Perşembe, 19 Ocak 2017 12:00

Hannes saldırıları…

İslam coğrafyası ne haldedir? Ekranları seyredemez, dayanılmaz manzaralara bakamazken,  kameraların çekmediği halleri bilmiyoruz. Doların yükselişi kadar Halep’in, Bingazi’nin, Bağdat’ın, Kandehar’ın, Lahor’un, El Halil’in garipliği, mazlumiyeti, yalnızlığı, bu kış mevsiminde tir tir titreyen üşümesi veya nifak çemberi içine  düşüşü üzüyor mu bizi?

Hüzün ötesi acı yaşıyor mazlum şehirler, konuşmak ne çare, yazmak ne çare… Küçük dünyaya ne çok savaş sığdırıyoruz böyle; bugüne kadar kimseye yar olmayan bu dünya bundan sonra kime yar olacak?

Modernizmin döl yatağından fırlayan firavunlar ordusu kadim şehirlerimizi harap, dünyayı tar-u mar ediyor. Zihin tarlalarımız birkaç yüzyıldır yaban otlarıyla dolu, gül bahçesi şehirlerimiz bir bir düşüyor. Bağdat’ın hesabı, Halep’in arşı, İstanbul’u Konstantininye’yi dönüştürme düşü; leş kargaları üzerimizde uçuşuyor! Hedef; Anadolu’yu Endülüsleştirmek ve bizi bin yıl öncesine götürmek.

Dâhili fitneler, ihanetler, harici saldırılar; dolar bugün kaç oldu ? Dünya dolarla dönüyor çünkü! Zihnimize dolan dolar düşüncesi varken zahirde ondan kaçmakla krizi atlatır mıyız? Kriz kalbi ve derin de; zahirden çok içe işlemiş. İşlerimiz modernler gibi, söylemlerimiz başka… İnandığımız gibimi yaşıyor,  yaşadığımız gibimi inanıyoruz…!

Günde kaç defa kalbimize dolan çeri çöpü temizlemek aklımızdan geçiyor. Halep orada ise arşın burada! Dolar takibi kadar kendi hata takibimiz var mı? Ömür sermayesi, hızla akarken bulunduğumuz  an hazinesini neyin peşinde harcıyoruz?

Biliyorsunuz değil mi..? Firavunlar ordusunun asıl hedefi kalp şehri. Bu ordulara karşı kalplerimizi tevhid bayrağı altında toplamalı değil miyiz? Bu bayrakta toplanırsak umulur ki Rabbimiz gönlümüze sekine indirir, görünmez ordularla yardım gönderir.

Temel mesele; kalbi tevhid ve aklı kalbin hizmetinde kullanarak nefsi desiseleri tesirsiz kılmak, hannas saldırıları püskürtmek. İman ülkesine saran kuşatmayı kırmanın ve şehirleri kurtarmanın başka yolu var mı? Yani demem o ki mide ve kalp dairesini kuvvetlendirmek gerekirken hala neden dış dünya dairesi dediğimiz nefsi emmare  dairesini güçlendiriyoruz ? O dairede saatlerce zaman harcıyoruz….

Dünya yoruyor, hadiseler ürkütüyorsa da ümit orduları da cehd icerisinde çarpışıyor. Korku kadar ümit; ümit kadar korku.

Halep, Gazze, Kerkük, Diyarbakır, Hakkari… Korkunun gecesinden geçerken, ümidin sabahında doğmayı bekliyor. Gönül kamerası ümitsizlik görmez, en olmazların ardında saklı ümit ve hikmeti görür, gösterir. Ölürsem şehit, kalırsam gazi dedirtir.

Uyanıkken uyurgezer olmamak temennisi ile  mazlum ve masum kadim şehirlerimizin ve tüm dünya müslümanlarının gazası zaferle sonuçlanması duasıyla...

Mehmet Kanmaz

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...