Ortak değerler ile bir arada yaşayan aynı hedefleri benimsemiş insan topluluğuna ‘millet’ denir. ‘Devlet’, milletin teşkilatlanmış halidir. Devlet üç ana unsurdan meydana gelir. Bunlar ‘toplum’, ‘toprak’ ve ‘otorite’dir. Toplum ortak değerler ile bütünleşebilirse ‘millet’ adını alır. Toprak üzerinde yaşayan insanlarca eserlerle donatılabiliyor ve canı pahasına savunabiliyorsa ‘vatan’ olur. Otorite ise ‘yasama’, ‘yürütme’ ve ‘yargı’ organlarından oluşur. Yaşadığı toprağı vatan haline getiren her millet devletin organlarının kendisi için hizmet etmesini hak etmiştir.

Yukarıda yer alan sosyolojik ve tarihsel açıklamalara göre Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ‘yasama’, ‘yürütme’ ve ‘yargı’ organlarının kendisi için çalışmasını verdiği her vatan mücadelesinde defalarca hak etmiştir. Ancak buna rağmen otoritenin organları milletine olan görevlerini ne yazık ki her zaman yerine getirmemiştir. Özellikle çapı düşük siyasetçiler ve darbeciler, otoritenin organlarını milletin aleyhine kullanmaktan çekinmemiş, ne yazık ki zaman zaman ülkemiz üzerinde emeli olan güç odaklarının gönüllü taşeronları olmaktan çekinmemişlerdir.

1960, 1980 askeri ihtilalleri 28 Şubat 1997 post modern darbesi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi güç odaklarının taşeronlarının sahnede olduğu dönemlerdir. En son 15 Temmuz 2016 darbe girişimi milletimizin ölümüne verdiği mücadele ile hezimete uğratılmıştır. Devlet otoritesini temsil eden yasama, yürütme ve yargı organlarının her kademesinde bulunan darbeci devlet görevlileri hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdırlar. Bu devlet görevlileri milletvekili, general, hâkim, müdür hizmetli de olabilir. Ancak her kademedeki devlet görevlisinin amacı millete hizmettir.

Devlet görevlileri hangi makamda olurlarsa olsunlar millete karşı görevlerini yerine getirip milletle bütünleşebiliyorlarsa millet onları sevgi ile bağrına basar. Bunun güzel örnekleri geçtiğimiz bayramda medyaya yansıdı. Her zaman olduğu gibi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Binali Yıldırım halkın arasında sevgi ile görüntülendiler. Genelkurmay Başkanımız Hulusi Akar ile Özel Kuvvetler Komutanımız Korgeneral Zekai Sakallı’nın cami içinde halkla bayramlaşmaları devletimizin milletin devleti olmasına önemli bir belge niteliğinde idi.

Ne yazık ki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ramazan’da seferi olarak başlattığı ‘adalet’ yürüyüşünü bayramda da devam ettirdi. Kılıçdaroğlu'nun topladığı kalabalık ile yaptığı ‘adalet’ adını verdiği yürüyüş dış medya tarafından bayramda da unutulmadı, malum medyada bol bol yer aldı. Başbakanımız Binali Yıldırım'ın Kemal Kılıçdaroğlu'na “Bu yürüyüş milli değil” eleştirisi oldukça önemli idi. Uluslararası güç odaklarının medya organları tarafından dünyaya Türkiye aleyhine yorumlarla servis edilen bu yürüyüş milletin devleti anlayışına uymuyor.

Milletin verdiği vergilerden yardım alan CHP ve maaş alan CHP vekilleri; adalet adını verdikleri yürüyüş eylemlerinin ne kadar adalete ve ülke insanına hizmet ettiğini değerlendirmelidirler. Günümüzde milletimiz devletimizi her zamankinden daha fazla koruyup denetleyebilme yeterliliğine sahiptir. Milletimizin değer verdiği kavramlarla millete zarar verecek her eylem millette hak ettiği karşılığı bulacaktır. Hiçbir güç milletimizin kazanımı olan ‘milletin devleti’ anlayışını güdümlü devlet anlayışına döndürmeyi başaramayacaktır. Artık devletin milleti formatladığı toplum mühendisliği anlayışı çok gerilerde kalmıştır. Milletin değerlerini benimseyen devlet görevlileri ile ‘milletin devleti’ dünya devletleri arasında hak ettiği yeri alacaktır. Selam ve dua ile...