Çarşamba, 28 Ocak 2015 09:45

KOBANİ’DEN SONRA CİZRE Mİ?

                                                   Sahi Kobani’de ne oldu? Kim kime karşı savaştı? Kim kiminle beraber oldu? Neden Kobani? ABD, İngiltere, Almanya ve İsrail için neden bu kadar önemli?

Peki, Cizre’de neler oluyor? PKK ve KCK’nın şehir yapılanmaları, gençlik yapılanmaları, silahlı yürüyüşler, geçit törenleri yapıyorlar. Şırnak ve Hakkâri ilçeleri ile elimizden gidiyor.

Kobani bölgesi, PKK’nın kanton ve site devleti yapılanması ve denemesidir. Ayrıca tutunduğu sınırları belli ama büyütülecek bir bölgedir. Kobani, bölge ülkeleri için emperyalizmin bir oldu bittisidir. İktidar Partisi Milletvekili diyor ki; “Kobani’yi biz kurtardık.” Güzel de kimden kurtardınız? Kime kurtardınız?

Kobani’yi IŞİD’den yani, İngiliz-İsrail eksenli, ABD destekli sözde İslamcı terör gurubundan, ABD-İsrail Eksenli, İngiltere, Almanya ve Fransa destekli PKK terör örgütü için kurtardık.

IŞİD, Türkiye ile sınır komşusu olsa ne olurdu? Sözde ırk Mülahazalarını reddeden IŞİD Sünni görüntülü bir duruştu ve şeriatla yönettiği iddiasındaydı. Türkiye’ye rejim ihraç etmesi çok zordu. Zaten çıkış nedeni de, Körfez ve Musul Kerkük Petrollerinin Türkiye’siz Akdeniz’e taşınması için koridor oluşturmaktı. Avrupa’yı Türkiye’ye bağımlılıktan kurtarmaktı. Başka, İsrail için bölgeyi güvenli kılmak, Türkiye ile arasına tampon oluşturmak için çıkartılmıştı. Ayrıca bölgenin istikrarsızlaştırılması için yeni bir aktör olarak çıkartıldı.

Peki ya Kobani? Dedik ya bölge karmakarışık ve dengesizlik üzere oturtulacak. Hani PKK Bölücü ekseni diyor ya; “Bir dış gözlemci, üst akıl arabulucu olsun ya da nezaret etsin.” Kobani, IŞİD ile Türkiye arasında kalan ara bölgeyi, oluşturulacak Kürt Devleti için mihenk yapmak. Peki ya Barzani? Barzani başka bir Kürt Devleti olacak. Araplar nasıl bir sürü devlet. Birbirine karşı silahlanıyorlar. Aşiret Devletleri. Kürtler için de böyle bir düzen düşünülüyor. Nasılsa; Türkler de parça parça.

Bir örnek; Nahçivan, Azerbaycan’a bağlı. Ama arada Ermeniler’in işgal ettiği Karabağ var. Yani Nahçivan’ın Azerbaycan’la fiziki bağı kalmadı. Türkiye bakıyor adeta. Şimdi Nahçivan Meclisi, Türkiye’ye katılma kararı alsa, Azerbaycan bunu kabul etse, acaba TBMM’de kaç milletvekili, Nahçivan’ın ülkemize katılması için tereddütsüz ve sağına soluna bakmadan el kaldırabilir?

Açılımdan kaynaklanan boşluğu PKK’nın sığındığı üst akıl o kadar güzel kullanıyor ki. Bir yanda bölücü terör Kobani’de yuvalanıp uluslar arası meşruiyet kazanırken diğer yandan ülkemizde siyasi ve askeri eğitimini yürütüyor, alan hâkimiyeti için kendi tarafı olan kişi ve aileleri silahlandırıyor. Bölgedeki Kürt olmayan kişi ve aileleri, dindar ve bölücü olmayan Kürtleri baskı ile bölgeden çıkmaya zorluyor.

Kolluk elleri kolları bağlı ya da bağlandı. Reaksiyon göstermiyor. Şimdi bir de paralel unsurlar var. Her şaibeyi yükle onların üzerine gitsin. Oysa dün herkes Hocacıydı. Ya da ihmallerimizi kabul etmek yerine paralelcileri hedef göster. İhmallerin sorumlusu kim ise onlar bulunup hesap sorulmalıdır. Paralelci ya da değil.

Güneydoğu kaynayan bir kazan. Önümüzde genel seçimler var. Güneydoğu Anadolu’ya kaç parti gidebilecek? Seçimlerde PKK baskısına kim engel olacak? HDP Batı Anadolu’da istediği gibi seçim çalışması yapabiliyor. Peki diğer partiler Hakkâri’de aynı rahatlıkla çalışabilecekler mi? Hükümet kendisi bölgeye gitmesi ile övünüyor. Ama diğer partilerin de güvenle o bölgeye gitmesini temin etmek devletin, dolayısı ile hükümetin görevi değil mi?

Tabii burada geçmişte CHP’nin PKK ile anlaşarak Hakkari’de Türk Bayrağı bulundurmamasını savunmuyorum. Ancak bu çaresizlik çözümünde Hükümet de maalesef çözümsüzlüğün bir parçasıdır.

Ülkemiz, Trablus’tan Kırım’a, Adriyatik’ten Hazar’a, Hicaz, Kanal, Mısır, Cezayir, Kürdistan, Bosna, Lazistan.. Kocaman bir yurt idi, koca bir devlet idi hâsılı. Şimdi ne kaldı? Bu gidişle Konya kalır, Konya da bir bahane ile bölünür.

Etrafımız kirli bir çemberle sarıldı. İçeride eski Ergenekoncu hücreler tetikte. Uyutulmuş bekliyorlar. Cinayet ve faili meçhul deneyimleri çok yüksek. Paralel kadroların TSK, Emniyet, Adliye ve Mülkiye hücreleri çok aktif. Tedbir denen ikiyüzlü küçülmüşlük aynen 28 Şubat süreci yaşanıyor gibi.. O zaman kamudaki tüm unsurlar hedefti. Şimdi hükümetin şahsında devlet. Düşünün BDP için Urfa’da oy toplayan cemaat mensuplarını. Aynı şekilde İzmir’de ve diğer batı illerinde CHP için oy toplayan aynı kadroları. Daha TSK’indeki unsurlar harekete geçmediler. Zor, zor, zor…

Uzun Adam yalnız bırakılmamalı. Her anlamda yanında durulmalı… Ama bu duruş sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın söylemini çoğaltarak değil, müspet manada daha fazlayı isteyerek olmalı. 

(E) Yb. Halil MERT
Strateji ve Yönetim Uzmanı

Halil MERT

(E) Topçu Yarbay

Strateji ve Yönetim Uzmanı

https://www.youtube.com/user/81mert1 | Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...