“Millî Siyaset” askeri ve bürokratik vesayetin seksen yıldan beri inim inim inlettiği inanç ve başörtüsü zulmünü hemen hemen sıfırladı.

FETÖ’nün kırk yıldan beri tümörleştiği Adalet, Emniyet, Millî Eğitim teşkilatlarını ve diğer devlet kurumlarındaki kanserleşmelerini yavaş yavaş temizlemeye başladı.

Yollar, havaalanları, hastaneler, okullar ve daha nice hizmetlerle insanımız insanca hizmet almanın zevkine ulaştı.

Boğazımızı sıkan, çağımızın Tapınak Şövalyelerine bizi esir eden iç borçlar, dış borçlar ödendi.

Ekonomimiz ve cebimiz birazcık rahatladı...

Allah devamını getire.

Tabii ki tedbir kuldan takdir O’ndan.

“Millî Siyaset”in başarılarının bir kısmıyla yazıya girizgâh yapmamın sebebi Sn. Cumhurbaşkanı ERDOĞAN’a, “Millî Siyaset”e ve hükümete yağ çekmek değil, tam aksine bu kadar başarılı hizmetler verdiğini düşündüğüm bir iktidarın, vatandaşın sesini, bazı konularda bazen, niçin hiç duymadığını merak etmemdendir.

Örneğin KPSS SİSTEMİ hâlen büyük sıkıntılar içinde...

Bu sorunu iki madde hâlinde özetleyip vatandaşın önerdiği çözümleri de belirtelim.

1- KPSS’de  Sistem Sorunu:

Sınavlar bazı şehirlerde yapılıyor bazılarında yapılmıyor.

Sınavlar tek günde bitmiyor, iki günde bitiyor.

Katılanlar “Zaten iyi bir not alamayacağım... bir de bir sürü masrafa giriyorum” moraliyle gidiyor.

Ve adayda şu sorunlar stres yapıyor:

Gittiği şehirde kalacağı yer yok. Sınava gireceği şehire gidiş dönüş masrafı çok. Otel, lokanta, ulaşım masrafı bütçeyi zorluyor. Sınav ücretlerinin yüksekliği dar gelirli aileleri üzüyor. Bilinmeyen bir şehirde adres bulma sorunu adayı bunaltıyor.

Çözüm Önerisi:

Sınavlar her adayın yaşadığı şehirde yapılırsa masraf, adres bulma zorluğu ve moral sorunu büyük oranda çözülür.

Sınav ücretlerinin bütçeye gelir olarak düşünülmesinden vazgeçilmesi ve en alt seviyeye çekilmesi gerekir.

2- KPSS Puanı ile Kurumlara Yerleştirme Sorunu:

Sınava girmiş çıkmış adaylar “Puanım önemli değil nasıl olsa mülakatta kaybedeceğim kesin, mülakata boşuna gireceğiz... komisyondakiler tanıdıklarını, referansı kuvvetli olanları ve torpillileri alacaklar” inancı içindeler ve bu durum toplumda hükümete ve siyasete karşı güvensizlik duygusu oluşturuyor.

Çözüm Önerisi:

Hükümet adalet ve eşitlik konusunda ne kadar tedbir alırsa alsın, torpil ve referansa göre değil mülakattaki performansa göre puanlama yapılırsa yapılsın, vatandaşın menfî kanaatini değiştirmek neredeyse imkânsızdır. Bu menfi kanaat; ancak ve ancak adayların kurumlara yerleştirilmesi “MÜLÂKATSIZ” salt puan sıralamasına göre olursa müspete dönüşür.

Netice...

KPSS’deki bu sorunları bizzat kendi çocuğumda yaşadıklarımdan, yakınlarımdan, arkadaşlarımdan ve çevremden tespit etmiş durumdayım. Çözüm önerilerim de bu sıkıntıyı yaşayan vatandaşların ortak dili ve talebidir.

KPSS sınav sistemi ve adayların kurumlara yerleştirilme yöntemi şu hâliyle vatandaşın adalet ve eşitlik beklentisine tam hitap etmiyor.

Hükümet referans, tanıdık ve torpil sisteminin işlememesi için her türlü tedbiri almış olabilir, mülakat komisyonu objektif kriterlere göre seçilmiş olabilir ama eski Türkiye siyasetinin “adamı olan giriyor” çirkinliği zihinlerden kolay kolay silinmedi. Bu nedenle...

Vatandaşın ekser hafızası ister istemez... KPSS’de ve hattâ en son sistemle oluşturulan Asker, Polis, Hâkim, Savcı alımlarında “Millî Siyaset” dahi torpilciliği önleyemedi, her şey eskisi gibi yürüyor diye inanıyor.

“Millî Siyaset” KPSS sorununda da en kısa sürede özellikle Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinden önce vatandaşın kafasını, kalbini, vicdanını ve cüzdanını düzeltecek çözümler sunmalıdır. Eğer bu sorun çözülmezse her yıl, yüz binlerce genç ve ailesi (aşağı yukarı bir milyon kişi) “Millî Siyaset”e oy vermekten sırf bu nedenle soğumaya devam edecektir.

Kişisel olarak benim KPSS sistemindeki adalet ve eşitlik ilkesinden şüphem olmasa da maalesef kendi ailemin ve çevremin büyük çoğunluğunun şüphelerini yenemediklerini açıkça yazıyorum ve “Millî Siyaset”in bu sorunu çözmesini milletçe bekliyoruz.