Salı, 23 Nisan 2013 11:20

İSLAMOFOBİ, TÜRKOFOBİ HEP VARDI

Yaşamın her anını etkileyen korkunun adı fobi. Avrupa’da Haçlıların karşısına çıkan şuur; Selahaddin, Akdeniz’de Barbaros olan korku, İstanbul’u fetheden irade, Çanakkale’de etten duvar… Tüm bunların adıdır aslında İslamofobi ve Türkofobi.

        Kapitalizm, komünizmin yerine İslam’ı koydu. Kendi besleyip yönlendirdiği sözüm ona İslami Terör gruplarına sivil katliam ve cinayetler işletti, camiler bombalattı. Tüm dünyada terör olayları yapan intihar bombacısı sözde mücahitler türetti. Bunlar aracılığı ile Müslümanlar dâhil insanlığın beyninde “Müslüman Terörist” imajı oluşturdu. Geçmişte İslamı ve Müslümanları Osmanlı ve Halife temsil ediyordu. İslam’ın siyasi başkenti İstanbul’du. Tabii Osmanlı deyince akla “Türk” geliyordu. Çünkü “Türk=Müslüman”dı. Bir kelime Türkçe bilmeyen Balkan Müslümanları “-Türk’üz” diyorlardı. İslam Coğrafyasında Milliyetçilik ve Irkçılık hastalıkları yoktu. Erzurum’a gelen Müslümanlar Türkleşiyor, Trablus’a gidenler Araplaşıyordu. Bundan da gocunmuyorlardı. Ama en genel manada “Türk” ve “Müslüman” üstkimlikleri ile de kimsenin bir sorunu yoktu. Çünkü Osmanlı’nın Türkleştirmek gibi bir gizli hesabı yoktu. O duruşu ile halifeydi.

        “Türk Korkusu” hep vardı. Berluskoni bile demedi mi? “Bizi çocukken –Türkler geliyor.” diye korkuturlardı. Peki, Türkler ne yaptı? Savundu, Medeniyet kurdu. Onların barbar akınlarınla 500 yıl engel oldu. İslamların hiçbirinin ne kitle katliamı ne de sivil ölümlere sebebiyeti olmamıştır. Bakın sadece 2. Dünya Savaşında Avrupa’nın kaybı 45 milyon insandır. Bakmayın Afrika’lı çocukların öldüğüne. Afrika’da savaşan kabileler değil, sömürgeci Avrupa’lılardır. Irak’ı işgal edenler, katliam yapanlar biliyordu Irak’ta nükleer ve kimyasal silah olmadığını. Sonuç, milyonlarca Irak’lı öldü, yüzbinlerce de çocuk.. Müslüman kadınlara tecavüz edildi, camiler helâ yapıldı.

       

        Türkiye güçlendikçe ne diyorlar? “Yeni Osmanlı”. Peki, Osmanlı’nın torunları Müslümanlar ne yapıyor? Irkçılık batağında birbirlerini yiyorlar. Olan yine bize oluyor. Düşünün ki aynı ananın bir oğlu dağda, diğeri polis.. Bir oğul şehid, diğeri dağda öldürülmüş. Yazık değil mi?

        Medeniyetimizin 200 yıllık yetimleri, düşmanınızın azamet ve kötülüğüne bakın da sokulun birbirinize. Ne diyor N. Fazıl Merhum;

“Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın;

  Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!..”

        Kendisini, dostlarını, düşmanlarını ve geçmişini iyi bilenler, inanıyorlarsa Üstün geleceklerdir. Batılıların aleyhimize lobiler ve fobiler oluşturmalarına karşı Allah’ın emrettiği gibi omuz omuza aynı safta durur gibi şuurla hareket etmemiz icap eder. Burada İslam Ülkelerini yönetenlere en çokta Türkiye’yi yönetenlere ciddi sorumluluklar düşmektedir. Çözüm süreci, düşmanlarımızda korku oluşturmaktadır. Neden? İçbarışını ve huzurunu sağlayan, terör belasından kurtulmuş Büyük Türkiye ekonomik olarak büyüyecek, bu büyüme çevresindeki kardeşlerine yansıyacaktır. Bölge oluşacak kardeşlik ortamı Medeniyetimizin yeniden inkişafına vesile olacaktır.

        Emperyalist batı “Türkofobi” diyorsa bilelim ki doğru yoldayız. Ancak onları kara propagandalarını da yok etmek için bizlerde lobicilik faaliyetlerimizi siyasi faaliyetlerimizle uyumlu hale getirip azami gayret ve verim almalıyız.

 

       

 

Son Düzenlenme Çarşamba, 24 Nisan 2013 10:14
Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...