Salı, 23 Nisan 2013 11:30

Kurtlar Medyası: Maskeli Balo

Maskeli BaloGiuseppe Verdi tarafından bestelenen üç perdelik bir opera eseridir.

Eser, incelediği konu ve sonucu bakımdan bir trajedidir.

Ancak, konunun işlenmesi çok ustaca yapılmış kara bir trajedi yanı sıra sergilenen ince alaylarla dikkat çekmiştir.

Türkiye’deki Kurtlar Medyası’nda oynanan oyunlar Maskeli Balo’dan farksızdır.

Üç beş yıl içinde elbise değiştirir gibi fikir değiştiren gazeteciler ve yazarlar…

Dönmekten yorulmayan her devrin adamları…

Bazen ulusalcı, bazen liberal, kimi zaman da muhafazakâr kıyafetleriyle aslında ABD-İsrail çizgisine bir başka deyişle “gayrı milli” politikalara hizmet veren medya mensupları…

Köşelerdeki U Dönüşleri, kısa sürede alınan virajlar…

Apartman girişlerine atılan, bedava dağıtılan gazetelerle, metazori abonelerle elde edilen hormonlu-fason-sahte tirajlar…

Gazete sütunlarında düşen takkeler ya da maskeler…

Dökülen makyajlar, kamuflajlı imajlar…

Hepsi, ama hepsi…

Kurtlar Medyası’ndaki Maskeli Balo’nun karakteristik özellikleri arasındadır.

MASKENİN DÜŞTÜĞÜ O SAHNE

Medyamızdaki maskelerin düştüğü ilginç örneklerden birisine

12 Nisan 2013 gecesi tanık oldum…

Tuncay Güney, Ümit Zileli’nin Ulusal Kanal’da yayınlanan programına Kanada’dan görüntülü olarak katıldı.

Programın konukları arasında Aydınlık Gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk da vardı.

Tuncay Güney, Serhan Bolluk’a hitaben…

“Serhan Bey, ‘CIA sizin Aydınlık grubunu kullandı mı?’ diye sordum, cevap vermediniz” diye konuştu.

Bolluk’tan ses çıkmadı. Tuncay Güney devam etti:

“CIA’in ‘Ümmet Çöksün’ projesine yıllar önce Turan Dursun’un kitaplarıyla dâhil oldunuz mu?

Siz bana CIA ajanı mısınız diyorsunuz ya…

Şimdi, ben mi CIA ajanı mıyım, yoksa Aydınlıkçılar mı Serhan Bey?”

***

Bu soru karşısında da Serhan Bolluk’tan çıt çıkmadı!

Birkaç dakika sonra Tuncay Güney, yine aynı konuya girdi ve şöyle dedi:

“Mesela, sizler Aydınlık Grubu olarak CIA’in Ümmet Çöksün projesinde yer aldınız ama anlatmadınız…”

***

Sevgili okuyucularım,

Tuncay Güney, Aydınlık Grubu’nun CIA’in projelerinde yer aldığını Ulusal Kanal’daki canlı yayında üstüne basa basa tekrar tekrar dile getirirken…

Aydınlık Gazetesinin kısa müddet evveline kadar genel yayın yönetmenliğini yapmış bir ismin gıkı bile çıkmıyorsa…

Bu duruma ben kısaca ‘Mal meydandadır’ diyorum.

Aydınlık Grubu, güya ulusalcı veya sözde Amerikan karşıtı görünüp, ABD ve NATO’nun darbeci politikalarına ters kanat operasyonları çerçevesinde hizmet etmektedir.

12 Eylül öncesindeki kanlı baloda ‘Maocu’ kıyafetiyle yer almışlardı…

Son yıllardaki ve günümüzdeki ‘Ulusalcılıkları’ da, bu ters kanat operasyonlarının bir ayağındaki ‘vazifelerini’ ifa etmek için giydikleri elbiseden ibarettir.

Aydınlık Grubu, Türkiye’deki Maskeli Balo’da uzun yıllardan beridir sahne almaktadır.

DÜN DÜNDÜR, BUGÜN ELİF ÇAKIR MIDIR?

Daha evvelki yazılarımda…

Nagehan Alçı, Nazlı Ilıcak, Yiğit Bulut, Şamil Tayyar,  Atılgan Bayar gibi “rüzgârgülü” isimlerin Maskeli Balo’daki icraatlarını tüm detaylarıyla anlattım.

Bugünkü yazımda, ‘Dün Dündür’ dizisine Star yazarı Elif Çakır’la devam ediyorum.

