Pazartesi, 18 Haziran 2018 12:44

Uyuşturucu Hakkında Batı Dünyasının İkiyüzlülüğü

Uyuşturucu konusunda dünyada ne yazık ki gerçek bir mücadele verilmemektedir. İyi kötü mücadele eden ülkelerden bir tanesi olan Türkiye’de ise yeterli bir dereceye ulaştığımız söylenemez.

Mazlum halkların yardımına koşan bir ülke olan Türkiye’nin bu konuda da öncü rol oynaması şarttır. Çünkü uyuşturucu trafiğinin bir bölümü Türkiye üzerinden sağlanmaktadır. Değerli bir arkadaşımdan edindiğim bilgilerle bu konuda az bilinen önemli gerçekleri açıklamak boynumun borcudur.

Uyuşturucu, kadın ticareti ve silah yolsuzlukları birbiri ile iç içe geçmiş iğrenç yollardır. Buradan kazanılan kirli paralar ile terör örgütleri desteklenerek İslam düşmanlığı için kaynak meydana getirilmektedir. Batılı ülkelerin resmi bütçe dışında kullandıkları bu kirli paralar; İsviçre, Lüksemburg, Belçika, Hollanda, Danimarka ve Monako gibi ülkelerde aklanarak piyasaya sürülmektedir. ABD ve Rusya gibi devletler ise bu kirli paradan nemalanarak terör örgütlerine kaynak sağlamaktadırlar.

Doğru dürüst bir sanayisi olmadan dünyanın en zengin devletleri arasında olan bu ülkeleri nedense hiç kimse sorgulamaz. Hürriyet konusunda laf ebeliği yapan; insan hakları ihlallerini eleştirilerde önceliği kimseye kaptırmayan bu ikiyüzlü Batı devletleri İslam düşmanlığında en ön safta yer almaktadırlar.

Çünkü İslamiyet uyuşturucu üretmeyi, almayı, satmayı ve hatta aracı olmayı yasaklar. Bunların ticareti yasaklanmıştır. Aynı faiz ve riba gibi haramdır. İşte dünyayı bu haram ve kirli işlerle finans dünyasını kontrol eden Batılı devletler; borsa ve dolar spekülasyonları ile dünyanın gelişen ülkelerini sıkıntıya sokmaktadır.

Dünyanın % 90’lık gelirini % 5’lik mutlu bir azınlığın sömürmesinin başka bir izahı yoktur. İşte bu Batı devletlerinin içlerini dışarı çıkarsan; yılan, akrep, domuz ve maymuna benzeyen suretleri görürsün. Bunların kirli paralarla besleyip büyüttükleri ekonomistler ise çoğunlukla soytarıları ve yalancılardan meydana gelen akademisyenlerdir.

Meşhur ekonomist diyerek ödüllere boğulan bu soytarılar; karapara ve uyuşturucudan elde edilen haram paradan hiç bahsetmezler. Oysa dünya üzerinde dönen bu kirli paranın miktarı çok büyüktür.

Şimdi özellikle uyuşturucudan elde edilen kirli para nasıl piyasaya sürülüyor ve bu çarkı işleten devletler hangi yöntemler ile bunu sürdürüyor? Burası biz Müslümanlar açısından bir hayli can yakıcıdır. Yazalım ki devlet yöneticileri uyumasın, ibret alıp tedbirler getirsin…

Uyuşturucu, ABD’nin yurt dışı gizli servisi olan CIA’nın örtülü ödeneğidir. CIA’nın bütçesinin bir bölümü uyuşturucu gelirleri ve karaparadan sağlanır. Yoksa sadece dolar basıp dünya ekonomisini Yahudilere peşkeş çekerek bu kadar büyük gelirler elde edilemez.

Kolombiya, Vietnam, Afganistan ve İran, CIA’nin uyuşturucu tarlası olduğundan dolayıdır ki bu ülkelerde daima rejim karşıtları desteklenerek terör estirilmeye çalışılmaktadır. Nasıl Irak’a “kitle imha silahları üretiyor” yalanı ile saldırdı iseler aynı şekilde uyuşturucu ürettikleri bu ülkelerde terörü destekleyerek “gri bölgeler” meydana getirmişlerdir. Kurt puslu havayı sever. Eğer bu ülkelerde asayiş düzgün olursa kirli para ile iş yapmak güçleşecektir.

Ne yazık ki ülkemiz alınan tedbirlere rağmen bu uyuşturucu trafiğinde geçiş ve güzergah köprüsü olmaktadır. Etkin bir sınır kontrolüne bu açıdan çok ihtiyaç vardır. Suriye ve iran sınırına yapılan modern duvarları bu açıdan da değerlendirmekte yarar vardır.

