Perşembe, 15 Ağustos 2013 12:54

Kendini liberal zannederken darbeci olmak

Kahire'nin Tahrir Meydanı'nda toplanıp Cumhurbaşkanı Mursi'nin askeri darbeyle devrilmesi için gösteri yapan kalabalıklar, acaba ileride Adeviyye Meydanı'nda darbecilerin girişecekleri katliamın çapını hesap etmişler miydi?
Oysa Tahrir Meydanı'ndaki darbe davetçileri arasında, diktatör Mübarek'in devrilmesi ile sonuçlanan Arap Baharı'nın eylemcileri olan Mısır liberalleri de vardı.
Demek ki sadece diktatöre karşı olmak, bir siyasal konumun tek belirleyicisi olamıyor. Kendi toplumundaki sana benzemeyen, senden farklı düşünen kesimleri de tanıyıp anlamaya ve demokrasiye ilişkin asgari müşterekleri oluşturmaya çalışacaksın.
Siyasetten sürekli dışlanan Mısır'daki "İhvan"ı anlamadan ve onlarla demokrasinin asgari müşterekleri üzerinde uzlaşma kurmadan, ha liberal, ha faşist olmuşsun, fark etmiyor.

Maşa olmak tehlikesi
Sonunda imtiyazlarından başka bir şey düşünmeyen Sisi benzeri darbecilerin maşası oluyorsun.
Bizdeki Tahrir Meydanı'na bakıp Taksim Meydanı'nı gören endişeli liberaller, Türk siyasal deneyimi ile Mısır'ın deneyimi arasındaki farkın farkında değillerdi.
Türk toplumu ve demokratik siyasal yaşamımızda "Siyasal İslam" çok partili demokrasiye geçtiğimiz günden beri kabul edilmiş ağırlıklı bir gerçek... Önce büyük merkez-sağ partilerin iç koalisyonlarında yer aldılar. Erbakan'ın Ecevit'le yaptığı koalisyonla da, siyasetteki özgün ağırlıklarını sahnelediler.
Unutmayalım... 1974'teki CHP-MSP koalisyonu, Erbakan'ın Türkiye'ye şeriat rejimi getirmek istemesinden ötürü değil, Ecevit'le Erbakan arasındaki "Kıbrıs'ın fatihi sen misin, ben miyim" anlaşmazlığından dolayı dağıldı.

Hangisi şeriatçıydı ki?

Ayrıca Türk demokrasisine ara veren darbelere hedef olan ne Menderes, ne de Demirel şeriatçıydılar... Atatürk için "Seni sevmek milli ibadettir" diyen Celal Bayar'ın ve Atatürk'ü ölümünden 15 yıl sonra Anıtkabir'e defneden Demokrat Parti iktidarının bir darbeyle 27 Mayıs 1960'ta devrilmesini "Kemalist" gerekçelere konu etmek akla sığar mı?
Darbeye böyle zırva gerekçeler aramak söz konusu olduğunda, Siyasal İslam'ın seçilmiş iktidarını darbe ile deviren Mısır'ın Sisi'sine de Kemalist mi diyeceksiniz?
Tabii bir de "Dış konjonktür" meselesi var.
Bu dış konjonktürü belirleyen Batı'nın liderleri de Mısır'ın darbeci liberalleri kadar bilinçsizler. Darbeye "Darbe" diyemediler ve Sisi darbesine hem siyasi hem de maddi destek verdiler.

İsrail ve Amerika
Şimdi Adevviye Meydanı'nda dökülen kanlar yüzünden ılımlı ve demokrat Siyasal İslam da, global ölçekte kendisini ezilmiş, katledilmiş hissediyor. Seçilmiş Mursi'ye tahammül edemeyen İsrail ve Amerika, tüm İslam dünyasının El Kaideleşecebileceğini hesap edecek ön görüden yoksunmuşlar meğer...
Özetle Türkiye'mizin, demokrasimizin, istikrarımızın kıymetini bilelim. Kendimizi liberal zannederken bir anda darbeci olabileceğimizi hep göz önünde tutalım. Görüş farklılıklarımızın yanında demokrasiye dönük ortak bağlılığımızı hep vurgulayalım.
Kişilere ve sizin oy vermediğiniz partilere dönük saplantılar bir siyasal tutum değil siyasal bir ruh hastalığıdır...

Mehmet Barlas

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...