Önce şu satırları okuyalım:

“Bu seçim sonuçları benim için bir sürpriz miydi? 
Bir iki yerdeki sonuçlara şaşırmakla birlikte, değildi. 
Zira aylardır halk içerisinde adeta bir seçim sloganı haline gelen ‘ilçelerde başka yere, ilde AKP’ye’ sözünü fazlasıyla önemsedim. Bu seçimlerde AKP’ye bir ikaz verilecek diye bekledim”  (31 Mart 2009)

Eli Çakır, Taraf’taki köşesinde böyle yazmıştı!

***

Yine Taraf’ta iken, Başbakan Erdoğan için şöyle diyordu:

“Eleştiri (pozitif veya negatif olsun) dinlemeye hiç tahammülü yok.”

Aşağıdaki satırlar da, “Taraf yazarı” Elif Çakır’a ait:

“Hani ‘Başkanın adamları’ diye bir tabir vardır. Başkan, kendisiyle birlikte bu adamlarca üretilen ortak aklın icraatını yürütür. 

Tayyip Erdoğan’ın yollarda beraber yürüdüğü ‘adam’ları bir bir yanından ayrıldı. Bir kısmını da kendi harcadı. Bakınız: Genel seçimlerde Milli Görüşçü olarak nitelendirilenlerin tasfiyesi…

(…)

***

“Öte yandan medyada da Tayyip Erdoğan’ın yanında sağlam düşüncelerle destek olanların sayısı da gün geçtikçe azalıyor. 

Çünkü Tayyip Erdoğan, medyayı satın almakla, kendine bağlı medyalarda her gün pembe dizi senaryoları yazılmakla her şey halledilebilir zannetti.

AKP medyasında en fazla istifade edebileceği kişi Fehmi Koru’ydu, onun da Erdoğan’ın Kürt politikasındaki son çıkışlarından sonra partinin gittiği yere bakarak sabrı taştı.”

***

Yine Taraf günlerindeki Elif Çakır’a kulak veriyoruz:

"Açıklığın olmadığı yerde spekülasyonlar alır başını yürür Sayın Başbakan…

Hakkınızda türlü türlü komplo teorisi üretilmesine zemin hazırladınız. Davos Fatihliği’nden sonra, Damat Ferit ruhu nereden hortladı diye düşünüyor şimdi insanlar!"

***   

Elif Çakır’ın, Yiğit Bulut ve Nagehan Alçı ile adeta yarıştığı günlerden kalma ibretlik satırlar da şöyle:

“Türkiye’nin bugünkü ekonomi politikası (bu kadarını bilebiliyorum, çünkü o dönemde yaşananlara yakından şahit olmuşluğum var) geçmiş yıllarda yurtdışındaki gurbetçilerimizden yüzde 20-25’lik ‘kâr payı’ ile avro ve dolar toplayan sözde İslamcı holdinglerin durumuna çok benziyor” (Taraf, 14 Ekim 2008)

Şu satırlar da Elif Çakır’ın:

“Yanlış anlaşılmasın, AKP’nin kapatma davası ile üzülüp duruyor değilim. Bilakis en çok AKP eleştirisi yapanlardan biriyim” 

(Taraf, 8 Nisan 2008)

***

“Dün Dündür”cü Elif Çakır’dan bir örnek daha:

“Bekir Coşkun’u savunan bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Başbakanımız sağ olsun. Bunu da yaptırdı. 
Oysa... 
One Minute gecesini gazeteci arkadaşlarla birlikte izlerken, öfkesinin ne kadar yerinde olduğunu görüp takdir etmiştik. 
‘Helal olsun’ dedik hep bir ağızdan. 
Neye mal olursa olsun, yeter ki boynumuz bükük olmasın. 
Ancak…

Seçim zamanı geldi, Başbakan yine başka bir adam oluverdi” 

(Taraf, 17 Şubat 2009)

***

Elif Çakır, Taraf’tan ayrılıp Star Gazetesine geçti.

Kanal 24’te de program yapmaya başladı.

O günden beri de dün yazdıkları dünde kaldı, bugün bugündür oldu!

Elif Çakır, Başbakan Erdoğan’ın seyahatlerine dâhil edildi, uçağında ağırlanan gazeteciler arasına katıldı.

Çakır'ın, özellikle Star yazarı Fehmi Koru ile ilişkileri çok iyidir...

Koru’nun fasıl gecelerinin önde gelen isimlerinden birisidir.

