Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Salı, 31 Ekim 2017 10:03

Güneş doğuyorsa üzerimize “umut” var demektir

Batı medeniyetinin yükselişe geçtiği 17. yüzyıldan günümüze; yok edilen ya da fosilleştirilen dünya medeniyetlerinin yanında, büyük yaralar alsa da varlığını devam ettiren İslâm medeniyeti ve Müslümanlık tarihî bir eşiğin önündedir.

Batı paganizmi ve modern kültürün dünyanın dört bir yanını saran ezici üstünlüğü altında, Müslüman kitleler de öğrenilmiş/teslim olunmuş bir çaresizliği yaşamakta.

Ülkemiz özelinde, mü’min kimlikli kişilerin konuşmalarına da açıkça yansıyan karamsar bir hava var: Önümüz arkamız karanlık. Tünelin ucunda ışık görünmüyor. Rüşvet, ahlâksızlık, uyuşturucu ve alkol almış başını gitmiş. Aile mefhumu büyük yara almış, zina hayatın kabullenilen bir olgusu olmuş. İktidar kibri, her düzlemde güç zehirlenmesi ufkumuza karabasan gibi çökmüş. Müslüman coğrafya üzerine üşüşen emperyalistlerin de iğvasıyla önce kendi çocuklarının kan ve zulüm kokan didişmelerinin arenası haline gelmiş. Şehirlerimiz enkaz yığınına dönmüş, insanlarımız sığınacak yer bulmakta aciz. Yeraltı/ yerüstü kaynaklarımız talan edilmiş.  Ölen Müslüman öldüren Müslüman…

Evet. Eleştirel bir bakış açısı ve söyleme her zaman ihtiyacımız var. Ne ki, konuşmalarımız sorunun parçası olmaktan öteye geçemiyor. Kara bir deliğe akıp gidiyoruz. “Kesin bilgimiz olmayan şeylerin ardına düşerek” dedikodu mekanizmasını geçemeyen olay örgüleriyle zihnimizi inşa ediyoruz. Elbette söylenenlerin içerisinde doğrular vardır ama tek taraflı, tek boyutlu değerlendirmelerle oluşturulan gerçeklik kime ve neye hizmet eder.

Yakın zamanda, ziyaretime gelen genç bir adamdan aldığım ders muhteşemdi: “Arsızlık, yolsuzluk, günah v.s. işleyen birini gördüğümüzde hemen mahkum edip her yerde onu konuşuyoruz, hakkında hüküm veriyoruz. Günahına şahidiz ama tevbesine değil…”

Konuşmayı hak etmemiz gerekiyor. Kalbimiz, dilimiz ve fiillerimiz aynı yöne bakmalı. İman teslimiyetle beraber bir güven işi değil midir? İnsan umudunu nereye bağlarsa oraya aittir.

Mü’min kişinin konuşmaları kimseyi zehirlememeli. Başta kendisini… Bütün peygamberler kapkara tablolar, buhranlar, zulümler üzerine gönderilmedi mi? İç karartıcı, motivasyon kırıcı konuşmaların, genellikle oturanlardan geldiği ifade ediliyor. Çok da itiraz edilecek bir tespit değil doğrusu.

Mü’minin söylemi “Umudu” vurmamalı. Umutsuzluk niçin haramdır, üzerinde iyice düşünmeliyiz. Büyük oyun kurucu Rabbimizin mülkünde yaşayıp şeytanî güçlerin kara örtülerinin altında karanlığa, çaresizliğe kendimizi mahkum etmek çok iç acıtıcı…

Sahte güçlerin kara örtülerini kaldırarak oyunu bozabiliriz.

Umudunuz varsa güveniniz, güveniniz varsa imanınız var demektir…

Kan, zulüm ve gözyaşı tablolarını, acizliği; değişmez vaka, içinden çıkılmaz kapan olarak görürsek hayatı hakka uygun inşa etme umudunu yitirmişiz demektir. Her an yaratma üzere olan şanı büyük Rabbimiz her şeyi bir anda değiştirir ama öncelikle bizden gayret, fedakârlık, iş, işlem beklemektedir. Kim nasıldır bilsin için…

Yeryüzünde ve gökyüzünde en büyük imkân Allah’tır. En büyük imkân en büyük müjde demektir.

Kıyamet, yeryüzünün bir anda değersizleşmesi kum tanesine dönmesidir. Sahte önderlerin, içi boş ideolojilerin kara günüdür.

 Mü’minler gerçekliği mutlaklaştırmadan dikkate alarak, hakikate sarsılmaz bir bağlılık içinde olmalıdır: Ayakta ve iş üzerinde.

Rabbimiz, peygamberimize umudunu diri tutacak müjdeler veriyor kutlu Kitabımızda:

1. Yükselen aydınlığa yemin olsun ki!

2. Dinginleşen geceye yemin olsun ki!

3. Rabbin ne darıldı sana; ne terk etti seni

4. Şunu bil ki, senin için, gelecek geçmişten iyi olacak.

5. Rabbin sana verecek; sen de memnun kalacaksın. (Duha – 93)

1.     İçini ferahlatmadık mı?

2-3. Belini büken yükü kaldırmadık mı?

4.     Şanını yüceltmedik mi?

5.     Zaten her zorluğun yanında bir kolaylık vardı.

6.     Her zorluğun yanında bir kolaylık yine olacak.

7-8. O halde işin bitince kalk ve özlemle Rabbine yönel! (İnşirah – 94)

Yeryüzünde tek bir insan Allah’a iman ettikçe kıyamet kopmayacağına göre, her doğan gün umutipine sarılmamız, hayırlı işler ardında koşturmamız için taze bir başlangıçtır

Teşvik ve eleştirilerin umudu yeşertmesi temennisiyle… 

 
Son Düzenlenme Salı, 31 Ekim 2017 10:32

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...