Salı, 04 Nisan 2017 08:59

Batı Çalışma Grubu ve FETÖ balans oyunu mu oynuyor?..

Bu ülkedeki 35 yaşın üzerinde her Türk vatandaşı, 28 Şubat post modern darbesinin ve Batı Çalışma Grubu (BÇG) mensubu cuntacıların ülkenin meşru hükümetini beşli çeteyle işbirliği içerisinde nasıl yıkmaya çalıştıklarını, bunlara FETÖ elebaşının “beceremediniz gidin” şeklinde manşetlere taşınan söylemleriyle nasıl destek olunduğunu bilmektedir. 

Mahkeme heyeti ve ülkenin evlatları bu darbe girişimiyle; vaktinde kurumların çalışamaz hale geldiğini, başörtüsü zulmünü, üniversite sınavlarında İmam Hatip ve meslek liselerine uygulanan katsayı adaletsizliğini anımsadı. Yaşanan iki büyük ekonomik krizi, batan bankaları, ülkenin en az 200 milyar dolar kaybını, BÇG mensubu emekli generallerin batan bankalarda 10 bin dolarlarla ifade edilen yönetim kurulu üyeliklerini ve o süreçteki Genelkurmay Başkanı ve 2. Başkanının FETÖ ileri gelenleriyle olan yakın diyaloglarını çok iyi hatırladı. Buna rağmen; 28 Şubat davası sanıkları adalet terazisini yanıltmak için o süreçte işbirliği yaptıkları FETÖ yapılanmasını şimdi de farklı şekilde kullanmak istemektedirler.

BÇG mensubu cuntacıların “28 Şubat sürecinde YAŞ kararlarıyla atılan askerlerin çoğunun FETÖ mensubu olduğu” yalanı ve iftirası, ASDER’in kısa süreli çalışması sonucu çürütülmüştür. Ancak 15 Temmuz sonrası FETÖ mensuplarının TSK’dan temizlenme sürecinde darbeci damara mensup bazı Balyoz, Ergenekon ve Ulusalcı grup artıkları boşlukları doldurma, kamuoyuna, kamuya, kolluk güçleri ve yargıya yanlış ve yanıltıcı bilgi akışı sağlama gayretine girdikleri yönünde emareler ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede İstanbul’da kabul edilen FETÖ/PDY Çatı İddianamesinde yer alan “Genelkurmay Başkanlığınca verilen bilgiye göre 1983-2014 yılları arasında Fetullah Gülen Grubu mensubiyeti dolayısıyla 400 TSK personelinin YAŞ kararıyla TSK’dan ilişiği kesilmiştir” şeklindeki ifadeler çok dikkat çekicidir. Adı geçen iddianamede TSK’dan FETÖ mensubiyeti iddiasıyla ilişiği kesilen personelin yıllara göre dağılımı da yer almaktadır.

Bu iddialar Genelkurmay Başkanlığı’nın verdiği bilgilere dayandırıldığına göre, akıllara soru işaretleri gelmektedir. Bu durum “Acaba MSB ve Genelkurmay Başkanlığı’nda kripto FETÖ mensupları ve TSK’daki darbe damarıyla ilintili, ilişkili bazı Balyoz-Ergenekon-Ulusalcı kırıntıları yeni bir işbirliği ve kumpas faaliyetiyle bu ülkeye, devletine, hükümetine sadakatle bağlı dindar YAŞ mağduru subay, astsubaylar üzerinden hükümeti zor durumda bırakarak, yargıyı yanlış yönlendirerek yeni bir intikam alma ve saklı emelleri için fırsat oluşturma gayretinde olabilirler mi?” şeklinde soruları aklımıza getirmekte.

15 Temmuz FETÖ darbesinden sonra KHK ile TSK’dan ihraç edilen personel listeleri ve TBMM web sayfasında yayınlanan TBMM 15 Temmuz FETÖ Darbesini Araştırma Komisyonu Tutanakları incelendiğinde durumun Genelkurmay’ın verdiği bilgilere göre Çatı İddianamesinde yer alan iddialarla çeliştiği görülecektir. 

Şöyle ki;TBMM Araştırma Komisyonu tutanaklarında; 1986 yılında askeri liseye giriş sınav sorularının FETÖ yapılanmasının eline geçtiği ifade edilmektedir. Aynı şekilde devamındaki yıllarda Harp Okullarına giriş sınav sorularını da ele geçirdikleri ve blok olarak özellikle 1986 yılında askeri liselere bunun devamı ve ilintili olarak 1990 yılındaysa Harp Okullarına FETÖ mensuplarının girişlerini sağladıkları belirtilmektedir.

1980’li yıllarda FETÖ yapılanmasının askeri okullara blok halinde öğrenci yerleştirebilecek güce sahip olması zayıf bir ihtimal olarak görülmekteydi. Bunu sağlayabilmiş olmaları, bu yapılanmanın ancak bir NATO yapılanması olmasıyla izah edilebilir. 1986 yılında askeri liseye, 1990 yılında harp okuluna girmiş öğrenci, 1994 yılında teğmen rütbesiyle TSK bünyesinde görev almış demektir. FETÖ darbesinde aktif rol alan subaylar incelendiğinde darbeye katılan kurmay albayların ve albayların çoğunluğunu 1994 mezunlarının oluşturduğu görülmektedir. Buna karşılık Emniyet Genel Müdürlüğünde aynı sızma girişimi yapılmıştır.

İkinci sırada 1993 devresi ve takiben 1995, 1992 ve 1996 devreleri gelmektedir. Aslen 1980’li yılların sonunda başlayan ve 27 Nisan 2007 e-muhtırasıyla sonlandığı kabul görülen 28 Şubat sürecinde, FETÖ darbesinin belkemiğini oluşturan 1994 ve 1993 devresi TSK’da askeri öğrenci, teğmen, üsteğmen ve yüzbaşı rütbesinde görevde bulunmuşlardır. Ve korunup kollanarak 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesinde en kritik noktalarda (Cumhurbaşkanlığı Yaverleri, Genelkurmay Başkanı Emir Subayı ve Özel Kalem Müdürü vs.) görev almışlardır. 

Bu devrelere normalde yüzbaşı rütbesindeyken girilebilen, kurmay subay yetiştiren Harp Akademisi sınavlarına mevzuat değiştirilerek üsteğmen rütbesinde girme hakkı verilmiştir. Bu devrelerin tamamına yakını yurtdışına görev ve kurslara gönderilmiş, tamamına yakını 2 ila 6 yıl arasında erken terfi ettirilmişlerdir. Burada unutulmaması gereken özel husus ulusalcıların kendilerini sütten liman olarak görmesi veya FETÖ’den mağduriyet ve Polyannacılık oynamasıdır. 

Yazının devamını kalemimin yettiğince getireceğim.

Ülkemin aziz milletine selam olsun, dua ile kalın…

Sabri BALAMAN

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...