Örneğin, Elif Çakır’ın bir doğum günü kutlaması yine Fehmi Koru’nun düzenlediği fasıl gecelerinden birisinde yapılmıştır.

Koru’nun fasıllarına katılanlar arasında, Aydın Doğan’ın ayrı bir yeri vardır.

O gecelerden birinde, Aydın Doğan…

Fasıldan ayrılırken, Elif Çakır'a "Eresin Otel'de katıldığı ilk fasıl gecesiyle ilgili yazısını beğendiğini" söylemişti.

Doğan, Elif Çakır'ın "Kızmadınız değil mi?” sözüne, "Bilakis beğendim" karşılığını vermiştir.

Elif Çakır şimdi artık Başbakan Erdoğan’ ın “Elif Ablası” dır

***

Aydın Doğan 28 Şubat sürecinin medya ayağındaki lokomotif isimdir.

Ona bugün kol kanat gerenler arasında, bazı muhafazakâr gazetelerin kimi yönetici ve yazar yazarlarının bulunması çok ilginç bir durumdur.

Fehmi Koru’nun “Aydın Doğan iyi, çevresi kötü” şeklindeki beyanı…

Kurtlar Medyası’nda, son dönemde ‘ihtiyaç duyulan’ (!) en elverişli maske laflar arasındadır.

Fehmi Koru ve Elif Çakır’ın yazarlık yaptığı Star Gazetesinde Aydın Doğan’ı eleştiren yazılara sansür uygulandığını ve bu “geleneği” Mustafa Karaalioğlu’nun başlattığını daha evvel yazmıştım.

Aydın Doğan’ı koruma ve kollama altına alan sansür…

Yıllardır Ekrem Dumanlı’nın yönettiği Zaman Gazetesinde de uygulanmaktadır.

‘Maskeli Balo’ müdavimlerinden Ekrem Dumanlı…

28 Şubat Soruşturması başladıktan bir süre sonra yazdığı bir yazıda “Aydın Doğan 28 Şubat’ta direnmişti” diyerek evlere şenlik bir yalan beyanda bulunmuştur.

 

HONEY-MONEY!

Medyada iki türlü para alışverişi olduğu bilinir.

Birincisi telif ücreti ikincisi ise bordro dışı sarı zarf içinde alınan "Honey Money" yani ballı para.

‘Ballı Para’ tabirini…

Vakti zamanında, işadamı Halit Cıngıllıoğlu’nun “dillere destan” yatına koymuş olduğu “Honey Money” ismine göndermede bulunmak için seçtim.

Bugün Kurtlar Medyası’nda, telif ücreti dışında ayda 50 bin TL üzerinde para alan yazar ve yöneticilerin olduğu biliniyor.

***

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül' ün 2013 yılında aylık maaşı 

37 bin 250 TL’dir.

Buna karşılık, bazı medya yöneticileri ne kadar alır?

Medyada ödemeler bazılarına dolarla yapılır.

Muhafazakâr medyaya mensup bir üst düzey yönetici…

 

35 bin dolar yani 63 bin TL almaktadır.

Tabii, resmi bordroda bu rakamı görmek mümkün değildir.

Buna en güzel örnek ve belge…

Aydın Doğan’ın…

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde oluşturulan “28 Şubat Alt Komisyonu”ndaki beyanlarıdır.

Emin Çölaşan'ı neden kovduğunu anlatan Doğan…

"Emin Çölaşan’ı ben kovdum, çünkü her seferinde benden 500 bin dolar, 300 bin dolar götürdü. Köşesini bir mevzi haline getirmişti" demiştir.

 

Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu, 28 Şubat-27 Nisan Alt Komisyonu'nda dinlenen dönemin Sabah Grubu patronu Dinç Bilgin, Fatih Çekirge'nin Star Gazetesi'ne geçerken…

 

Uzanlardan 5 milyon dolar aldığını duyduğunu ve Zafer Mutlu'nun bugün patron, kendisinin de fakir olduğunu söylemiştir.

Bu beyanlar, gazetecilere açıktan para verildiğinin itirafıdır.

YALAN RÜZGÂRI

Medyadaki yüksek miktarlardaki paralar her daim tartışma konusu olagelmiştir.

Son dönemde TRT’deki bazı programlara yapılan ödemelerle ilgili tartışmalar da bu çerçevede dikkat çekmiştir.

Örneğin, medyada çıkan 30 Kasım 2011 tarihli bir haberde şöyle denilmektedir:

 

“Danışmana Ballı Para…

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Ahmet Sever’in TRT’den 2007-2009 yıllarında 76 program için toplam 266 bin TL aydığı ortaya çıktı.

