Teknofest, Teknoloji Festivali mi?
Hayır!
Halkımız festivale gelir gibi gelmedi ki!
Ben de siyasiyim. Çok mitinglere gittim. Maç izlemeye gittim. Ama böyle güzel kalabalıklar görmedim.
Nasıl mı?
Her yaştan insanlar vardı.
Her toplum kesiminden insanlarımız vardı. Tesettürlü kızımızdan, mini şortlusuna, minicik oğluna sarık sarmış şalvarlı gardaşımdan, Mustafa Kemal tişörtlü genç çifte. Dürbünü ile çok hazırlıklı gelenden, bebek arabaları ile gelenlere. Öğrenciler gelmişler grup grup. Sevgililer gelmiş el ele…
Gelmek bir dert, içeriye girmek başka dert. Ama ne gam. İnsanlarımız gönülleriyle gelmişler.
Peki, teknofestin neyine gelmişler?
Teknoloji yarışlarına mı?
Sanayide çığır açan yenilikleri görmeye mi?
İnsanımız, zor günlerimizde etrafımızın ateş çemberine döndürülmeye çalışıldığı şu günlerde, devletimizi görmeye gelmiş. Gücümüzü görmeye gelmiş. Milletimizi görmeye gelmiş. Hâsılı kendini görmeye gelmiş.
Varolsun Aziz Milletim.
Teknofest’te Ordumuzu gördük.
Teknofest’te 28 Şubat, Ergenekon, 15 Temmuz tasfiyelerine rağmen Şanlı Ordumuzu, Güvenlik Güçlerimizi gördük.
Havacılarımızı gördük. Kahramanca süzülen semamızı yırtarak atılan uçaklarımızı.. Helikopterlerimizi gördük, yerli ve milli. İHA’larımızı gördük.
Heyecanla teknolojik atak yapmaya çalışan gencecik dimağları gördük.
Karacılarımızı, Havacılarımızı, Polisimizi, Jandarmamızı, Sahil Güvenlikçilerimizi, Arama Kurtarma Unsurlarımızı gördük.
ALTAY tankımızı gördük. “-Haydi, seri üretime!” dedik. Başlayın üretmeye. Çevre ülkeler var bize tank siparişi vermek için bekliyor. Peki, biz neyi bekliyoruz?
ASELSAN, THK vb ile yatırım yapıp üretim yapan sivil şirketlerimizi gördük. AR-GE emekleri veren üniversitelerimizi gördük.
Gösteri geçişi yapan Polis Özel Harekat Unsurları, paraşütçülerimiz..
Ya SoloTürk!.. Allah’ım, Analar yiğitler doğurmuş, kınalamış Çanakkale’deki Mehmed gibi. Aynı iman, aynı vicdan, aynı ruhla büyütülmüşler. Kan da aynı, Mehmedcik’de aynı.
Gururlandık. Güven tazeledik.
Göz yaşı döktük hayranlık ve dua ile... “-Yarab!.. Bu Vatan Evlatlarının burnu kanamasın, ayağına taş değmesin. Allah’ım acılarını gösterme bu yiğitlerin.” dedik adeta gelen yüzbinler hep bir ağızdan. Gönülden yakardık kanatlanmış Mehmetçiklerimiz için. Hamdettik askerimize verebildiğimiz yerli araç, malzeme ve teçhizat için.
Gelen insanımızın gözlerindeki ümidi gördük. Gönülleri ferahlamış gördük. Genç kızlar gördük, kimi tesettürlü, kimi tesettürsüz, kimi dövmeli, kimi küpeli delikanlılar gördük. Gördük ki, bu evlatlar yine yiğitler doğurur. Gördük ki, bu evlatlar yine 15 Temmuzlara fırsat vermez. Gördük ki, yine yurdumun dağlarında şehid olur, şehid olur da bir karış bile vermez.
Planlı ve çok zamanı artık. El ele, gönül gönüle. Hata aramadan fer fert çözümden yana, gayretler ortaya koyarak çok çalışma ve üretme zamanı. Ekonomimizi canlandırma zamanı. Güçlü ekonomi için önce israfı bitirmeliyiz, tasarruf etmeliyiz. Ecdad gibi. “İşten artmaz, dışten artar.”
Sonra üretim zamanı. Üretim için sermaye lazım. Doğru. Paramızı bir araya getireceğiz. Yastık altında değil, birleştirerek değerlendireceğiz. Kamunun harcamalarını kontrol etmeliyiz. Yönlendirmeliyiz. Gereksiz altyapı harcamaları durdurulmalı. İnşaat sektörü yerine sanayiye ve üretime yönlenmeli kamu sermayesi ile kredi imkânları.
Sonra tüm dünyada pazarlanmalı ürünlerimiz. Türk Milleti’ne teveccühü olmayan Millet ve halk yok yeryüzünde. Bu pazarda gücümüzü artıracak, tutunmamızı sağlayacak en büyük faktör. İyi değerlendirilmeli…
Teknofest’te şunu da gördük. Birçok yenilik son 10-15 yılın emeği. Yani mevcut iktidarın ve Cumhurbaşkanımızın dönemi. ASELSAN gibi eski kuruluşlarda da Rahmetli Erbakan Hocamızın emeğini artık herkes teslim etmeli.
Hâsılı, Ülkemize sahip çıkacağız. Devletimize sahip çıkacağız. Büyük emek ve gayret göstermiş Cumhurbaşkanımıza sahip çıkacağız.
Ordumuza, yurdumuza, polisimize, üreten fedakâr işadamımıza, vergisini veren insanımıza sahip çıkacağız.