Cuma, 03 Mart 2017 11:09

Öyleyse bu adamlar niye hâlâ zindanda?

Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Onursal Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Karar’a verdiği beyanatta, 28 Şubat Darbesi’nin sebep olduğu mağduriyetlerin geniş bir kesimde devam ettiğini belirtip, bunların giderilmesi için Meclis ve hükümetten hassasiyet beklediklerini ifade etti.

ASDER olarak, Yüksek Askerî Şura kararlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılmak zorunda kalanların geçmişe dönük haklarının iadesi ve bugüne kadar hiçbir düzenlemeden yararlanamayan kararname mağdurları için iki ayrı teklif üzerinde çalıştıklarını anlatan Tanrıverdi, sivil mağdurlar için de yakın zamanda bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirtti.

Sivil mağdurlar konusunda şöyle dedi Tanrıverdi: “Öğrencilikte mağdur edilenler var, devlet memuruyken çıkartılanlar var, bunlar geri alındıktan sonra geriye dönük bir kısım hakları var, SGK’yla ilgili sorunları var. Darbeler bir daha olmasın dersek iki şart var: Birisi darbecileri cezalandırmak, ikincisi darbe mağdurlarının mağduriyetini gidermek.”

Çok gerekli ve takdire şayan bir gayret; fakat sivil mağdurlar bahsinde haksız yere hapse tıkılan veya haddinden fazla hapis cezası alan İslami hareket mensupları ihmal edilmemeli.

Bu hususta sadece 28 Şubat Süreci’nde meydana gelen mağduriyetler üzerinde durmak da doğru olmaz.

Eski Türkiye, 28 Şubat’tan evvel de eski Türkiye idi.

O Türkiye’de İslamcıların nasıl kolayca terörist diye yaftalanabildiğini hatırlayalım lütfen.

Ufak tefek suçların nasıl abartıldığını da hatırlayalım.

“Derin devlet”in tuzaklarını da hatırlayalım.

***

Tek bir kurşun atmadığı halde 24 senedir silahlı terörist diye zindanda tutulanlar var.

28 Şubat Süreci’nde “derin devlet” elemanlarının kurmaya çalıştığı bir terör örgütü tezgâhına alet olmayı reddettiği için iftiraya uğrayan ve bu iftira neticesinde ta 2012’de 12 sene 6 ay hapis cezası alan bile var: Baha Joughel (Çığıl).

Suriye Türklerinden olan Baha kardeşimiz 28 Şubat Cuntası’nın yargı ayağındaki en önemli temsilcisi olan Nuh Mete Yüksel’in hazırladığı iddianameyle 2000 senesinde yargılanmaya başladı ve 12 sene sonra FETÖ’cü yargı mensupları tarafından mahkûm edildi.

Bugün hem 28 Şubat’çılar hem de FETÖ’cüler lanetleniyor, ama onların verdiği haksız kararlar hüküm sürmeye devam edebiliyor maalesef.

Senelerdir zindanda olan Baha Çığıl, “Anayasa Mahkemesi”ne duruşmalı yeniden yargılama ve infazın durdurulması için müracaatta bulundu, “Ergenekon” ve “Balyoz” davalarından sayısız emsal gösterdi, fakat derdini anlatamadı…

***

“28 Şubat Hukuku” bir darbe hukuku muydu değil miydi?

Kesinlikle darbe hukukuydu diyorsak, o hukukun günümüze yansıyan neticelerini tümüyle ortadan kaldırmak boynunuzun borcudur.

Bence bu hususta yeniden yargılamalarla filan uğraşmayıp, o dönemde ve dahî ondan önceki senelerde, kan dökmediği halde terörist yaftasıyla mahkum edilip halen zindanda tutulan herkesin -yaşın yanında kuruyu da kurtarmak pahasına- özel bir kanunla af edilmesi lazım.

Bu kanuna, FETÖ’cü yargı mensuplarının mahkûm ettikleri de dahil edilmeli.

HSYK, FETÖ’cü hakim ve savcıların “…örgütlü olarak yargı içerisinde yuvalandıkları, verdikleri kararlarda gerekçeleri gizledikleri, kasıtlı, taraflı ve delilsiz davalar açtıkları…” gerekçesiyle görevden alındıklarını/atıldıklarını söylemiyor mu?

Öyleyse gereğinin yapılmasını arz ederiz.

Hakan Albayrak

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...