(..)

TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Ahmet Sever’e hazırlayıp sunduğu haftalık olarak yayınlanan ‘Avrupa Vizyonu’ isimli program karşılığında bölüm başına 3 bin 500 lira ücret ödendiğini açıkladı…”

***

Bu konuda birbirinden ilginç örnekler var…

 

Birkaç yıl önce TRT’de Ergun Babahan’la birlikte ‘Çıkış Yolu’ adlı programı yapan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı idi.

 

Dumanlı, TRT Genel Müdürü’ne bir mektup yazmış…

TRT’den ücret talep etmediğini, “gönüllü” olarak bu programı yapmak istediğini belirtmişti.

Bu talep, TRT tarafından da doğrulanmıştı…

Bu arada, Akif Beki gibi isimler Ekrem Dumanlı’ya destek çıkmışlardı.

Sonradan yaşanan gelişmeler, kazın ayağının Dumanlı’nın anlattığı gibi olmadığını ortaya koydu.

TRT’den para talep etmediğini söyleyen Ekrem Dumanlı’nın bölüm başına 1.475 TL aldığı ispatlandı.

“Az para alıyorum” diyen partneri Ergun Babahan’ın ise TRT’deki programdan bölüm başına 3.200 TL aldığı ortaya çıktı.

Sevgili okuyucularım,

Yalan Rüzgârı, Kurtlar Medyası’ndaki Maskeli Balo’da ara vermeksizin sahne alır.

***

Bu arada, bahsi geçen Radikal yazarı Akif Beki’nin…

77. doğum günü partisi esnasında, Aydın Doğan’ın elini öptüğünü öğrenmiş bulunuyoruz.

Şaşırdınız mı?

Kurtlar Medyası’ndaki Maskeli Balo’da Marlon Brando’nun başrolünde oynadığı efsanevi ‘Baba’ filmindekine benzer ‘el öpme’ sahneleri de vardır.

SARI ZARFÇILAR

 

Geçenlerde, internet medyasında rastladığım bir haberde şöyle denilmekteydi:

“Diyarbakır MHP il başkanlığındaki basın toplantısından sonra, dört gazeteciye zarf içinde 50 lira para verildi... Zarfta ne olduğunu bilmeyen gazetecilerden biri büroya gittikten sonra, zarfı açtığında durumu fark etti... Geri verdi... Diğer gazeteciler zarfı almadı...”

 

Parti yetkilileri ise bunun bir provokasyon olabileceğini söylüyorlardı.

Her ne olursa olsun…

Diyarbakırlı gazetecileri bu parayı almadıkları için…

Örnek davranışlarından dolayı kutlamak gerekir.

***

Bütün bunları yazdıktan sonra…

Adnan Berk Okan’ın, Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’ya hitaben kaleme aldığı…

“Düşmez kalkmaz bir Allah be Sevgili Fatih” başlıklı yazısından bir alıntı yapmak istiyorum:

“ (…)

28 Şubatçıların kurup kurdurdukları hükümetleri döneminde veya onlardan önce 3 kamu bankasından, bu fukara milletin 25 Milyar dolarını çalanların yakasına yapışalım

Daha doğrusu biz değil de kanun, yargı yapışsın…

Çaldıkları o paraları sefahat içindeki yaşamlarında huzur içinde yiyemesinler…

Ve tabii bir de aylık birkaç bin lira ‘telif ücreti’ alıyor görünen ama ayrıca ayda 20 – 25 ve hatta kimisi 35 – 40 milyar liraları ‘sarı zarf’ içinde alan meslektaşlarımızı da deşifre edelim, yüreğin yetiyorsa…

Ne dersin?

Var mısın?

Sen varsan ben çoktan hazırım…

Gözlerinden öperim

Adnan ağabeyin…”

(18 Nisan 2013, gazeteciler.com)

DOLARLI DOLAPLAR

Sevgili okuyucularım,

Bir de yurt dışındaki kimi vakıflardan para alan medya mensupları var…

Yazımı bir ilginç bir soruyla bitiriyorum.

CIA’in kurdurduğu ‘düşünce kuruluşu’ kılıklı…

Jamestown Vakfı’ndan para alan medya yöneticisi kimdir?

Kurtlar Medyası’ndaki Maskeli Balo’da öyle dolarlı dolaplar dönüyor ki, şaşar kalırsınız.

Tevfik Diker

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...