Perşembe, 19 Ekim 2023 12:38

Gazze, Srebrenitsa gibi...

Siyonist İsrail, önce 1967’de Batı Şeria’yı, sonra Golan’ı işgal etti, şimdi de Gazze’yi işgal etmek için kirli operasyonlarını devreye soktu.

7 Ekim’de Filistinli mücahitlerin siyonist zulmüne karşı isyan ateşi yakmasıyla, İsrail zalimliğini ispatlamak, Gazze’yi yemek için eşi benzeri görülmemiş kirli bir savaşa girişti.

Tıpkı kurtla kuzu hikâyesinde olduğu gibi...

Hikâye neydi?..

Kurt, ırmağın aşağısında su içen besili kuzuya seslenerek, “Suyu bulandırıyorsun, böyle giderse seni yiyeceğim” diye öfkeyle bağırır. Bunun üzerine kuzu tedirgin bir ses tonuyla, “Fakat nasıl olur, ben senden daha aşağıdayım. Asıl suyu bulandıran sensin. Senin bulandırdığın su bana doğru akıyor” diye cevap verir. Kurt hiç umursamaz kuzunun söylediklerini, “Olsun, karnım acıktı, seni yemeye karar verdim. Bir bahanem olsun” der ve kuzuyu oracıkta yer.

Siyonist İsrail tıpkı bu hikâyede olduğu gibi Filistin’i parça parça yiyor.

DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA HAPİSHANESİ

İlk kıblemiz...

Nebilerin yurdu...

Şeriatların feneri...

Mazlumların sığındığı selâm ve iffet şehri...

Peygamberler beldesi…

Hz. Ömer’in emannâmesiyle herkesin emniyete kavuştuğu adalet yurdu…

Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin’nin uğruna ölmeyi göze aldığı aşkı...

Harîm-i ismetimiz; dârüsselam Kudüs’ün çevresini işgal ede ede, sıra bu bölgeden sürülen mustazafların sığındığı Gazze’ye geldi.

Burası Mescid-i Aksa’nın gölgesi...

Burası Filistinlilerin son kalesi...

Burası 2 milyon 500 bin insanın ölümle burun buruna yaşadığı dünyanın en büyük açık hava hapishanesi...

Tam 9 gündür terör devleti İsrail’in bombaladığı, dünyanın naklen yayınlarla pembe dizi izler gibi izlediği Gazze’de kıyamet yaşanıyor.

Şehit edilenlerin yüzde yüzü mustazaf...

Bu bir asimetrik savaş...

Bu bir insanlık suçu...

Bu bir etnik temizlik...

Bu bir soykırım...

TIPKI SREBRENİTSA KATLİAMI GİBİ...

Katil İsrail bunu tam 75 yıldır yapıyordu, fakat bu sefer durum her zamankinden daha vahşice, daha barbarca...

Savunmasız Gazze’nin üzerine 7 Ekim’den beri tam 7 bine yakın bomba yağdırıldı.

Zaten dünyanın en büyük açık hava hapishanesi olan Gazze havadan, karadan ve denizden içinde kullanılması yasak olan fosfor bombalarının da bulunduğu tahrip gücü yüksek mühimmatlarla âdeta hayalet şehre dönüştürdü.

Tam bin 350 bina, 5 bin 540 ev içindekilerle birlikte katledildi. Katledilenlerin 33’ü bebek, 751’i çocuk, 491’i kadın olmak üzere toplam 2 bin 275 sivil hunharca paramparça edilerek hayattan kopartıldı. Yaralanan 9 bine yakın kişi ise hastaneden, doktordan, ilaçtan yoksun bırakılarak ölüme terkedildi.

Yetmedi!..

Hayatta kalma mücadelesi veren bu insanlar sudan, ekmekten, elektrikten, akaryakıttan, internetten mahrum bırakılarak dünyayla bağlantısı, dahası tecrit edilerek hayat damarları kesildi. Ölüm mukadder; fakat dünya öyle bir katliama, öyle bir soykırıma şahitlik ediyor, öyle bir soykırıma seyirci kalıyor ki; tıpkı Srebrenitsa’da gerçekleştirilen soykırım gibi.

Ne olmuştu Srebrenitsa’da?!..

1991’de Slovenya ve Hırvatistan’ın bağımsızlığını ilan etmesi, Yugoslovya Federasyonu’nda çözülmenin başlangıcı oldu. Ama asıl problem Bosna-Hersek’in 3 Mart 1992’de bağımsızlığını ilan etmesiyle ortaya çıktı. Boşnakların bağımsız bir devlet haline gelmesini istemeyen Sırplar Saraybosna’yı kuşatıp, şehri bombardımana başladılar. Çatışmalar hızla bütün Bosna-Hersek’e yayıldı. 1995 yılının Temmuz’unda Avrupa’nın ortasında yaşanan katliam tüm insanlığı dehşete düşürmeye yetti. Srebrenitsa’da Sırp paramileter güçler, batının gözetiminde 8 bin 372 Boşnak’ı birkaç gün içinde katlederek soykırım yapmıştı.

