Pazartesi, 23 Nisan 2018 18:04

Kaybolan değerlerimiz üstün zekalılar

2 Haziran’da yapılacak Liselere Geçiş Sınavı’nın (LGS) kılavuzu yayınlandı. Kılavuz incelendiğinde daha önce sınavla girilen bazı okulların seçilerek yine sınava tabi tutulduğu, ancak bazı okullarda yalnızca bir veya iki sınıfın ‘nitelikli okul’ olarak belirlendiği görüldü. Sınavla girilen okullara ‘nitelikli okul’ adını veren Sayın Milli Eğitim Bakanı’nın aynı müfredatı okutan diğer okullara ve sınıflara niteliksiz mi dediği de merak konusu oldu. Liselere Kayıt Sistemi (LKS) belki öğrencilerin ulaşım sorununu çözecek ama insan kaynaklarımızın, özellikle üstün zekalı öğrencilerimizin toplum adına değerlendirilmesinde yeterli olabilecek mi?

Eğitimin başarısını yalnızca okul ve derslik sayısının artırılması, okullardaki teknik donanımının geliştirilmesi olarak gören yönetim anlayışı ile Milli Eğitim’den beklenen 2023, 2053, 2071 vizyonunu kendine hedef seçen ‘nitelikli öğrencilerin’ yetiştiremeyeceği herkesin malumudur. Popüler kültür aracılığıyla emperyalist ülkelerin kendilerine entegre etmek istedikleri özellikle üstün zekalı öğrencilerimizi teknolojik imkanların yanında, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi özel öğretim programları ile seçilmiş öğretmenler tarafından eğitilmesini sağlamak gerekmiyor mu? Toplumun lokomotifi olması gereken üstün zekalı gençlerimizin sürekli ihmal edilmesi kanayan bir yaramız olarak ortada durmaktadır. 15 Temmuz öncesi FETÖ terör örgütüne kaptırılarak mankurtlaştırılan birçok üstün zekalı gençlerimizin durumu, milletimiz adına üzüntü kaynağıdır. FETÖ terör örgütü yıllarca devlet okullarındaki idareci ve öğretmenler aracılığıyla milletimizin üstün zekalı gençlerini tespit ederek kendi okul ve dershanelerine transfer etti. Bu gençlerin başarılarını kendi okul ve dershane başarısı gibi gösterip halkın gözünü boyayarak büyük paralar elde etti. Gençlerin kafasına idol olarak FETO’yu koyan örgüt, onları mankurtlaştırarak her istediğini onlara yaptırdı. Gerçekleri görerek FETÖ terör örgütünden ayrılanlara da paralel devlet her türlü baskıyı yapmaktan geri durmadı.

Tabiat boşluk kabul etmez. FETÖ terör örgütü bugün kanunun pençesinde hesap vermektedir. Ancak devlet gerekli girişimleri yapıp üstün zekalı gençlerimize yeterince sahip çıkmazsa bu gençlerimiz yarın başka bir illegal grubun üyesi durumuna gelebilir.

İllerimizin bazılarında üstün zekalı çocuklara yönelik hizmet veren bilim ve sanat merkezleri, hem kapasite hem de işleyiş olarak ihtiyaca cevap vermenin çok uzağındadır. Yetkililer ve ilgililerle yaptığım görüşmelerde bu merkezlerle ilgili birçok sorun dile getirilmiştir. Merkezlerin çok kısıtlı öğrenciye hizmet verebildiği, laboratuar ve dersliklerin yetersiz olduğu, deneylerde kullanılan sarf malzemeleri için ödeneklerin olmadığı, görevlendirilen bazı öğretmenlerin niteliklerinin yetersizliği gibi sorunların varlığı ifade edilmiştir. Yetkililerin öncelikle bilim ve sanat merkezlerine; daha geniş tabandan öğrenci alarak, daha donanımlı mekanlarda, daha nitelikli öğretmenlerce eğitim vermeleri geleceğimize ait önemli bir adım olacaktır. Ancak bilim ve sanat merkezlerinin üstün zekalı gençleri toplumumuzun lokomotifi olarak yetiştirmede yetersiz kalacağı özellikle yetkililer tarafından bilinmelidir. Bazı orta okullara yaptığım ziyaretlerde kaynaştırma eğitimi ile 12 yıllık zorunlu eğitimi tamamlanması istenen zihinsel geriliği olan grupla, üstün zekası ile sınıfta kendini belli eden grubun sorun teşkil ettiği bildirildi. Kaynaştırma eğitimi ve zihinsel engelliler üzerine destanlar düzmek vicdanımızı rahatlatıyor ancak sorunları çözmüyor. Bu konuda idarecilerine ifadelerinden çok sınıfta öğretmenlerin ve öğrencilerin yaşadıkları belirleyici olmalı. Kaş yapalım derken göz çıkarıyoruz, farkında mıyız?

Üstün zekalı insan kaynağımızın tespitine, anaokulu veya ilkokuldan itibaren ihtiyaç var. Bilimsel yöntem ve tekniklerle Türkiye genelinde tespit edilecek üstün zekalılar kendi aralarında da gruplandırılarak, kendileri için özel hazırlanacak müfredatlarla daha donanımlı okullarda, seçilmiş öğretmenlerce sorgulayıcı ve icat çıkarıcı eğitime tabi tutulmalıdırlar. Üstün zekalı çocuklarımıza ve gençlerimize karşı ne yazık ki yıllardır kullandığımız “İcat çıkarma!” ifadesi artık tarihte kalmalıdır. Geleceğimizin; üstün zekalı insan kaynağımız tarafından belirlenmesi gerçeğini en kısa zamanda kavrayarak, ülkemizdeki beyin göçüne ve kiralık beyin sorununa çare üretmeliyiz. Sürekli ötelenen uygulamalarımız ile geri geldiği zaman da, “Çalışan kafalara ihtiyaç var1 diye belirttiğimiz üstün zekalılara yönelik çelişkilerimiz artık son bulmalı. Selam ve dua ile…

Mehmet İnkaya

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...