Perşembe, 22 Ağustos 2013 15:12

Balyoz senaryosu Mısır’da uygulanıyor

Bazı “Gezi zekâlı” kişiler tarafından inançlı insanlara uygulanmak üzere yaptıkları daha sonra da “iyot” gibi planları ortaya çıkınca inkâr ettikleri Balyoz darbe planını hatırlarsınız. Orada insanı dehşete düşürecek şer planlar vardı. Fatih camiini bombalamak, sonra bombalama eyleminin Müslüman camii cemaatinin üzerine yıkarak, insanları toplayıp daha sonra stadyumlara götürmek gibi insanlık dışıplanları vardı. Rabbime şükürler olsun bu planlar onların sonu oldu. Şimdi dilenci gibi merhamet dileniyorlar.
 
Bu planlar karşısında birçok kişi “deli saçması”  dedi. Hatta o zaman ki genelkurmay başkanı İlker Başbuğ kükredi, “ Düşman üzerine Allah Allah diyerek giden bu ordunun mensupları Mehmetçik camii bombalamaz!” Dışaridan bakılınca çok güzel bir cümle. Keşke işin gerçeği böyle olsa, orduda sorun yok. Esas problem bu ordunun içine odaklanmış mezhepçi, aşırı solcu, Sabataycı bazı soytarıların yaptıkları tezgâhlar. Yoksa Mehmetçik halktır. Ama sahte elit tabakası kendini  “Mehmet Ağa “ olarak görür.
 
Bazı rütbeli subayların erlere yani Mehmetçiklere nasıl baktığını çok iyi biliyorum.  Askerlere merhametli yaklaşıyoruz, onlara kötü muamele etmiyoruz diye subay gazinosunda bize nutuk çekenleri, Mehmetçik hakkında neler sarf ettiklerini burada anlatmak niyetinde değilim. Birçok rütbeli subayın erleri sadece amaçlarına ulaşmak için kullanacakları bir araç olarak gördüklerini unutmamak gerekir.
 
Yapacakları darbeyi kendileri uzaktan kontrol edecek, halkın üzerine Anadolu’dan gelen masum çocukları sürecekler. Halk ile rütbesiz askerler birbirlerini kırsın üst dereceli rütbelerde olan subaylar da bu işten menfaat sağlasın diye planlar yaptılar. Hem de kaç tane plan. Ama hiçbirini yapmaya cesaret edemediler. Bu toprakların çocuğu kendi halkına kurşun sıkmaz!. Mehmetçikten bu duyguyu alamadıkları için bu darbelere bir türlü yeltenemediler.
 
Tabii büyük konuşmamak gerekir. Ayni cümleyi Mısır ordusu içinde rahatlıkla kurabiliriz. Üstelik Mısır ordusunda namaz ibadeti serbesttir. Bizdeki gibi gizli kapaklı namaz ve diğer ibadetler yapılmaz. Üst rütbeliler namaz kılmasa da Mısır’ın Mehmetçiği cemaatle namaz kılar. Çünkü Mısır ordusu ideolojik bir ordu değildir,para kazanılacak bir yer olarak görülür. Ülkenin kaynaklarını orduya aktarırlar.Yolsuzluk, rüşvet, kaçakçılık, vatan bilgilerini İsrail ve diğer ülkelere az bir para karşılığında satmak üst dereceli subaylar için normal olan bir olaydır.
 
Bundan dolayı ülke ekonomisinin yüzde 60’i subayların elindedir. Bunca fakirliğin olduğu bir ülkede nasıl olur da ordu mensupları bu kadar zengin ve aşırı servetin sahibi olur demeyin, başta ABD ve Siyonist İsrail yanı başında güçlü ordusu olan bir Mısır istemez. Ordunun üst yöneticilerinin hırsız, vatan haini ve yolsuzluk yapankişilerden olmasını ister ki daha sonra istediği onlara iş yaptırabilsin.
 
Şimdi tam da zamanı geldi. Mısır subaylarını besleyen odaklar semeresini almaya başladı. Düşmana karşı hiçbir başarı elde edemeyen Mısır ordusu kendi halkını katletmeye başladı. Askeri cuntaya karşı insan haklarını savunan barışçıl gösteri yapan sivil halka karşı gerçek kurşun yağdıran Mısır ordusu katliam yapmaya devam ediyor. Elinde sadece Kur’an-i Kerim olan, namaz kılan sivillere karşı sözünü geçiremeyen Firavun bozuntuları sözde güçlü olduğunu kanıtlamak için askerler ateş etme emrini veriyor.
 
