Bir gece rüyamda bir rüya gördüm,
Rüyamda da rahat vermiyorlardı.
Bunlar neci diye izini sürdüm,
Karganın peşinden gidiyorlardı.
Haram ambardan gelirdi, yemleri;
“Biz de Müslümanız” derdi, dilleri.
Tarla tokat seğirtip kendileri,
Müslümanı davar sanıyorlardı.
Sofrada dururken kudret helvası,
Dökerek ayranı kırarlar tası,
Nasıl bir iştah ise, iştihası,
Tezek kırıp bala banıyorlardı.
Bin yıl olmasa da sürdü bir zaman
Milletçe kabus görüldü bir zaman
Namaz kılsa camide, bir Müslüman
Ona dünyayı dar ediyorlardı.
Hazineyi çuvalla semirirler,
Sonra da “La! Sol!” diyerek yürürler,
Cinsiyeti meçhul soytarı tipler,
Hep “Mollalar İrana” diyorlardı.
Kimler neye sevdalıdır bilmeden,
Millet kimin evladıdır bilmeden,
Çaldıran mı Kirman mıdır bilmeden,
Persi, dar-ı İslam sanıyorlardı.
Zulmet ne kadar da karanlık olsa,
Her zamana şamil Asa-i Musa,
Hüküm “ Fe inne meal usri yusra”
Devran öyle sürer biliyorlardı.
فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ
Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık var. (Sure-i İnşirah 5)