Pazartesi, 18 Nisan 2011 11:11

Başkadır..!

Allah her namazda farz olarak okunmasını emrettiği Fatiha-yı Şerife de dosdoğru olanlar zümresinden bahseder.

Yani Hedefine ilerlerken hiçbir şeyden yılmayan ve hiçbir engelden zafiyet göstermeden hedefe doğru ilerleyen, hakkı söylemekten geri adım atmayan, harama meyletmeyen ila ahir… Her iyilikte sebatkâr olandan bahseder en azından benim anladığım budur.

“İbrahim (A.S) genç yaşta putları kırdığında tek başına idi. Babası dahi putperestlerden idi. Tüm devlet erkânı onun karşısında idi ve sonu yüzyıllarca konuşulacak bir ateşe atılmak oldu.

O insanları imana davet için asla taviz vermedi. Mancınıkta atılırken dahi Cebrail’ e (AS) bana yardım et ben insanlara hizmet edeceğim onların imanının kurtulmasına yardım edeceğim, onların kaybedilmiş haklarının kazanılmasına çaba sarf edeceğim demedi.

Hasbunallahi ve niğmel vekil dedi.

O evladını ve hanımını bir tek ot dahi bitmemiş bir araziye koyarken benim evladım ve hanımım gençlere ve kadınlara dini öğretecek, onlara imanı anlatacak dağ başına nasıl göndereyim orada medrese yok üniversite yok demedi.

Demediği içinde Allaha dost ve Halilül Rahman oldu. Ateşte Yanmayan oldu…”

Demek muzafferiyet bir kişi kalındığında bile davadan asla taviz vermeden, şartlar bunu gerektiriyor demeden, dosdoğru hedefe yani Hakka yürümekle olabilirdi.

Demek başarı sadece imanda ve inanmakta ve her şeyi göze almakta idi.

İşte davasına inananlar bir dava peşinde olanlar davalarını herşeyden üstün tutmalı ve bir kişi kalsalar dahi bu davayı sonuna kadar üstlenmelidirler. Aksi takdirde başarıya ve sonuca ulaşmak kesinlikle mümkün olmayacaktır.

Bu vesile ile bende derim ki; ASDER (Adaleti Savunanlar Derneği) olarak hiçbir siyasisi partiyi, sivil toplum kuruluşunu kendimize yandaş belirlemeyi amaç edinmeden davamız her ne ise o minvalde dosdoğru olalım. Yandaş olarak sadece Allah’ı bilelim ve tanıyalım.

Önümüzdeki milletvekili seçimlerinde herkim bizimle irtibatlı gösterilirse gösterilsin. Bizimle bağı varsa vardır yoksa yoktur. Biz bu noktada ifadelerimizi toplumla paylaşmaktan geri adım atmayalım. Destek olunması gerekiyorsa da çekinmeden olalım

Hakkı her daim ama düşmanın iştihasını kabartmadan haykırmalıyız. Dosta hatasını haykırırken düşman sevindirmemeliyiz. Ama dostu incitmeyeceğiz diye de hakkı esirgememeliyiz. O zaman dosdoğru olup olmadığımızı sorgulamak durumunda kalmış olmaz mıyız?

Bir kişi bile zulme uğramışsa, bir kişi bile haksızlığa uğramışsa ve hakkını alamamışsa susmak ne kadar doğrudur. Adalet yeryüzünde tam anlamı ile yerleşmişse tesis edilmiştir.

Başörtülü aday yoksa oyda yok diyen zihniyet neye hizmet ediyor. Başörtüsü için mücadele başkadır. Meclis de başörtüsü yoksa oyda yok başkadır. İkisi arasında var olan anlayış farkı yer ile gök arasında ki fark kadardır.

Sünneti seniyeye tabi olan kıyafetleri giyememek başkadır, bunları çağ dışı göstermek başkadır.

İman hizmetinde modern teknikleri tercih etmek başkadır ama televizyonlarda asırlardır süre gelen kıyafetleri giydirip bu kişileri derin güçlerle irtibatlı gösterip nifak tohumları ekmek başkadır.

İlim Çin'de bile olsa alın demek başkadır, gayri meşru metotlarla bu ilmi almak başkadır.

Farz ilimleri almak her müslüman'a farz iken almamak ya da eksik almak başkadır, farzı kifaye ilimlerde yoğun meşguliyet ve hizmette baş tacı yapmak başkadır.

Yoklukta zirve olmak başkadır, var olmak başkadır.

Allah bizleri razı olduğu kullarından eylesin sevgili dostlar.

Kalın Sağlıcakla…

Hamza Eroğlu

17.04.2011

Hamza Eroğlu

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...