Uyarı

JUser: :_load: 989 kimlikli kullanıcı yüklenemiyor.
Pazartesi, 02 Ocak 2012 14:28

İslam Dünyası Nereye Gidiyor?

Tarih, yükselen ve sönen medeniyetlerin hikâyeleri ile doludur. Zaferler ve mağlubiyetler ard arda gelir. Allah, günleri toplumlar arasında döndürür durur. Hiçbir toplum, devlet, ideoloji ya da medeniyet tarihin bütününe vaziyet edemez. Ölümlü insan gibi devlet ve medeniyetlerin de eceli vardır. İnsan tekinin kendi ömrü içinde göremeyeceği sonluluk duygusu, zamanın uzun kolları arasında rahatlıkla ayırt edilebilir.

İslam Dünyası inişli çıkışlı serencamı ile tarihte yol alırken Batı Dünyası 1530’lu yıllarda moderniteye adım atıyordu. 1798’de Mısır’ın Fransa tarafından işgal edilişi Osmanlı ve İslam dünyasının gerileme sürecine girdiğini gösteriyordu. Haçlı seferleri sırasında İslâm Dünyasının medeniyet unsurlarını Batı’ya taşıyan, Osmanlı birikimi ve Endülüs üniversitelerinden bilgi/teknoloji transfer eden Batı Dünyası, Rönesansla kendini yeniden inşa sürecini başlatıyordu.

Yükselen Batı Dünyası teknolojik üstünlüğüyle İslam Dünyası’nın üzerine abandı. Batı medeniyetinin edebiyat, sanat, bilim ve düşünce insanlarının ortaya koyduğu çalışmalar din dışı aklı kutsayan bir tasavvura hayat verdi. Seküler aklın zihin haritası, Müslüman aklın zihin kodlarını altüst etti . Batı medeniyetinin kelime ve kavramları Müslüman birey ve toplumların üzerine püskürmeye başladı. İslam Dünyası’nda ciddi anlamda kimlik buhranı baş gösterdi.

19. yüzyıldan günümüze Batı’nın tüm dünyaya dayattığı modern ulus devlet; demokrasi, insan hakları, serbest piyasa ekonomisi üçayağı üzerinde yükseldi. Tarihte eşi görülmemiş biçimde bütün dünya demokrasi ile yönetilmek istiyor. Demokrasi, büyük oranda seçme ve seçilme hakkı olarak algılanıyor. Demokrasinin beşiği denilen İngiltere’den tutunuz, Batı Avrupa ve Amerika’nın dünyaya ne verdiğini kimse düşünmüyor. Demokratik emperyalist devletlerin ve onların seküler, pagan, materyalist medeniyetinin dünyaya söyleyecek bir sözü var mı?... Teknolojik üstünlükleri; sosyal, siyasal, kültürel ve ahlakî anlamda yaşadıkları kaosun üzerini örtüyor. İslam dünyasının çocukları, teknolojik ve askeri üstünlüğün gözlerini kamaştıran illüzyonu ile akıl körlüğü yaşıyorlar…Demokrasi ve insan hakları söyleminin emperyal amaçlara hizmet ettiğini görmek istemiyorlar. Serbest piyasa ekonomisini sorgulamıyorlar. Oysa serbest piyasa ekonomisinin egemenliği için savaşlar çıkarılıyor. Dünyayı devletler değil küresel ekonomik güçler yönetiyor. Tarihte insanın bu denli aşağılandığı, sadece tüketen/tüketmesi gereken bir canlı olarak görüldüğü başka bir dönem var mıdır? Değerler dünyasını temsil etmesi gereken Müslümanlar görevlerinin farkında değiller.

Demokrasi ve ulus devlet sonrası sürece yürüyen Batı Dünyası ekonomik buhranlarla kendine güvenini yitirmeye başlarken, Ortadoğu ve Kuzey Afrika İslam coğrafyalarındaki halk hareketleri sözcüleri Batı’nın ideolojik artıklarına talip olduklarını ilân ediyorlar. Baskıya, zulme, diktatörlüğe karşı silkinmek, bilinci ayaklandırmak kendi kelimelerimiz, kavramlarımız, değerlerimiz üzerine inşa edildiğinde anlamlı olacaktır. Özgürlüğümüz, emperyalist güçlerin kanatları altında hayat bulabilir mi?

Yeni bir sömürge dönemi başlıyor…

Halklarımıza sahip çıkmak, halklarımızın vicdanının sesi olmak zorundayız. Hakkın sesine yabancılaşmış kitleleri uyandırmak en büyük görevimiz. Başımıza musallat ettikleri diktatörleri tedavülden kaldırıyorlar. Bünyesine virüs salınmış kitlelere demokrasi rüzgârları estirmeleri boşuna değil.”Siz kendi kendinizi yönetemezsiniz. Sizin değerlerinizle insan-toplum-devlet yönetilemez. Alın demokrasiyi kurtulun. Meşruiyetiniz buradan geçiyor” diyorlar. Dünden daha sinsi, çok zehirli bir operasyonun hayata geçirildiğine şahit oluyoruz.

Batı’nın iddia ettiği “Tarihin sonu” değilse de fani bir hayatın gelip bize dayatacağı büyük hesaplaşmaya hazırlanmamız gerekiyor. Sahte gerçekliklerin renkli balonları elimizde patlamadan, kaosu imkâna çevirmeliyiz. Adalet yolculuğunda gerekli malzemeye sahibiz. Ruhumuzu diriltmemiz şartıyla…

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

1 yorum

  • Yorum Linki hacımustafaoğulları Perşembe, 12 Ocak 2012 11:48 yazan hacımustafaoğulları

    Çok önemli ve temel tesbitler.Allah,gönlüne ve kalemine güç versin.Yazıların devamını bekliyoruz.

    Raporla

Yorum Ekle

(*) ile işaretlenmiş zorunlu alanların tümünü doldurduğunuza emin olun. HTML kodları kullanılamaz.

asder logo

Adaleti Savunanlar Derneğinin ilkelerini benimsiyor ve her alanda "adalet"değerini temel alan kural ve uygulamaların gerçekleştirilmesi için mücadele çalışmalarına katılmanın gereğine inanıyorsanız; bizi takip edin...