Bugün de siyonistler aynı eylemi dünyanın gözünün içine baka baka Gazze’de gerçekleştiriyor. Fosfor bombalarıyla vurulan, evleri başlarına yıkılan, tehcire zorlanan, okul ve hastanelere sığınan yüz binlerce Filistinli, İsrail’in kurduğu ölüm tuzaklarında can veriyor. Morglar doldu, bazı cesetler yakınlarının teşhisi için bekletiliyor.

DURANI DA, GİDENİ DE VURUYORLAR!..

İsrail, tam 8 gündür kesintisiz olarak her türlü bombalama ve tecrit operasyonundan sonra dün de 2 milyon 500 bin Filistinliye Gazze’yi terk etme ültimatom verdi; “ya gidersiniz, ya ölürsünüz.”

Cumartesi günü Filistinlilere Gazze’yi terk etmeleri için verilen süre saat 16.00’da dolmasının ardından, Gazze topçu atışlarıyla aralıksız bombalandı. Barbarlıkta sınır tanımayan İsrail’in “evlerinizi boşaltın” tehdidinin ardından Gazze’nin kuzeyini terk ederek güneye hareket eden Filistinlilerin göç konvoyları eli kanlı katiller tarafından havadan vuruldu. 70 kişinin hayatını kaybettiği olayda 200’den fazla kişi feci şekilde yaralandı.

FİLİSTİNLİLER YENİ BİR “BÜYÜK GÖÇ”E ZORLANIYOR

ABD’nin dayatmaları sonucu Filistinlilerin tek çıkış kapısı olan Refah Kapısı’nı açan Mısır’a Gazze’nin kuzeyinden 1 milyon 100 bin kişiyi bulan “büyük göç” başladı. (Daha önce İsrail’in zulmü sonucu 2 milyon Filistinli Ürdün’e sığınmıştı, geri dönemedi. Kamplarda, geçici pasaportla, çalışma, mülk edinme, sağlık ve eğitime erişimi olmadan sefil bir şekilde yaşıyor. Hakezâ Lübnan’da yaşayan 400 Filistinlinin durumu da Ürdün’dekilerden farksız. Bu sefer de Mısır’a sürülenler aynı kaderi paylaşacak, Filistin’e bir daha dönemeyecek. Filistinli şair Mahmud Derviş’in dediği gibi, “İnsanın ne değeri olabilir; evsiz barksız, yersiz yurtsuz, bayraksız, ne değeri?..”)

2 milyon 500 bin Filistinliye “Sina’ya gidin” diyen İsrail, 300 bin kişilik ordu, yüzlerce tank ve uçak ile Gazze’yi işgal etmeye hazırlanıyor. Sınıra asker ve mühimmat yığınağı yapan İsrail’in kara operasyonu ile Gazze’ye çökmesi an meselesi. Birileri İsrail’i durdurmazsa Filistinlilerin son kalesi Gazze de böylece düşecek.

ALAN BOŞALTMA/AÇMA HAREKÂTI...

Alan boşaltmak/açmak için bölge ülkelerini sistematik olarak savaştıran ve özellikle de mezhep kavgaları ve fitne üzerinden birbirine kındıran siyonist İsrail’in hâmisi “küresel emperyalistler”, İran-Irak Savaşı’yla, Irak’ın Kuveyt’i ilhakıyla, ABD’nin Irak ve Afganistan’ı işgaliyle ve Arap Baharı’yla Ortadoğu’yu hallaç pamuğu gibi atıp, yumuşak lokma hâline getirdi.

Yangın yerine dönen bölgelerden, özellikle de Suriye’den “büyük göç”e tabi tutulanlar Türkiye’nin üzerine sürüldü. Bu her ne kadar özelde “ensar-muhacir” algısı üzerinden okunsa da Türkiye’ye açılmış kirli bir savaştı. Alan boşaltma / açma operasyonları ile 6 milyona yakın mültecinin yurt tuttuğu Türkiye, bölgenin sığınmacı kampına dönüştürüldü.

Afganistan’ı, Afrika’yı, Irak’ı, Suriye’yi işgal eden sömürgecilerin petrolü, doğalgazı, kana bulanmış trilyon dolarları; Türkiye’nin ise bir türlü durdurulamayan ve çıldırmış sel gibi akan mültecileri oldu.

İç savaş ve oluşturulan kaoslarla göçe tabi tutarak alan boşaltan /açan emperyalistler, siyonistlerin doktrininde yer alan “Arz-ı Mev’ûd” planı kapsamında “Büyük İsrail” için Nil’den Fırat’a uzanan bölge için adım adım zemin hazırlanıyor.