Firavunun askerleri katliam yapıyor

O askerlerden bazıları hiç tereddüt etmeden halkın üzerine kurşun yağdırıyor. Belki de ayni ismi paylaşan, ayni şehirden olan insanlara karşı kurşun sıkıyor. Peki, ne için? Birazcık para için. Yazıklar olsun size! Yuh olsun size! Onun için hiçbir zaman büyük konuşmamak lazım. “Bizim ordu böyle şey yapmaz” demeyin. Her kurumda olduğu gibi ordularda da sütü bozuklar olabilir. Canlı örneğini Mısır’da görüyoruz. Onun için hiçbir zaman askerden ve ordudan medet beklemeyeceksin. Ordunun görevi var. Onlar vatanı korumak için eğitim almışlar. En iyi bildikleri işi yapmaları lazım. Eğer ordu sivillerin işine karışırsa katliam yapar.      
 
Türkiye için planlanan Balyoz darbe planı şimdi Mısır’da tam anlamı ile uygulanıyor.Camiler bombalanıyor. Masum halkın üzerine tanklarla ve ağır silahlarla ateş ediliyor. Katlettikleri sivillerin sayısı şimdiden 4 binin üzerine çıktı. 11 binin üzerinde de yaralı var. Bu katil ordu cesetleri çalmaya başladı. Çalamadıklarını isehastaneleri yakarak delillerin ortadan kalkmasına çalışıyor. Ayrıca çaldığı cesetleri sahiplerine vermek için onlardan bir dilekçe vermesini istiyorlar. Dilekçede “ Babam veya oğlum, eşim her kimse İntihar etti” ibaresini yazdırıp imzaladıktan sonra ancak na’şı böylece teslim ediyorlar. Gözaltına alınan kişileri yolda infaz ediyorlar.
 
Bu katiller ordusu mutlaka yargılanacaktır. Her biri birbirinden daha suçlu oldukları için birbirlerine kenetlendiler. Kaçsalar bile gidecekler bir ülke yok. Bakmayın arkalarında şimdi ABD, AB, İsrail, Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve diğer bazı diktatör ülkelerin olduğunu. Bu katiller yarın söz konusu ülkelerden birine kaçmaya çalışsa hiçbiri bu katilleri kabul etmez. “Kendi ülkenizde kalın ve katliama devam edin yoksa sizin için başka çıkar yol yok” derler. Onun içinde bu Firavun kalıntıları Mısır’daki kardeşlerimizi katletmeye devamedecekler. Ancak nereye kadar?
 
Zülüm ne kadar hükümran alabilir ki? Bu topraklarda Firavunlar yaşadı. Onların zulmünün nişaneleri Piramitler hala ayakta. Hz. Musa’nın diktatör ve zalimlere karşı verdiği mücadele Kur’an-i Kerim’de açıkça anlatılıyor. Zalimler hiçbir zaman başarılı olamadı. Onlar ancak yalancı güç göstererek belli bir müddet hükümran olur sonra acı bir şekilde helak olur giderler.
 
Mısır’daki katiller ordusu şimdi gerici Arap sermayesi ve Siyonist işbirlikçilerinindesteği ile katliam yapmaya devam ediyor. Özellikle İhvan-i Müslimün liderlerinden olan kişilerin çocukları, eşleri ve akrabaları şehid ediliyor. Ama o liderlerde zerre kadar tereddüt ve geri çekilme işareti yok. “El Hükmü Lillah” diyorlar. İhvan Mısır’da kanları ile tarih yazıyor. İnsanlık bundan dersler çıkarmalıdır.
 
Demokrasi denen yalan rejim ve bu rejimi savunanlar ortada kaldı. Hani demokrasi nerede? Sahte insan hakları savunucuları nerede? Bunca katliam ve zülüm karşısında seslerini çıkaramayan Çapulcular nerede? Taksimi ve ülkeyi yakmaya çalışan bidon kafalı “Gezi zekâlılar” nerede? Sözde yeşili korumaya çalışan insan müsveddeleri Mısır’daki katliamı ayakta alkışlıyorlar. Gazete ve Televizyonlarında her gün Mısır’daki katliama ortak oluyorlar.
 
