Cuma, 22 Aralık 2023 16:40

Faşist Darbeci Kalkışma Yeniden Hortladı

Bu yazının aslı iki yıl önce yayınlanmıştır. Fakat tedbir alınmadığı için askeri okullarda rezalet ve skandallar devam etmekte dindar öğrenciler dayak atılıp dövülmektedir.

Gazze de devam eden katliam apaçık dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Fakat Türkiye 'deki faşist darbeci kalkışma münafıkane bir şekilde gizlice devam ediyor.

İşte bu nedenle Sabetay Dönmeleri ve Amerikan işbirlikçilerinin fitnelerini tekrar tekrar ifşa ediyorum.

Erdoğan hükümetinin bu fitne ve darbeci kalkışmayı önleme konusunda doğru dürüst bir gayreti yoktur. Çünkü Sabetay gavurlarini devletin her kademesine ve en kilit noktalara yerleştirerek kendi kendisini kilitlemiştir.

Daha kötü olan ise İbrahim Kalın yönetimindeki Milli İstihbarat Teşkilatının yeniden darbeci faşist yapılanmanın odağı haline geldiğini görmekteyiz.

Ne yani oturup kadınlar gibi ağlayacak mıyız?

Elbette hayır.

Darbeci faşist yapılanmayı ve her 10 yılda bir tekrarlanan kalkışmayın ifşa edip halkımızı ve hamiyetli vatansever görevlileri uyarmaya devam edeceğiz.

Okuyuculardan istirham ediyorum. Bu ve benzeri yazılarımı paylaşmalarını ve ilgili yerler ile temas kurup bu feci ve dehşetli planı durdurmaya çalışmalarıdır.

Özetle büyük fotoğrafı ve ardından Tuzla Piyade okulundaki cuntacı yapılaşmayı deşifre edelim:

Askeri okullarda Arap ve Kürt düşmanlığı aşırı ve çirkin bir biçimde yapılmaya devam edilmektedir.

Çünkü İslâm düşmanlığını yapmak bunlar için risklidir. Bunun yerine Arap ve Kurt düşmanlığı yapmak daha kolaydır.

Faşistlik, ırkçılık almış başını yürümektedir. Plan çok açıktır İslam kardeşliğini yıkmayı hedeflemektedir.

 Bunun için akla hayale gelmedik yalan ve iftiraları üretmektedirler.

Ne yazık ki Cumhurbaşkanı Erdogan, fasist darbeci askerleri hizaya getirmek yerine iyice şımartmaya devam etmektedir. CHP’nin tek partiyi dayatan ve ölene kadar faşizmle yonetmis baskanlarini övmeye ve yüceltmeye devam etmektedir.

Askeri okullarda Gazze'de olan olaylardan ders cikarmak ve ABD nin gerçek yüzünü gösterip Müslümanlar arasında kardeşlik bağını arttıracak yerde tam tersine faşist bir eğitim müfredatı uygulamaktadır. Demokrasi ve hürriyet ayaklar altına alınmış din düşmanlığı yapan faşistler başta askeri okullar olmak üzere bütün kamu kurumlarında ve üniversitelerde baş köşeye oturtulmaktadır.

Erdoğan yapılan ağır eleştiriler nedeniyle askeri okullarda cami yapılması hakkinda  söz verdiği halde aradan üç yıldan fazla zaman geçmesine rağmen din düşmanlarının dayatması yüzünden ilerleme kaydedilememiştir. Sadece Deniz Harp Okulu Camisinin açılması ile yetinilmiştir.

Bunun yerine faşist ırkçı söylemler pervasızca özellikle askeri okullarda öğretilmeye devam edilmektedir.  Bunu askeri okulda okuyan yakınlarınıza sorarak öğrenebilirsiniz.

Halbuki anayasa ve kanunlara saygı, hukuk devleti ilkeleri, halkın yönetimde söz sahibi olması, kışlalarda siyasi konuşmalara müsaade edilmemesi gibi konularda taviz verilmemesi gerekirdi.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, seçilmiş sivil yöneticilere itaat edilmesi yerine darbeci generalleri baştan çıkarmayı kendisine vazife edinmiştir.

Tuzla Piyade Okulunda meydana gelen darbeci faşist kalkışmayı görmezlikten gelerek üstünü örtmeyi kendisine vazife bilmiştir. Her açıklamasında rezalet ve skandalları gizlemeyi boynuna bir borç görmektedir.

