Cuma, 05 Şubat 2010 14:01

GATAKULLİ...!

GATAKULLİ...!
 
GATA (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) yine bir skandalla gündeme girdi.
Meğer ne marifetler varmış bu askeri hastanede.
Daha önce orada görev yapanların hatıralarında mutlaka ilginç olaylar mevcuttur.
Ben GATA'ya sadece muayene olmaya gittim.
Eşimi götürecek sağlık sorunu yaşamadım çok şükür.
Atatürk,''Beni Türk hekimlerine emanet edin'' demiş.Ama hekim olmadan önce insan olmak şart..!
İnsan değilse, insana da saygı duymuyorsa ancak böyle hekim olur.
Tabi GATA'da görevli insan hekimlere şükran duyuyoruz.
Tabi ki tüm silahlı kuvvetler içinde olduğu gibi GATA'da da çürük elmalar azınlıkta.
Sözümüz o çürüklere. Sitemimiz, eleştirimizde o çürüklere sahip çıkan,sepetten atmayan,tüm kurumun işam altında kalmasına sebep olanlara...
...
GATA nedense hep ilginç olaylara sahne oluyor.
İleri derecede mason olduğu basına belgeleriyle yansıyan Tuğg.Yalçın IŞIMER vakası yaşandı.
Peygamber efendimize ''çöl bedevisi'' yakıştırması yapmış, İstiklal Marşı şairimiz M.Akif ERSOY'a hakaret etmişti.
Peki, Genelkurmay ne yaptı? Bu tarih ve mukaddesat  düşmanını terfi ettirdi.
O zaman bu adamı aramış ve telefonla görüşmüştüm.
Santralden bağlamayacaklarını tahmin etmeme rağmen aradım, Emekli Binbaşı olduğumu Generalimle görüşmek istediğimi söyledim.
Sekreter bağladı. Selamlama, hal hatır muhabbetinden sonra neden böyle bir konuşma yapma gereği duyduğunu sordum.
Konuşmalarının yanlış anlaşıldığını ve yanlış aktarıldığını söyledi.
Ben de bu yaklaşımının bazı çevreler ile irtibatlandırıldığını, bu konudaki düşüncesini anlamak istediğimi söyleyince,
''Beyefendi, siz binbaşı olamazsınız''  dedi.
Ben de ''Size telefonda kimlik gösterecek değilim, ancak size bu itiraz ve eleştiriyi yapmam için binbaşı olmam gerekmez! Bir vatandaş olarakta bu konuşmanızı tasvip etmiyorum..!''dedim.Telefon kapanmıştı...
Benim konuşma tarzım ve ifadelerim onun kafasındaki subay şablonuyla uyuşmuyordu.
O;beyni yıkanmış, komutanın yaptığı herşeyi onaylayan,hiçbir şekilde itiraz etmeyen personele alışmıştı.
...
GATA, komutanlarından birinin intiharı ile gündeme gelmişti.
Tümg. Fahrettin ASLAN, esrarengiz bir şekilde hayatına son vermişti.
...
GATA, bazı malum kişilere çürük raporu düzenlenen bir hastaneydi.
Çürük denilen adamlar sağlam sağlam geziyorsa,o çürük raporunu verenlerin ne derece sağlam olduğunu iyi düşünmek gerekir..!
Yarsav başkanı Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU'nun çürük raporu basında tartışma konusu olmuştu...
...
GATA, engerekon(!) çetesinin sanıklarının tahliye üssü görevini de yerine getiren bir merkez gibi de biliniyor maalesef..!
...
Aynı GATA, şimdide Başbakan'ın hanımını, başörtülü olduğu için, hasta ziyaretine almamasıyla gündemde.
GATA, Başbakan'a bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığına ait bir hastane...
Orada çalışanlar da Başbakan'a bağlı memurlar, rütbesi ne olursa olsun...
Böyle bir saygısızlığa dünyanın hiçbir ülkesinde aklı başındakiler cesaret edemez.
Cahilin cesur olma özelliği ayrı tabi..!
Emine hanım oraya sanatçı Nejat UYGUR'u ziyarete gitmek istemiş, bir nezaket ziyareti...Zorunlu değil...
Ancak, herşeye rağmen hastaneye alınmaması skandal,daha da doğrusu rezalet...
Emine hanımın ziyarette ısrarcı olmayıp dışarıda buluşması ise bambaşka bir hassasiyet ve büyüklük...Anlayana..!
