş savaşını vermeyi gözardı edemeyiz.

Büyük nimet olan gözümüzü kurtarmak zorundayız!

Allah’ı unutmuş Allah’ı dikkate almayan sorunlu ve sorumsuz insan anlayışının götüreceği yer neresi olabilir?

Gördüğüne, gözüne inanan Allah’a inanıyormuş gibi yapan insan çağında hangi inanç tam olarak ifade edilebilir ki?

İnsan müsveddelerinin insanı yok etme hırsıyla işgal etmediği bir alan neredeyse kalmadı.

Modern dünyanın işgalci, talancı, sömürgeci, milyonlarca insanı katleden demokratik güçleri; tüm dünyanın çaresizliğini alternatifsizlik olarak okuyorlar. Ne yazık ki kurbanlar da kurtuluş reçetelerini katillerinin inanç, düşünce, ideoloji ve hayat tarzlarında aramaya devam ediyorlar…

 Şeytanın insan askerlerinin çıkardığı sesler hakikatin sesini boğuyor. Kanlı ellerini yıkama gereği bile duymuyorlar.

Gerçek kurtuluş için mücadele eden insan ve hareketleri önleme stratejisiyle değersizleştiriyorlar.

İnsanlık tarihinin hiçbir dönemi, modern, post modern yılların yakıcı ve yıkıcılığına şahit olmadı. Süreç Yüce Yaratıcıya meydan okumaya dönüştü. “İnsan sonrası”, “ahlâk sonrası” bir kara deliğe sürükleniyor dünya!

Şeytan ve ortakları görevlerini yapıyorlar… Gelelim bize…

Varlık mücadelemiz, insanlık onurumuz, İblise karşı insanı tercih eden Yüce Yaratıcı’ya borcumuz; aslına uygun bütüncül mümin yaklaşımıyla yeni kapılar açmamızı, yeniden dirilişe gitmemizi zorunlu kılıyor.

Küresel Güç Merkezi’nin Tanrısal güç edinme şımarıklığı ve dünyaya dayattığı ideolojinin; insanı yok etmeye ayarlandığını görmemiz gerekiyor…

Mücadele, özbenliğimizde ve bedenimizde başlamayı gerekli kılıyor…

Allah’ın insana lütfettiği her imkân, iyilik için kullanılmadığında, her türlü kötülük ve sapkınlığın aracı haline dönüşüyor. İyilik ve kötülük yer değiştiriyor.

Dünyayı kötülük üzerinde sabitlemeye çalışanlarla hangi ortaklığı yapabiliriz? Küçük ve kişisel çıkarlar bizi çıkmaz sokaklardan başka nereye götürür?

Onların kelimeleri, kavramları, ideolojileri temelinde işbirliği bizi hızla kirletecektir.

İnsanlığımız, inancımız ve değerlerimizi satın alamıyorlarsa varız demektir. Gerçek insanın borsa değeri olamaz…

Onların dünyayı sürükledikleri bataklıkları kurutmak görevi bizim olamaz. Bataklıklar onların gözetiminde hep tuzağa dönüşmüştür. Başarısızlığın faturasını üstlenecek  başkalarını bulmuşlardır. Unutulmasın! Paradigma değişmedikçe bataklıkları kurutmak mümkün olmayacaktır.  Son dönem gündeme gelen mafya, uyuşturucu, yolsuzluk, arsızlık, rüşvet, kirli ilişkiler yumağı işbirliği yapanları da içine çekmiştir ve çekmeye devam edecektir.

Kötülükle mücadele, kötülük ideolojilerinin egemen olduğu bir vasatta yapılamaz.

İnsanca yaşamak: bedel ödemek, tehditleri göze almak, mankurtlaşmaya karşı çıkmak değil midir?

Pornografik kıymetlendirmeye tabi tutulmuş organlara indirgenmeye hayır demeliyiz…

Kendini bulamayan kendine gelemez. Yola çıkmak için kendimizi bulmak zorundayız.

Bedensel, zihinsel ve ideolojik işgallere özgüvenle karşı durmak için…

Bayram-ı Şerifiniz Kutlu Olsun!

Kaynak: Hertaraf.com

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...