Bazı sözde liberal olarak geçinen eski anarşist, solcu, Sabatayci, dönek ve satılmışkişilerde Mısır’daki katliamı “temizlik hareketi” olarak lanse etmeye çalışıyor. Yarın rüzgâr İhvan’dan yana dönerse inanın bu müptezeller senden benden daha fazla insan haklarını savunan pozisyonuna bürünecekler. Çünkü utanmaz, arlanmaz ve Sayın Başbakanın tabiri ile “ Omurgasız” olan kişiliksiz kişilerdir.    
 
Firavun mu yoksa Hz. Musa'nın mı yanındayız?  

Mısır tarhı boyunca çok büyük zulümler ve diktatörler gördü. Onun içinde halka ve topluma baktığımızda iki keskin kutup görüyoruz. Bir tarafta Firavun ve onun sadık köpekleri diğer tarafta ise Hz. Musa ve onun sadık dostları. Şimdi de ayni durum gözler önündedir. Katil cuntacılar adına masum halkı birkaç kuruş karşılığında katleden “Baltacı” katiller, öbür taraftan kefenini alıp zulme karşı dur demeye çalışan, hatta 17 yaşındaki ciğer paresi kızı kahpe kurşunlarla şehid edilmesine rağmen zerre kadar geri çekilmeyi düşünmeyen ve tereddüt etmeyen, babasınınna’şını daha toprağa vermeden kendisinin şehid düştüğüne şahit olduğumuzyiğitlerin olduğunu görüyoruz. Tüm bunlara rağmen hala barışçıl gösterilere veinsanlığın şerefini kurtarmaya çalışanlara selam olsun.  
 
Kahire’nin Rabiatul AdeviyyeNahda ve Ramses meydanları ile El-Feth Camiibugünlerde Müslümanların kanları ile kızıla boyanıyor. Camiler Mısır ordusu tarafından kurşunlanıyor. Camiye sığınanlara ordu destekli Baltacı kiralık katillerMüslümanları hunharca katlederken bir yandan da ayni karanlık ekip Kamu binalarınıve Kiliseleri yakarak bunu vahşeti İhvan ‘in üzerine atmaya çalışıyor. Böylece İhvan ’in ülkede yasaklanması için sözde delil bulmuş olacaklar. 
 
Bu kararlı ve vakarlı duruş ancak iman ve inanç ekseninde olur. Sahte Arapşeyhleri, düzenbaz demokratlar, liberaller ve insan hakları savunucular ile bu olayda unutulmaya yüz tutmuş olan kendi gerçek yüzlerini ortaya çıkardılar. Onun için Rabbul Âlemin bize “ Kâfirleri dost edinmeyin!” diyor. Burada tevile gitmeye gerek yok. Gâvur her zaman gâvurdur. Bu bize Allah’ın bildirdiği bir emirdir. Maalesef bazı Müslüman bildiğimiz veya “dönüş yaptı” dediğimiz kişilerde kâfirlerin yanında yer aldı.
 
Balyoz darbe planı, Ergenekon Terör Örgütü veya diğer cunta planları gerçekleşmiş olsaydı, şimdi Mısır’da yaşananlar bizim ülkemizde de aynısı yaşanacaktı. Bundan hiç şüpheniz olmasın. 28 Şubat’ta neler yaptıklarını unutmayalım. Onlar buz dağının görünen kısmı idi. Şimdi bu kesimin ağlayıp sızlamasına aldırmayın. Onlar sadece ellerindeki medya gücünü ve imkânlarını kullanarak yok etmek istediği, “yarasa” olarak gördüğü halkı yanlarına çekmek istiyorlar. “Zalimlere asla meyl etmeyin”. Bu zalim yerli Balyozcu’lar olabileceği gibi Mısırlı Firavunun Balyozcu’ları da olabilir.          
 
Aziz dostlar, burada önemli olan döneklerin, sahte demokrat ve insan hakları savunucuları değil bizim nerede durduğumuzdur. Firavunun yanında mı yer alıyoruz, Hz. Musa ve arkadaşlarının yanında mı yer alıyoruz? Önemli olan budur.
Aslan Balcı

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...