TERÖRİSTLERİN HÂMİSİ ABD HER YOLU DENİYOR...

Türkiye’nin bekasını tehdit eden unsurlar için sınır ötesinde Kuzey Irak ve Suriye’ye gerçekleştirdiği operasyonlar teröristlerden daha çok hâmileri ABD’nin canını yakıyor!.. Türkiye, Irak ve Suriye’ye üst kurma bahanesiyle çökerek buradaki terörist unsurları silah ve mühimmata boğan emperyalist ABD ile güven değil, açık açık güvenlik problemi yaşıyor.

Türkiye’ye direkt savaş açamayan emperyalistler, “vekalet savaşları”yla kültürel, ekonomik, demografik oluşumları devreye sokarak toplumu “yumuşak lokma” hâline getirmek için her yolu deniyor. Bir taraftan çevremizde fitne kazanı kaynatılırken, diğer taraftan dünyayı ateşe ve kana boğanların uzantıları “5. Kol Faaliyetleri”yle Türkiye’ye diz çöktürmek için bütün imkân ve kabiliyetlerini seferber ediyor.

İnsanlık tarihi boyunca hayırda yarışanlarla şerri yaymaya çalışanların kavgası bugün de sürüyor.

Bölgede artık hiçbir ülke emniyette değil.

Melhame-i Kübrâ...

***

HAMASET DEĞİL, EYLEM ZAMANI!..

Prof. Dr. İsmet Emre hoca çok mânîdar bir paylaşımda bulundu.

“Bütün sorun gramer bilmemeye dairdir. Kendisini ısırmaya gelen yılana şarkı söyleyen kuş sadece onun zehirli dili ile karşılaşır. Elinde silah olan askere küfür eden çocuğa asker tebessüm eder. Etrafını kurtların sardığı insan ‘bana zarar vermeyin’ dediğinde kurt dişlerini daha keskin gösterir. Filistinlileri öldüren İsrail devletini kınadığınızda size sadece tebessüm eder. Kuşun uçması, çocuğun saklanması, insanın kurda kapan kurması gerekir. İsrail aleyhine en üst perdeden verilen kınama mesajlarının yılana şarkı söylemekten, fırtınaya küfretmekten, kurda cümle kurmaktan farkı yoktur. Kötülüğü yok etme gücünüz yoksa konuşmayın.”

İçinde bulunduğumuz tehlikeyi bertaraf etmek hamasetle olmaz. Bilmek ve akletmek icabeder. Yılanın fıtratında zehirlemek, kurdun fıtratında saldırmak, zalimin fıtratında ise zulmetmek vardır. Şarkı, eman, gülümseme betimlemesi hamasettir. İslâm dünyası zalimin karşısında hamasetle problem çözmeye çalışıyor. Ve asırlardır zalimlerin postalı altında eman dileniyor.

Kuş uçmadıkça, çocuk saklanmadıkça, kurda kapan kurulmadıkça daha çok can yanacak, daha çok kan ve gözyaşı dökülecek, daha çok namus kirlenecek, daha çok feryatlar yükselecek, daha çok mustazaf yurdundan sürülecek, daha çok...

***

EYLEMLER ÇIĞI GİBİ...

Türkiye, malum Filistin halkına destek için tek yürek oldu, meydanlara döküldü. Yurt genelinde düzenlenen protestolarla dünyanın gözü önünde soykırım gerçekleştiren İsrail’e lanet yağdı.

Furkan Vakfı zulmü Saraçhane’de telin ederken, Millî İrade Platformu öncülüğünde toplanan on binder Beyazıt’tan Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi’ne yürüdü. Konya’da ise Yeniden Refah Partisi ve STK’lar Filistin’e destek mitingi yaptı. Pazar günü sabah namazından sonra ise İstanbul Fatih Camii ve Ankara Hacı Bayram-ı Veli Camii’nde buluşan binlerce Müslüman “Filistin’e destek, siyonizme lânet” haykırışıyla kıyama durdu.

Haçlı ruhuyla hareket eden Batı dünyası Gazze’de yaşanan zulmü perdelerken, ABD ve İngilizler uçak gemileriyle İsrail’e tam destek veriyor. Bunca mezalim ve katliama rağmen Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’ından tık yok!..

Böyle giderse, Ortadoğu’nun haritasını değiştirmek için bütün kozlarını ortaya koyan İsrail Başbakanı katil Binyamin Netanyahu, “küfür millet”den aldığı “muazzam destek”le aşama aşama öldürmeye devam edecek!.. Tetikten çekilmeyen eller, adres sormayan bombalar, vızır vızır uçuşan kurşunlar masumları ve mazlumları soyunu kurutacak!..

 

Sabri Gültekin

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...