Cuma, 07 Nisan 2017 19:26

Her daim adil kalabilmek

Çok zordur! Gerçekten çok zor.

Her daim adil kalabilmek...

Dilde söylenmesi çok kolay ama, gelgelelim hadiseler karşısında adil kalabilmek hiç de kolay değil.

Düşünün bir kez, her ne olursa olsun; duygularınızı, düşüncelerinizi, hislerinizi ve arzularınızı hiçbir şekilde karıştırmadan tamamiyle hakikat merkezli kavrayabilmek ve hareket edebilmek, hakkın hatırını her türlü hatırdan âli tutup, sonuç ne olursa olsun, hakkaniyetli karar verebilmek.

Belki hepimizin idealidir. Gerçekten samimi olarak temennimizdir. Lakin nefsimi dahil ederek söylüyorum, tüm insanlık aleminde kaçta kaçımız başarabilmişizdir bunu, bilemiyorum.

Belki birçok konuda, birçok kişi kısmi başarılar elde edebilmiştir, lakin bazı hususi alanlara girilince mutlaka mayınlar patlayıveriyor ve savruluveriyor o kişiler de, bir taraflara...

Yani hayatın her alanında ve her konuda istisnasız, adil kalabilmek, işte bu çok zor.

Zaten sonuçta adili mutlak olan Cenabı Hak değil midir? Evet hiç şüphesiz adili mutlak olan Allah tealadır. Lakin biz kulları da, özellikle de İslam sancağı altında yer bulmuş olan kulları da rabbinin emrettiği şekilde adil olmaya çabalamalıdır. İnsanlık alemi için örnek ümmetiz!

Uzun zamandır kendimi bir "İnsan Hakları Aktivisti" olarak nitelendiriyorum. Ne kadar başarabiliyorum bilemiyorum, fakat ben dahil çevremde herkesin muhakkak bir yumuşak karnı bulunduğunu müşahade etmiyorum dersem yanlış olur. Bunun kaynağı kiminde etnik kimliği, kiminde cemaat aidiyeti, kiminde ailesi, kiminde vatanı, coğrafyası veya ideolojisi. Sonuçta herbirimizin takılıp tökezlediği bir aidiyeti bulunuyor. Zaaflarla donanmış insan evladı olarak bunu normal karşılıyorum aslında, lakin insan biraz da acziyetini ve noksanlığını kabul edip, tekebbürden ve muannid tutumdan uzaklaşmaya çabalamalıdır. O zaman daha tahammül edilebilir olur, hiç olmazsa. Zira, hiçbirimiz mükemmel değiliz.

Daha yaşanılabilir bir dünya oluşturmaya çalışıyorsak, önce her hal ve şartta adaleti tesis etmeye çabalamalıyız. Kim olursa olsun adil davranmasını bilmeliyiz. Bunun için de sanırım ön yargılarımızdan uzaklaşmamız gerekiyor. Önyargılarımız adil kararlar alabilmemizde son derece sinsi bir şekilde menfi tesirlerde bulunuyorlar. Belki farkındayız, belki farkında değiliz ama öylesine kodlamışız ki önyargılarla beynimizi, üzerine basınca otomatik şalter atıveriyor. Bu kodlardan sıyrılabilmenin bir yolu da zannımca herkesi olduğu gibi kabul edebilme erdemini kuşanabilmektir. Hiçkimse benim gibi değildir ve olması da gerekmiyor. Ben de kimseye benzemek zorunda değilim. Ben kendime Müslüman ismini yakıştırmışım; Allah'ın istediği, resulullahın örnekliğindeki gibi bir kul olmaya çalışırım. Hiç kimse bunu engelleyemez. Aynı şekilde hiçkimse de benim gibi inanmak ve yaşamak durumunda değildir, bundan daha doğal bir şey olamaz. Sanki benim düşündüğüm ve inandığım en doğrusu imiş gibi! O da ahirette hesap günü ortaya dökülecek.

Bu vesileyle; araştırmadan, soruşturmadan, kesin bilgi ve delile dayanmadan, zanlarımızla kanatlerimizi açıklamazsak ve hüküm vermezsek, bizi takip eden ve yazdıklarımıza kıymet veren dostlarımız için de daha sağlıklı rehberler olmuş oluruz diye değerlendiriyorum, kalın sağlıcakla...        

Son Düzenlenme Cuma, 07 Nisan 2017 19:35
Gürcan Onat

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...