Böyle bakanlardan devletimize bir hayır gelmez. Öncelikle faşist ve ayrıştırıcı, bölücü kafa yapısından kurtulmak ve bunun zararlarını görmek gereklidir.

Her 10 yılda bir meydana gelen askeri darbe yapısı içinde yetişmiş bir generallerden bir hayır gelmez. Demokratik hukuk devleti ilkelerini benimsemiş komutanlar gereklidir. Bu nedenle sivil Milli Savunma Bakanı seçilmesi şarttır.

Bakan Güler hiç olmaz ise darbeci kalkışmanın meydana geldiği askeri okulda tedbirsiz davranan ve dindar subayların dövülmesi rezaletinde aciz kalan Okul Komutanı Tümgeneral Aydın Cihan Uzun hakkında idari işlem yapması gerekirdi.

Halkımızda "Bozacının şahidi şıracı" tabiriyle bir söz söylenir. Bunun gibi al birini vur ötekine. İkisi de faşist darbeci yapıyı savunan biri bakan diğeri okul komutani olan bu kişilerden hukuk devleti ilkelerine saygı beklenebilir mi?

28 Şubat 1997 sürecini bizzat asker olarak yaşamış bir insanım. Bir taraftan Başbakan için kameralar önünde "pezevenk" diyerek küfreden generallerin terfi ettirildiği, dönemin İçişleri  Bakanı Meral Aksener hakkında saygısızca "Gelir yağlı kazığa oturturuz" tehditlerini yapan faşist generallerin içinde yaşamış bir insanım.

Bunlar 10 bin subayı sırf esi başörtülü diye fişleyerek ordudan atmışlardır.

Ne yazık ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu faşist kalkışma döneminde ordudan atılan 5 bin subayın ilişik kesme belgesine bizzat imza atmış bir siyasetçidir. Sadece imza atarken şerh düşmek suretiyle güya karşı çıktığını göstermeye çalışmıştır.

Hadi! O dönemde faşizm çok güçlüydü sivil yöneticiler darbeci generallere söz geçiremiyordu diyelim. Fakat 22 yıllık iktidarının sonuna gelirken ordudan atılan bu insanların hiç olmaz ise özlük haklarını veremez miydi?

Sadece benimde içinde bulunduğum 1200 Yüksek Askeri Şura mağdurun emeklilik haklarını vermiştir.  

28 Şubat 1997 ve sonrası donemde iğrenç ordudan tasfiye hareketine çare bulmak için mağdurlara emeklilik haklarını bile vermekten aciz kalmış bir Cumhurbaşkanından söz ediyoruz.

Bunu bile yapamamış olan Erdoğan, darbeci ve faşist generalleri şımartarak ülkemize büyük bir kötülük daha yapmaktadır. Gören de diyecek ki "15 Temmuz 2016 darbesinden haberi olmamış".

İşte 2023 tarihinde Tuzla Piyade Okulunda cuntacı teğmenlerin yaptığı kalkışmanın üstüne gitmeyen, hiç olmaz ise okul komutanının bile görevden alamayan bir Cumhurbaşkanı ile karşı karşıyayız. Yetmedi bizzat hükümet çirkin olayların üstünü örtmek için var gücü ile çaba sarf etmektedir.

Bu nedenle hükümete ve darbeci faşistlere fırsat veren muhalefette bulunanlardan dahil olmak üzere bütün siyasetçilere hakkımı helal etmiyorum.

Dünyada mücadele ettiğim gibi ruzi mahşerde de bunlardan hesap soracağımı asla unutmasınlar.

FETÖ fitnesinden sonra şimdi de ırkçı faşist bir kuşatma altındayız. Lütfen bu husustaki imdat çağrılarımı siyasetçilere yakın olanlar duyursunlar. Yetmedi üzerine gitsinler.

Sabetay Yahudileri hükümeti kendi yanına çekip dindar askerleri tekrar tekrar ezmeye çalışıyor. Bu filmi defalarca seyrettik. Her 10 yılda bir darbe görmekten artık gına geldi.

Olaylara seyirci kalmayıp karşılık vermeye çalışalım. Silahla değil elbette. Sosyal medya ve basın ne güne duruyor? İşin vahametini anlatmak ve çareler üretmek zorundayız.

Unutmayalım ki bu dünya bir imtihandır. Yaptığımız ve yapmadığımız her işten mesul tutulacağız, vesselam...

 

Dr.Vehbi KARA

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...