Diğer yanda olayın daha can yakıcı bir boyutu var.
Nezaket ziyareti için değil, cephede yaralanan,vatan için elini ayağını kaybeden,gazi olan evladını bağrına basmaya gelen analar,bacılar var.
Onların ziyareti zorunlu..!Hangi ananın yüreği evladını göremeden sükun bulur..?
İşte o analar,bacılar da GATA'ya sokulmuyor...Başörtülü diye..!
Bu saygısızlık değil,kelimenin tam anlamıyla VİCDANSIZLIK...!
Bunun hiçbir kitapta yeri yok..!
Cenevre sözleşmesine göre bu muameleyi düşmana bile yapamazsınız...Bırakın vicdanı..!
...
Başbakan;''Yaşadıklarımı anlatsam, ülkem bunları kaldıramaz. Biz orada (GATA) eşimin gözyaşlarına mahkum kaldık.yaşadıklarımı belki siyasetten çekildikten sonra kaleme alacağım...''diyor.
Reis kusura bakma..!
Bu düşüncene saygı duyuyorum,ama katılmıyorum..!
Bugüne dek hep böyle düşündüğümüz için memleket bu hale geldi..
Bu sadece senin sorumluluğun değil. Millet olarak sorumluluklarımızdan hep kaçtık, görmezden geldik, emeklilikten sonra yazacağımız hatıralara havale ettik...
Halbuki herkes azıcık elini taşın altına koysa, haklı tepkisini bedelini göze alarak gösterseydi, bugünlerimiz farklı olurdu...
Sizin ne bedeller ödediğinizi de bütün millet biliyor.Ama bu millet vekaleten bütün bedelleri de size ödetmek istiyor..!
...
Görevde iken yemekli toplantılar, kokteyller vs. olduğunda özellikle eşimle beraber, başörtülü olarak katılmayı ayrı bir görev bilirdim.
Ben subaydım, eşim de görüldüğü gibiydi...
Bazıları rahatsız olabilirdi..ki sonradan ordudan ayrılırken birlik komutanı bu konuda kendisinin şahit olduğu rahatsızlık ifadelerini üzülerek bana aktarmıştı.
Bana göre bir subayında eşi başörtülü olabilirdi ve gayet normaldi... Aksi halde ben kendimi inkar etmiş olurdum...
Çevremdeki insanların da bunu böyle görüp alışması gerekiyordu...
Fakat önce biz kendimizi inkar ettik..!
Önce biz eşimizin başörtüsünü yok farzettik, bir anlamda eşimizi de..!
Önce biz başörtüsünü suç olarak içselleştirdik..!
Hatta eşime görev vermiştim.Evde oturmayacaksın,orduevine gidip başörtünle o mekanda başörtülü bulunulabileceğini göstereceksin..!
İlk gittiğinde almak istememişler. Fakat benim tembihlediğim şekilde ısrar edince kapıyı açmak zorunda kalmışlar.
Sonraki gidişlerinde tabi ki sorun olmadı.
O Eskişehir orduevinde nöbetçi başörtülü olarak bir müddet görevini yaptı..!
...
EMASYA kaldırıldı...
Kıyamet kopmadı.
Zaten varlığı usulsüz ve gereksizdi.
Ancak, daha çok emasya'lar var çevremizde, kafalarımızda, sosyal hayatımızda..!
Millet, senin bu yönünü seviyor Başbakan'ım..!
Yapılamayanları yapmanı..!
Düşünülemeyenleri düşünmeni..!
Artık gözyaşlarına mahkum olmayalım...
YAŞ'aran kararları da kurutalım..!
 
Muatafa HACIMUSTAFAOĞULLARI
E.BİNBAŞI
ASDER GN.BŞK.YRD.

Son Düzenlenme Cumartesi, 06 Şubat 2010 14:01
Mustafa Hacımustafaoğulları

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki Mehmet ERDİL Cumartesi, 13 Şubat 2010 18:19 yazan Mehmet ERDİL

    İnsan evvela Allahtan korkar, o bunlarda yok. Sonra Adaletten korkar, oda yok. sonra hukuktan korkar, oda yok. Kuldan utanır, oda yok. Şimdi hal ve durum aynen böyle iken, ne kadar yazarsak yazalım kendimiz yazar kendimiz okuruz. Onlarla aynen dalga geçmek lazım, çünkü onlarda ademoğlundan bir irsiyet malesef kalmamıştır.Bu yüzden bizim cenaha acilen bir Bekir Coşkun ile Yılmaz ÖZDİL bulunmalıdır. çivi çiviyi söker.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...