CIA birçok ülkede farklı yöntemler kullanmaktadır. Örneğin Güney Amerika kıtasında mafyayı, Afganistan'da El Kaide örgütünün içindeki grupları, İran da devrim muhafızları generallerini, Türkiye de ise PKK’yı bu işe memur etmiştir. Yoksa açıkça terör örgütü olarak ilan edilen PKK ve onun yan kolu olan YPG terör örgütüne 5000 TIR silah yardımı yapmasının mantıklı başka bir izahı yoktur.

Dünya da satılan uyuşturucu miktarının yıllık 350 milyar dolar olduğu iddia edilmektedir. Bu rakam Türkiye Merkez bankası rezervlerinin yaklaşık üç katıdır. Rakamın ne derece dehşetli olduğu gözden kaçırılamayacak kadar büyüktür.

Dünyanın ABD’den başka bir belası olan Rusya ise bu kirli ticaretin önemli aktörleri arasında yer almaktadır. Uyuşturucunun hammaddesi olan haşhaş, marihuana ve hint keneviri gibi uyuşturucu bitkilerinin bir kısmı Rusya da bulunan 500 küsur laboratuvar da işlenmektedir.

Balkanlarda ise uyuşturucuyu Arnavut mafyası pazarlayıp dağıtır. Türkiye de ve Avrupa’nın birçok ülkesinde bu işi PKK terör örgütü yapmaktadır. Uzakdoğu da uyuşturucu; Mynmar, Vietnam, Tayland , Laos, da imal edilmektedir.

Hollanda ve bazı Avrupa ülkelerinde uyuşturucu daha çok hap şeklinde imal edilip pazarlanmaktadır. Uyuşturucu yapımında kullanılan asetik anhidritin tedarikçisi ise büyük ölçüde Rusya’dır.

İmalat konusunda diğer ülkeler ise şöyledir. Esrar imalatı önemli oranda Arnavutluk’ ta yapılmaktadır. İran ise eroin imalatında kendini ispatlamıştır. Türkiye de eroin merkezi Van ve Hakkari’dir.

Şimdi gelelim bu kirli işten kurtulmanın yoluna. Öncelikle ABD ve Rusya gibi ülkelerin gizli servisleri aracılığı ile yönettiği uyuşturucu trafiği konusunda samimi olması gereklidir. Eğer bunu inkar etmeye devam ederlerse yaptıkları pis işler deşifre edilmek zorundadır.

Eski KGB generallerini yargılayarak kodese tıkmak, PKK’yı yok etmek dünya uyuşturucu trafiğini önemli ölçüde azaltacaktır. Interpol bunu bildiği halde açıklamaktan çekinmektedir. Çünkü gavurluktan taviz vermezler.

Hatta NATO uçakları ile bir dönem büyük miktarlarda uyuşturucu taşındığı bilinmektedir. Çünkü gümrük denetimini askeri vasıtalarla delmek çok kolaydır.

Rusya’yı demir yumrukla yöneten Putin de eski bir KGB ajanı olarak uyuşturucu trafiğini gayet iyi bilmektedir. Rus gizli servisindeki eski arkadaşlarına göz yumarak önemli bir suça ortak olmaktadır.

Kadın ticaretinde PKK’yı kullanan İstanbul’un Aksaray ve Laleli semtlerinde bu iğrenç işi bu dehşetli terör örgütü vasıtası ile yapmaktadırlar. Yakın zamanda Laleli de yakalanan kadın pazarlayıcısı Rus uyrukluların üç tanesinin eski KGB ajanı olduğu ortaya çıkmış işin vahametini ispatlamıştı.

15 Temmuz 2016, içimizde ki hainleri görmeniz ve temizlememiz için gafletten uyanıp hakikati görmemiz için önemli bir sınav olmuştur. PKK’ya destek olup işbirliği yapan FETÖ örgütünü de bu karapara aklama işinde unutmamak gereklidir.

Eğer FETÖ örgütü, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ve Emniyet Teşkilatından tamamen temizlenmediği takdirde durum çok kötü olacaktır. Bu konuda asla taviz verilmemeli uyanık olmak zorundayız. İslam alemine her türlü kötülüğü yapmakta uzmanlaşmış bir kadroyu içinde barındıran FETÖ örgütünü deşifre etmek her Müslümanın boynuna borçtur. Aksi takdirde ruz-i mahşerde bunun hesabı çok ağır bir şekilde sorulacaktır, vesselam…

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...